Otobüste Soföre verdigim ayar ~ Deepweb,2018,illuminati,korku,hikaye,cin,hack,credit,card,uzaylı,aog


İnci Sözlük yazarı ve AOG Üyesi |Tugay Sr.| Bilginin arasında jupitere kadar koşanların arasına hoş geldin.Artık başımdan geçen ibretlik/komik anıları Başıma geldi menüsünden okuyabilirsin.

Otobüste Soföre verdigim ayar



Amk şoförü öyle dövülürmü hiç lan ? insan da biraz acıma olur siksen daha iyidi valla, oç ya ...

arkadaşlar gün geçmiyor ki sözlükte yeni bir " otobüs komikliği " okumayayım. biri otobüste şoförün ağzına sıçıyor ishalken, öteki yaşlı adamın kucağına osuruyor... genelde bu tip şeyler. açıkçası çok özeniyorum bunlara. dün gece otobüs kornalarıyla dolu bir kabustan soluk soluğa uyandığımda artık benim de bir otobüs maceram olmasının gerektiğinin farkına vardım. kalktım ve işe koyuldum. ilk işim bir tencere kuru fasulye pişirmek oldu. o pişerken manava gidip 2 kilo kayısı aldım. eve dönüş yolunda ise birer paket tuz, şeker, acı biber ve tarçın aldım.

evet her şey hazırdı. kuru fasulyeden yiyebildiğim kadar yedim. 1.5 kilo kayısı lüplettim. tuz, şeker, acı biber, tarçını da suda eritip bir şişeye koydum ve şişeyi yanıma aldım. yaşayacağım otobüs macerasının eylem kısmına geçmek için hevesle evden dışarı çıktım ve önümden ilk geçen otobüse bindim.
otobüste oturacak yer yoktu. bu iyiydi çünkü şovuma olabildiğince çok kişi tanık olacaktı. bu arada ilk ossuruk atağı baş göstermişti. hemen yanımda oturan adam bana bakarak " pencereyi aralayabilir misiniz acaba "dedi yüzünü buruşturarak. " gribim amca çok üşüyorum kapalı kalsın " dedim sevgi kodumun 40 derecesinde. maceram ne kadar pis olursa o kadar komik olur diye düşünüyordum sonuçta sözlükte herkes böyle yapıyordu. otobüs içinde huzursuz sesler yükselirken aklımdan geçen düşünceler bunlardı
otobüste huzursuz sesler o kadar arttı ki şoför tıslatarak kapıyı açtı. ben hemen şoföre bağırıp kapıyı kapatmasını söyledim aksi takdirde onu trafiğe şikayet edecektim. böyle bir kural var mı bilmiyorum ama olması gerektiğini düşündüm o an ve işe yaradı. kapı kapandı. bu arada ossuruklar artık yanlarına taklardan da birer parça alarak geliyorlardı. pantolonumun için yavaş yavaş bir tak torbasına dönüyordu. bu iyiydi (:
artık ayar kısmına da hafiften geçmeliydim, zira sözlükteki komiklikler böyle yapılıyordu. bir yandan pantolonumun içindeki takları depolarken şoförün yanına yaklaştım. abi dedim:

- otobüsün içi çok pis kokuyor.
- ee napalım?
- otobüsünüzde ossuruk dedektörü yok mu acaba?
- yoo o ne?
- geçen ay mecliste kabul edildi tüm otobüsler ossuruk dedektörü bulundurmak zorunda. eğer yoksa sizi trafiğe şikayet etmek zorundayım.

şoför bir bozuldu. cebinden para çıkacak ya.

- tamam ben bulurum şimdi kimin ossurduğunu, deyip sağa çekti.
napacağını merak edip izlemeye koyuldum. baktım herif sırayla herkesin arkaünü koklamaya başladı. para kıymetli tabi utanmasa tak yiyecek it. dur dedim madem senin dinin imanın para ben de sana bi oyun oynarım. sıra bana geldiğinde takun vitesini 4e taktım. artık popo kısmında bir hava yastığı oluşmuştu. hani koltuğa otursam 4-5 santim havada kalırım. bu eğildi arkamda kokladı koklamasıyla 2-3 metre geriye attı kendini kafasını koltuk demirine vurdu. hemen eğildim bunun yanına ve..
biincinin açılmasını bekledim tabi önce.. benim taku koklayınca adamın gözler kaymıştı. suratına iki şaplak attıktan sonra eline 200 lirayı sıkıştırıp parmağımla sus işareti yaptım. kafa salladı bu. koklamaya devam edip suçu arka sırada oturan yaşlı bir teyzeye yıktı, teyzeyi de otobüsten attık sparta tekmesiyle.
evet şoför benim safımdaydı artık ve otobüste geçici bir huzur sağlanmıştı. asıl olaylar yeni başlayacaktı halbuki. hazır şoför benim yanımdayken şovumu daha da büyüteyim dedim ve kalabalık bir yerde sağa çekmesini söyledim. bu dediğimi yaptı, durdurdu arabayı. indim ve kriz geçiriyormuş gibi yere yığılıp bağırmaya başladım. millet toplandı etrafıma otobüsteki ahali de cama yapışmış izliyo. ben bağırıyorum " ilaaaaç ilaaaçç arka cebimde " arka cebe baktı karının biri ilaç milaç yok. yumuşaklığı hissetince de afalladı biraz. " içerdee baksırdaaa ilaççç " dedim ölecem amk karı elini pantolondan içeri attı.. o el dışarı çıktığında kadının yaşamı hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktı artık. yarattığım o şaşkınlıkla otobüse geri atladım ve şoföre sürmesini söyledim
arkadaşlar şimdi sizden bir şey istiyorum, dedim otobüs ahalisine. az önceki olaydan sonra bana olan ilgileri hayli yüksekti. dikkatle dinlediler.

- arka sıranın o kısmı boşaltmasını istiyorum. orada 5 dakikalık işim var. daha sonra yerlerinize geçebilirsiniz. ben işimi görürken kesinlikle bakmamanızı istiyorum. teşekkür ederim.

şaşkınlıkla dediğimi yaptılar hemen işe koyuldum. zaten tuta tuta bir hal olmuştum arka koltuğa komple sıçmaya başladım. amacım sıvamak tabir yerindeyse arka koltuğa sıvı taktan bir badana çekmek istiyordum. fazla uzun sürmeden bitirdim işimi.
hemen ön tarafa, ahalinin arasına karıştım. bastonla bekleyen yaşlı bir amcaya doğru ilerleyip " amcacığım sen çok halsiz görünüyorsun geç arkaya uzan istersen " dedim. o an gözlerindeki sevinci görecektiniz panpalar. ayaklarını sürüyerek arkaya doğru ilerlemeye başladı. koluna girdim bunun. tüm otobüs benim gibi yaşlılara saygılı bir gencin varlığından gurur duyuyordu. alkışlamaya başladılar beni. o alkışlar arasında amcayı arkaya yatırdım. kokuyu aldığında kalkacak gibi oldu elimi pantolonuma daldırdığım gibi bir parça tak aldım ve ağzına tıktım bayıldı zaten. herkesi de uyardım rahatsız etmeyin amcayı diye. işlem tamamdı.
o kadar çok takum vardı ki panpalar ne yapacağımı şaşırmıştım artık. pazardan dönen teyzelerin poşetine birer parça tak attım, çikolata yiyen çocuğun ağzına yüzüne tak sürdüm, tak diye nicesine sarıldım işte anlayın. daha yaratıcı şeyler yapmam lazımdı bunun farkındaydım.
o sırada otobüse köpeğiyle binen entel dantel bi herif gözüme çarptı. hiç sevmezdim bu tipleri amk, burnu havada bir şekilde etrafındaki milleti süzüyordu. yaklaştım bunun yanına. " abi iyi günler ".

- iyi günler sana da.
- abi ben köpekleri koruyalım ve sevelim derneğinin saymanıyım. sizin köpeğe iznin olursa amerikadan kilosunu 185 dolara getirttiğimiz mamadan yedirmek istiyorum.
adam pahalı malı ve amerikayı duyunca gözleri parladı. aktar olsa yiyecek amk neyse.

- tabi tabi yedirebilirsin ama benim yanımda nakit yok.
- yok abi ne demek ben sevgimden yapıyorum.

takumuzu da parayla mı vereceğiz sana güzel abim. daldırdım elimi pantolonun içine köpeğin önüne koydum. yemedi tabi it.

- abi, dedim. alışık değil ya ondan yemiyor.
- hmm napsak ki?
- dur hele.

aldım amk taku elime köpeğin ağzına tıktım. köpek elimi kapacaktı amk az daha hemen geri çekildim, yuttu ama.

- abi pahalı mal yedirmiyor musun buna ucuza alışmış sanki.
- aaa o ne demek öyle en pahalı mamayı seçiyorum, bi gibtir git tamam.
- neyse abi ben sana kartımı vereyim bu mamadan istersen ararsın hadi eyvallah.
dur amk madem pazarlamacılığa girdik tam takunu çıkaralım dedim. şoföre kenara çek dedim yine gittim 4-5 tane cam kavanoz aldım. geçtim arkadaki amcanın yanına o da ölmüştü galiba amk neyse pantolonun içindeki takları doldurdum kavanozlara. 4 tane derisi buruşuk kendisini 20li yaşlarda sanan kadın vardı yaklaştım yanlarına. kadınlar kendilerinin hint kumaşı olduğunu sanıyor, dur dedim ordan vurayım bunları.

- hanımlar merhabalar.
- merhaba?
- güzelliğinizi neye borçlusunuz?

gülüyorlar, eminim 30 yaşından sonra aldıkları tek iltifat buydu.

- şey yanlış anlamazsanız size bir şey vermek istiyorum. elimde norveç'ten gelme bir yüz maskesi var. satış amaçlı çok miktarda getirttim. ve tanıtmak için arada sırada sizin gibi güzel bayanlara veriyorum. gerçi ihtiyacınız yok ama, keh keh keh sevgi koduklarım.
- hmm nasıl bir şey ki?
- işte ben bunlarının tanesini 300 avroya getirttim.

devam ediyo bi dk.




yine pahalı mal satardan giriyorum.

- izninizle yüzünüze sürebilir miyim?

kadınlar istemiyor gibiydi ilk başta.

- bakın lütfen korkmayın zararlı bir şey değil. ah peki.. bakın arkada yatan adam benim dedem olur. şimdi gidip onun yüzüne süreceğim biraz. zararlı bir şey olsa sürmezdim değil mi?

gittim iyice sıvadım amk amcaya. ağzındaki tak parçası da yere düşmüştü garibimin :(

- şimdi izninizle lütfen size de süreyim.

işaret ve yüzük parmaklarımı birleştirerek elimi kavanoza daldırdım. tak şerbet gibi geri aktı kavanoza elimde bir parça kalmak suretiyle. kadınların yüzlerine iyice yedirdim.

- biraz pis kokuyor gibi bu?
- efendim katkı maddesi koyarak güzel koku verebilirdik fakat yapmadık. bu ürün kaynağından çıktığı gibi sizlerle buluştu. buyrun kavanozları teslim edeyim. günde 3 defa aç karnına sürersiniz hadi eyvallah.
artık takların malzeme olacağı hiçbir eylem kalmamıştı. taktan bahsediyoruz sonuçta, hepiniz sıçıp ardına bile bakmadan üstüne sifonu çektiği bir varlık.. ben ise ona gereken değeri vermiş, rüştümü ispatlamıştım o kutsal maddeye karşı. hiç girmediği ortamlara sokarak onu olduğu gibi kabul ettirebilmiştim, değerini bilmeyenlere.

elimde kalan tek malzeme kokteyldi artık. finalimi bunla yapmaktan başka çarem yoktu. hemen atlayıp otobüs nüfusu miktarınca tekila bardağı kaptım. bardaklara özenle, eşit miktarda dağıttım kokteyli. seri bir şekilde otobüs ahalisine dağıttım.

- evet arkadaşlar 3 deyince shot yapıyoruz.
- yavrum bu alkol içermiyor değil mi?

ah be hacı amca ah be..

- yok amcam, hatta laf aramızda eser miktarda zemzem suyu içeriyor. hadi bakalım 3.

bir anda ekşiyen suratlar ve şapırdayan ağızlar doldurdu etrafımı. çok değil bir dakika sonra yaşlı bir teyzeden ilk atak geldi. yanındaki tiki kıza kusmuktan bir sıva yapmıştı. ne olduysa ondan sonra oldu..

otobüs artık bir kusmuk zırhlısına dönüşmüştü. pencerelerden tazzikli* bir şekilde kusmaya başladılar. eski topçu gemilerini düşünün, sıra sıra dizilen top hazneleri olurdu. hah işte bizim toplarımız kusmuk saçan ağızlardı. kusmuk ve tak örgütünün şehrin ortasında gerçekleştirdiği terör eylemi olarak kayıtlara geçmeliydi bu vaka polis kayıtlarına. böylesi bir dehşetti..

***

olaydan sonra şehir karantinaya alındı. giriş ve çıkışlar yasaklanmıştı. eylemden sorumlu olarak ben gösterildim ve 3 yıl sıçmama cezasına çarptırıldım.

çok sıkıştım beyler... artık dayanamıyorum...


Önceki
Sonraki »

DönüştürDönüştür İfadeİfade