sınıfımız 45 kişiydi. boktan bir sayısal sınıf. sayısal sınıf nasıl 45 kişi oluyordu aklım almıyordu.
zaten fazla da düşünmüyordum.
en arkada sırada oturuyordum her zaman ki gibi. size yemin ederim sınıfın en önünde oturanları
tanımıyordum. hiç görmedim onları. zaten miyop ibnenin tekiydim bir de arkada oturunca ne
tahtayı ne de önde oturanları görebiliyordum. sırf bu yüzden kitap okuma alışkanlığı kazandım.
yapacak bir şey yoktu amk sınıfta mecbur kitap okuyordum.
yanımda iki kişi oturuyordu. bir sırada üç kişiydik. önümüzde iki kız oturuyordu. 3 sıra grubu vardı
ve biz ortadaydık. sol sıra grubunda en arkalarda ders dinleyene rastlamadım. sağ grupta kiler ise
çalışkandı. biz de ne yapacağımızı sol gruba göre belirliyorduk. onlar yatıyorsa biz de yatıyorduk.
maksat vicdan azabını azaltmaktı.
sınıfın büyük çoğunluğu kızdı. idealist olan güzel ve çirkin kızlar topluluğu.
önümde oturan iki kızdan birinin kalçaları gözünüzü nereye çevirseniz sizinle geliyordu. kız 1.60
boyundaydı. iyi bir vücut müthiş kalça ve göğüsler her an laf sokmaya müsait bir ağız. yanında ki
arkadaşıyla susmazlardı bütün ders. bizde arkada 3 mal tavana yere bakılmaması gereken her
yere bakardık. canımızı sıkıyordu orospular. bütün sınıf canımızı sıkıyordu.
zeki miydik? hayır. en az diğer mallar kadar aptaldık. önümüzde bir çocuk vardı. bir gün bu herifle
şöyle bir diyalog yaşadık:
ben: neden bu kadar kötülüyorsun lan sen komünistleri. (çok kötülerdi söz konusu ibne)
+hepsi allahsız kitapsız . baksana ayakkabı bağlarken bile ne kadar müthiş bir düzen var nasıl
allaha inanmazlar.
kısa süreli mavi ekran verdim.
o zaman bütün kolsuzlar allaha inanmamakta serbest.
-yok kardeşim beni anlamıyorsun dinle..
bu herif ak parti gençlik kolları başkanıydı ilçe de. ve gençlik kollarında toplam 3 kişi vardı. yemin
ederim yalan değil bu tiplerle bir aradaydım. sağda tam bir kevaşe oturuyordu. herkse kur
yapıyordu. yanında keza onun gibi bir kız. önlerinde kendini beğenmiş şişmanca kızlar. ben de
öndeki kalçalara bakıyordum.
bahsi geçen kalçalı kızın yanında sarışın polina egorova nın alt versiyonlarından biri oturuyordu.
1.65 vardı bu kız. yandaki ne göre daha mütevazi bir vücut. ama pantolon giyince bütün sınıftaki
kızlar seks objesi halini alıyorlardı. pantolon hepsinin kalçalarını sıkıca çevreliyordu. bu kız en
nefret ettiğim insan tiplerindendi. tuhaf bir aşağılama tarzı vardı. buna değineceğim. ayrıca ağır
ergendi. biz de ergendikte bu çığır açmıştı. yanında ki kızla sevgilisiyle kaç çocuk istediklerini
kararlaştırdıklarını söylüyordu. bir anda kalbim sıkıştı. böyle cümlelere gelemem ben.
-çocuğun nasıl yapılacağını biliyorsunuz değil mi? dedim. tırsak bir göttüm ama kendimi
tutamazdım.
+sen işine baksana lan. söylemiyeyim bunu murat'a.
cevap vermedim orospuya. çocukta boy 1.90. gelse beni sikmekle kalmaz bir de .. yok o kadarla
kalır. ne boktan bir devirde yaşıyoruz lan. mahallede 5 yaşında ki çocuk posta koyuyor laf
çıkaramıyoruz. tabi kürt mahallesinde. pezevenk yanında 50 kişi getiriyor. bu da anekdot olsun.
her neyse. tabi ki size güzel vücutlulardan bahsediyorum. yoksa sınıfın çoğu tıfıl çirkin vücutlu
kızlardan oluşyordu. aralarında 5-6 tane bu çeşit kızdan vardı. bunalrdan biri de gamze diye bir
kızdı. bunun kalçalarda önümde oturan mahide adlı kızla yarışırdı. kazanamazdı ama yarışırdı.
mahide diye bir kız nasıl seksi olur sormayın. bende bilmiyorum.
biz sırada üç mal: zapatista,(me)cemil, furkan. isimleri vermek istedim. mahide nin yanında ki
kızın adı bahar ve sağ grubun 2 kevaşesi deniz ve derya. ne kadar çok kişi varlan böyle savaş ve
barışa döndü olay.
yine bir gün dersteyiz normal olarak. önümüzde bu iki arzulanan kevaşenin konuşmalarına
ingilizce öğretmeninin saçmalıkları eşlik ediyor. ben iyice kendimi kaybetmiş haldeyim. kızı
tanrılaştırdım gözümde. sınıfta kendisi bir benim ilgi alanım galiba. diğerleri daha parlak kızlara
yöneliyorlar. çocukken sarışın kızlara aşık olmakla ilgisi var sanırım. yanım da cemil uyukluyor. piç
kurusu zaten bir sene kalmış sınıfta. bu sene de atılacak allah ın emri. furkan sa kadro kuruyor.
top oynamayı da bilmiyor yavşak. ama kadro kurmayı seviyor. bir anda çekiştirip "bak lan ön libero
gattuso olur mu" diyor. siktir git diyorum. size sınıfın 2 kevaşesinden bahsedeyim biraz.
deniz: iyi denebilecek bir vücut. etek çok kısa, gömleğin düğmesi açık üstten, yüzünde orospulara
özgü bir sırıtma. eğer biri aşık olursa bu kıza belli hayatı sikilecek. orospular sikilmişliklerinin
acısını başkalarını düzerek çıkarır.
derya: denizin daha güzel ve daha kevaşe olanı. buna hayat siktirilebilir aslında.
ben mahide ye bakarken deniz yüksek sesle "oğlum şaşı olacaksın lan göt mü görmedin " diyor.
yanında ki şişmanlı zayıflı kızlar gülüyor. cemil uyuyor. mahide bana bakıp sinirli bir bakış atıyor.
cemil uyuyor. benim yüzüm kıpkırmızı oluyor. cemil piçi hala uyuyor. tembel göt.
acayip utanmış vaziyette gözlerimi tahtaya dikiyorum. dediğim gibi miyop olduğum için bir şey
göremiyorum. ama rezil olmuş durumdayım. bahar hafiften kafasını bizim sıraya çevirmiş
vaziyette "kızım sen de vücut taş he" diyor mahide ye. mahide de yavşakça bir sırıtma. furkan
dürtüp "buldum aga scholes" diyor. bravo diyorum. ardından zil çalıyor. deniz kevaşesinin yanına
gidiyorum.
denizin yanında derya ver normal olarak.
- senin zorun ne lan
+oğlum göz muayenesi gibi düşün. gözlerini kurtardım.
-sen boşuna terkedilmiyorsun ağır kevaşesin. (çok terkedilip ağlar bu)
+düzgün konuş.
-düzgün mü konuşayım? her konuda yamuk seversin sen.. (anlamını hala düşünüyorum)
ama kız nasıl anladıysa ağlayarak gitti. derya da peşinden. ben de sıraya geçtim. cemil bu arada
hala uyuyordu. bu herifin sevgi koyayım.
ders zili çalmadan önce deniz yanıma gelip sırıtarak "çıkışta hemen gitme konuşalım" dedim. olur
dedim. midenizde tuhaf bir kasılma olur ya korktuğunuzda işte ondan oldu. sanırım çıkışta bir
taklara bulanacağım dedim. ardından rahat takınmak için furkanın kadrosuna baktım. gerizekalı
forvete inzaghiyi almıştı. futbol bilgisini gibeyim adam 50 yaşındaydı.
son ders saatinde benim içimde yarak var. evet evet bildiğiniz den. oturmuş içime bekliyor. nasıl
bir pgibolojik travma geçiriyorum siz düşünün.
ders zili çaldı ve ben kaderimi beklemeye başladım. sağıma baktım cemil malı hala uyuyor. bunu
uyandırdım. saol kanka valla içim geçmiş dedi. ya kanka bir gibtir git dedim. muallak hiç neden
sınıfta bile durduğumu sormadan gitti. deniz yanıma geldi. dedim beni birilerine dövdürecek bu
kevaşe garanti. ardından konuştu:
- benimle çıkar mısın?
+şimdi mi?
-genel anlamda?
+iyi. şimdi evlere mi gidiyoruz.
-evet kendi evlerimize.
çıkma kelimesinden bu tip konuşmalardan tiksinirim. felaket bir şey lan bu. içim vıcık vıcık olur.
neden kabul ettim bilmiyorum hayatımda ilk kez biri sormuştu zaten. iyi dedim yalnız olmam hem.
ama bu ağlayan kız neden şimdi böyle yaptı anlamamıştım. kafaya takamdım dayak yoktu,
gerçekten güzel sayılabilecek bir kızlaydım kevaşe olsa da. tam absürd dizi modundaydı
yaşananlar. fazla düşünmeden eve gittim. annem evde yoktu, yemekte yoktu. yarım bayat ekmek
ve dolaptaki buz tutmuş sarelleyi alıp yemeye başladım.
akşama doğru babam eve geldim. benden bir yaş büyük başarılı ağbimi övmeye başladı. habil
kabil olayına döndürmeden işi odaya gittim. açtım msni. zaten bütün sınıf vardı. deniz slm
yazmıştı. ben de aynı şekilde karşılık verdim. neyse ki o ağzıma bile almak istemediğim hitapları
yazmıyordu. yarın sabah buluşalım mı dedi? kabul ettim. param da yoktu neyine kabul ettiysem.
ardından görüşürüz diyerek kapattım msni.
salona geçip babama bana biraz para verip vermeyeceğini sordum. 10 lira verdi. ağbimine
sevinmese vermezdi. çalışıyorsa kurcalama diyerek yatıp kafayı uyudum.
sabah uyandığımda bir tuhaf hissettim kendimi. ne yapacağım lan ben bu huuryla dedim. sonra
güzel kevaşemle diyerek değiştirdim. aşk adamı olmak başka tabi. 10 liramı aldım ve kızın dediği
yere gittim. 45 dakika bekledikten sonra geldi kendisi. ikimizle okul kıyafetiyleydik. bu iç
gıcıklatıcıydı her zaman ki gibi. benim içimde gıcıklanmak için yer arıyordu gerçi.
En sonunda bir çardakta oturduk. Yan yanaydık, etek boyu inanılmaz kısaydı. Vücutlarımız
birbirine değiyordu. Vücudum kan pompalamıyordu. Olduğu gibi varili döküyordu. Yavaş yavaş
vücudum atmaya başladı. Neyse ki kız bacaklarıma bakmıyordu. neredeyse uçacak
konumdaydım.
-neden konuşmuyorsun?
+haa.
bir anda bu tarz bir tepki verdim. Öküzce değildi ama hafiften boşalma nidası gibiydi. Ama
boşalmamıştım tabi ki. Deniz güldü ve tekrar konuşmaya başladı:
-neden konuşmuyorsun diyorum.
+herkes yeterince konuşuyor boşver.
-ooo lafları kes.
o an ağzına bir tane patlatmak geldi içimden. Kıza platon vari konuşuyorum cevap bağlarbaşından
geliyor.
+ sen baya.. tahrik edicisin.
konuşma yeteneğimin sorumlusu tanrı dır. Ben de isterdim güzel konuşayım. Hayat işte.-geçen
gün bana kevaşe demiştin .
+kevaşelerde tahrik edici olabilir.
-nasıl bir manyaksın lan sen. Çıktığın kızla böyle mi konuşulur.
+neden konuşulmasın? Nasıl konuşuluyor , daha önce hiç konuşmadım.
-yuh hep sustunuz mu?
+kimle?
-çıktığın kişiyle.
+biriyle çıktığımı kim söyledi.
-haha çıkmadın mı? Öyle bir bakıyorsun ki tüm evreni bipmişsin gibi. (valla bipmişsin dedi)
+yoo normal bakıyorum.
-öyle öyle. Gel bari bir işe yara. Salla beni salıncakta.
tuhaf bir tipti kendisi. En güzeli kevaşelerle birlitke olmaktır. Sıkılmazsınız yanlarında sizi her an
boynuzlama ihtimalleri vardır ama olsun. Heyecan iyidir. Belki de bana böylesi gelmişti
bilemiyorum tabi.
salıncağa oturdu bende arkasından salıncağı ittirmeye başladım. Bu huu diye bağıra bağıra
sallanıyordu. Bacaklarını da havaya yükselirken ileri atıyordu. işte orada benim de vücudum
atıyordu. Bilirsiniz salıncakta çok yükselince tuhaf bir his dolmaya başlar. içine oksijen girer gibi .
veya zevk kasılmasına benzer. Deniz de yavaş yavaş ohlamaya başladı. Gözümün önünde
salıncağa veriyordu. Saçmalık bir yana iyice tahrik olmaya başlamıştım. Neyse ki daha sonra
salıncaktan indi tekrar çardağa geçtik. Derin derin nefes alıyordu. Elleri bacaklarının üzerindeydi.
Bacaklarını ince bir çorap gizliyordu. Derin derin nefes alırken kafası aşağı dönüktü. Ellerini
bacaklarımın üzerine koydu. “yuh ateş gibisin” dedi.
-biraz hastayım dedim. Yalandı elbette. Vücudum zevkten patlayacaktı. Bütün kapalılığa rağmen.
+çıktığımıza göre seni iyileştirmem lazım.
-aslında böyle malca konuşmaları hiç sevmiyorum.
+nasıl?
-çıktığım çıktı çık. Sevgilim tarzında.
+bu şekilde bir şey demedim.
-öyle laf arasında söyleyeyim dedim.
+iyi. Amma tuhafsın lan sen.
yine ağzına vurmak geldi içimden . lan diye hitap eden kız mı olur?
derken bu kafasını bacaklarıma yatırdı. Bu bardağı taşıran son damlaydı. iyice titreme geldi bana.
Senkronize şekilde boşalmanın eşiğindeydim. Farkındaydı bana ne yaptığının . pis bir şekilde
sırıtıyordu.
-deniz kalkalım mı?
+neden?
-hava soğudu gibi. (25 derece sıcaktı)
+iyi kalkalım madem dedi.
kalkarken eli penisime değdi. Eminim ederim bilerek yaptı. Çünkü değmedi kız neredeyse kavradı.
Ve orada bittim. Pantolon sıcak bir sıvıyla yıkanıyordu. Kız yüz ifademe bakıp arkasına dönerek
kikirdemeye başladı. Haykırarak boşalmayı anlatan capslerde ki gibiydim. En son ağzımdan
buğulu bir:
-hadi gidelim çıktı.
sünnet çocuğu gibi yürüyerek eve bıraktım onu. yarın görüşürüz dedi. Ben de eve gittim. Direk
banyoya girip pantolunu kirliye attım. Yine evde annem yoktu yine yemek yoktu. yine bayat ekmek
ve soğuk sarelle yedim.
ev her zaman olduğu gibiydi. Abimi övüyorlardı beni gömüyorlardı. Babam hergün beni yanına
çağırıp:
-bak oğlum abin ne güzel çalışıyor sende onu örnek al biraz olur mu?
diyordu.
bende:
+evet baba diyordum.
ardından annem saydırmaya başlıyordu. Sen nasıl benim oğlum olabilirsin hiç mi abine çekmedin
diyordu. içimden “hiç çekmedim içeste karşıyım” diyordum. Bir taka yaramıyordu elbette.
Ertesi gün okula gittim. Deniz sınıfa girdiğimde gülümseyerek baktı arka sıralardan. Derya da
bana kötü kötü bakıyordu. Belki onun da bana vermek gibi planları vardı bilinmez. Bu kızlar
nerede tip biri var buluyorlardı. O tip bendim. Normal bir tiptim ama güzel bir kızla beraberdim .
hayat güzeldi.
arka sırada mahidenin kalçalarının etkisinden yavaş yavaş kurtulmanın da sevinci vardı. Derste
ayağa kalkıp “evet o kalçalarını avuçlamak isterdim. Ama artık kalçalarını avuçlama ihtimalim
daha fazla olan bir kızlayım. gibtir git bu sınıftan huur” demek istiyordum. Ama herhalde hoca iyi
karlışamazdı bu durumu. Cemil uyumuyordu bu sefer. Furkan da uyumuyordu. Önümüzdeki
tahtada dil anlatımla ilgili şeyler yazılıydı ama göremiyordum. Dil anlatım hocasını da hiç
sevmezdim. Hep arabasını patlatmak gelirdi içimden. Durmadan sakakllarıma karışırdı. Bu da
başka bir olay. 16 yaşında hayvan gibi sakala sahiptim. Babamın genetiğini gibeyim.
teneffüs zili çaldığında deniz sırama geldi. Bu sırada furkan ve cemil dıaşrıya çıkmışlardı
herhalde. Denizle oturup birbirimize sürtünüyorduk. Konuşmuyordukta. Sadece sürtünüyorduk ki
bana yeterliydi.
-deniz bugün bize gelmek ister misin diye sordum.
+okul çıkışında mı?
-evet .
+olur farketmez dedi.
annem hergün misafirliğe gidiyordu neredeyse. Ya da bir işi oluyordu. Ev boştu büyük ihtimalle.
Bu yüzden çekinmeden çağırdım eve. Teneffüs biterken sırasına geçmek için kalktı. Kalçalarını
hafiften bacaklarıma değdirerek geçti yanımdan. Yine bir irkilme çöktü üzerime.
derse girerken furkan ve cemil yanıma oturdu. Cemil in gözleri kan çanağı gibiydi. Ama bir şey
demedim. Bu tip sevgi şeylerine de gelemem.
ama furkan öyle değildi.
-cemil noldu lan ne bu halin?
+boşver kanka önemli değil.
-söyle lan rahatlarsın.
+baharı sevdiğimi söyledim. Kız resmen küfür etti bana. Ben kimmişim ki onu sevebiliyor muşum?
-bşver kanka kendi kaybeder.
Üzülmüştüm cemile. Ama kafamı başak bir şey karıştırıyordu.
-ya kanka sen ne ara uyandında bu kızı sevdin? Dedim.
+oğlum hep seviyordum bakmaya kıyamıyordum.
Bir hasgibtir çektim içimden. Bakmaya kıyamıyor diye sınıfta horlayan ilk tescilli insandı.
ders başlayınca bahar ve mahide oturdu. Bahar mahide ye “o kim ya beni sevebilir” gibi bir şey
söyledi. Cemil iyice çöktü. Yine tutamadım kendimi:
-ne biçim bir huursun lan sen . dedim. Bir organımızı gibme şansı verilseydi dilimi giberdim.
bir kız ın hakaret yediğinde genelde yaptığını yaptı. Ağlamaya başladı. Olay hocaya kadar geldi.
Bütün sınıf bu duruma kitlenince ben iyice korkmaya başladım. ilkokulda da böyle olurdu. Küçük
bir şey yapardım olay büyüdükçe büyürdü. huur çocukları tek yumruk olmak için benim hatamı
bekliyorlardı.
mahide baharı tuvalete arkaürdü. Kızın arkaünü ortadan ikiye ayırsalar bu kadar ağlamazdı
herhalde. Benim korkudan popom içeri içeri girmeye başladı. Yine taka battım diyordum kendi
kendime. Bir yandan da bari mahideyi kaybetmeyelim diyorum o arka bize lazım.
içeride bunları düşünürken bahar yanında müdür yardımcısıyla geldi. Başım iyice öne düştü.
“zapatista mg odama gel” dedi. Kalktım ve odasına gittim.
-utanma arlanma yok mu lan sende terbiyesiz herif. Senin bacına huur deseler hoşuna gider mi?
+benim bacım yok hocam.
-dalga mı geçiyorsun lan ? gibtir lan gözüm görmesin seni 5 gün uzaklaştırma.
bu şekilde 5 gün uzaklaştırma aldım. Sınıfa girip çantamı toplarladım. Nefretli şekilde bakan
bakışlar eşliğinde denizin yanına gittim: “dışarıda bekliyorum seni”
güldü ve tamam dedi. Cemil “sağol kanka” dedi giderken. Bunu neden dedi anlamadım. Dışarıda
denizi beklemeye başladım.
Dışarı da denizi bekliyordum. Son ders zili de çalmış öğrenciler okuldan çıkmaya başlamıştı.
Denizi arıyordu gözlerim. Bu arada üzerimde doğru boy ortalamaları 1.80 olan adamlar geliyordu.
En önde bahar ın sevgilisi murat. Allah ım neden bu kadar şanssızım diyordum. Herifler hiç
konuşmadan geçirmeye başladılar . yerden kalkamıyordum. Her taraf toz oldu. Toz tadı aağzıma
giriyordu. Aslında tekmelerinin içi boştu. Ama ilk yumruk çok kötüydü. Yerdeyken attıkları tekmeler
anlamsızdı. Ardından murat eğilip “bir daha o kıza bir şey dersen gebertirim lan seni” dedi. bine
bak kesin ezberlemiştir bu lafı dedim. Eminim kavgaya girmeden önce kararlaştırmıştır bu lafı.
Kalıcı etki bırakacakmış gibi.
yerden kalktığımda tuhaf bir arınma hissettim. Olayı büyütmedim içimde. Büyütsem bir kez daha
dayak yerdim zaten. Kavga edecek arkadaşım yok benim. Ben de kavga etmem zaten. Bu yüzden
herhalde.
Deniz beni gördü nihayet. Okulun yarısı dayak yerken görmüştü bu arada.
deniz yanıma gelip korku dolu bir sesle ne olduğunu sordum. Birkaç kişiyle takıştığımı söyledim.
Sadece onlar sana takışmış dedi. Ne güzel laflar ediyordu böyle. Kaldırdı beni ve destek oldu.
Birlikte bizim eve doğru yürümeye başladık. Yürürken kalçalarımız çarpışıyordu. Çok güzel bir
histi.
Denizle bizim eve girdik. Yalnız anahtarım yoktu. bu tip durumlarda annem anahtarımızı karşı
komşuya bırakır. Yine öyle yapmıştı. Karşı komşumuz 55 lik klagib chp teyzelerindendir. Ama tam
çağdaşlık mertebesinde değildi. için de muhafazakar bir rahibe yattığına eminim. Kızla beni iyice
süzdü. “gibecen mi lan kızı” bakışı attı. “yürü git huur bakışı” attım. Kapadı kapıyı. Tabi biraz
dalgaya vuruyorum. Yoksa öyle bir baktı ki kıza yürü lan camiye demek geldi içimden.
denizle içeri girdik. Hayatımda yaşadıklarımı çok fazla dramatikleştirmiyordum ama bir gerçek
vardı ki çok taktandı durumum. Yani bariz dram dı yaşadıklarım. Sadece küçültüyordum
sorunlarımı. Tabi açlıkların olduğu bir dünya da bunları en büyük dertlermiş gibi de lanse etmenin
anlamı yok.
deniz le lavaboya gittik. Yüzüme su çarptı. Ardından üstümdeki kıyafetlere oluk oluk su döktü.
Kendince temizlediğini sanıyordu. Halbuki daha da taktan bir hale gelmişti kıyafetlerim.
lan neyine gülüyorsunuz komik diye mi yazıyorum. ayrıca o anları hatırlamak bile taktan lan
yaşanılan arka korkusunun haddi hesabı yok. herneyse:
ardından odama gittim. bu sırada deniz mutfağa gitmişti, kıyafetlerimi değiştirdim hemen.
deniz "bayat ekmek var" dedi. gibtiğimin evinde bayat ekmek yetişiyordu sanki. abim deseniz bu
kadar çalışkan olup bir insan nasıl bu kadar sosyal olur anlamıyorum. bir insan eve geldiği gibi
dışarı çıkar mı? çıkıyor çalışkan bin. okulu da hemen kapının önünde. güzel bir anadolu lisesi.
dersleri müthiş, sınıfın en iyi okulda dereceler yapıyor. sonra eve gelip anında dışarıya çıkıyor.
aynı anneden olduğumuzu kimse yutturamaz. kesin bu herifi çirkin bir bilim kadını çıkartmıştır.
denize dolapta bir şey var mı diye sordum. çorba olduğunu söyledi. ilk defa evde yemek vardı.
doğru mu söylüyor diye baktım. sahiden de çorba vardı. akşamları yemek olurdu ama ben öğlen
saatinde ilk defa bana yemek bırakıldığını görüyordum. deniz çorbayı ısıttı. ekmeksiz şekilde içtik.
o an kendimden tiksindim. hep dalga geçtiğim ergenler gibiydim. 16 yaşında evcilik oynayan liseli
binler. ama kafamı o an başka bir soru kurcalıyordu. mercimek çorbalı ağızlarla öpüşsek tat
alabilir miydik?
denizle odaya geçtik. yatağın üzerine oturduk. kafamdan onlarca düşünce hhızla geçiyordu.
"bilgisayarı açıp yanlışlıkla ferre sitesine girmek, erotik film izlemek, seks sahnesi olan romantik
film izlemek , film izlemek , izlemek ,gibmek" o anda deniz hiç şey yaptın mı dedi? ne diye
sordum. sahiden anlamamıştım. biyolojik açıdan birleşme dedi. kültürlü kevaşem benim. işte size
kaşar diye nitelediğiniz kızlarla çıkmanın avantajları. aile kızıyla çıksaydınız o kadar iğrenç sıkıcı
bir durumda olurdunuz ki kendinizi parmaklamak istediniz.
-hayır yapmadım.
+ben yaptım.
-oha (bu kadarı da fazla amk)
+öyle valla. kötü değil eğlenceli.
-napalım şimdi yapalım mı?
+öyle bir şey demedim.
-demene ne gerek var nerdeyse kendini nasıl si... (sustum orada)
+yavaş ol be.
-pardon. peki yapacak mıyız?
+bilmiyorum. hem güzel olup olmadığını bilemezsin.
-eminim güzeldir. ben ilerigörüşlüyümdür.
+iyi bakalım dedi.
hayatımın en güzel anı başlıyordu. ilk önce idrak edemedim konuşmaları. ben, hayatında
ferrelerde bile boşalma anında aktar görüntüsüyle karşılaşan zapatista bir kızla, hemde güzel bir
kızla birleşmenin eşiğindeydim. şimdi bile kendimi kutluyorum. ver düşününce iyi cümleler
kurmuşum. (buna yakın cümlelerdi herhalde) şimdi o kız gelse soyunsa sanırım ona bakarak
mastürbasyon yaparım.
altımda eşofman vardı. okuyorsanız okul pantolonumu çıkardığımı biliyorsunuzdur. denizin eteği
her zaman ki gibi kısa. gömleğin üstten 2 düğmesi açık. 3 te olabilir bilmiyorum. göğüsleri hafiften
görülüyor işte. yatakta oturuyordum. ardından deniz diz üstü oturdu yere. önümde eğildi. şeytanca
sırıtarak eşofmanımı indirdi. ardından eliyle kavradı penisimi. yalamaya başlayalı 15 saniye kadar
olunca dur dedim. ağzından çıkarttı, bende penisi sola döndürüp boşaldım. ama hayatımda böyle
bir an yaşamamıştım. aman allahım o mastürbasyon saçmalıklar ferreler. sadece yalamayla bu
hale geldiysem içinde olduğumu tahmin edemiyordum. deniz gülmeye başladı. biraz utandım
orada. vücudum tüm zamanların en büyük endorfinini sağladı. utanmam ve hayal kırıklığım yerini
mutluluğa bıraktı tekrar yapsana dedim. iyi bakalım dedi. içimden bu kızla hemen evlenmeliyim
dedim. galiba bu evlilik saçmalıkları böyle ortaya çıkıyor. erkek tam orgazm olacağı sırada kadın
ona evlilikten bahsediyor ve adam mutluluk patlamasıyla kafasına bu düşünceyi koyuyor. bense
her an ulaşılabilecek seks hayaliyle bu düşünceye varmıştım.
ardından tekrar kavradı penisimi deniz. yalamaya başladı. sahiden daha önce birileriyle birlikte
beraber olduğu anlaşılıyordu. iyice hızlanmaya başladı. ben yine kendimden geçmeye başladım.
ah oh nidaları bile şu ağzından çıkan şappır şuppur tarzında ki seslerden daha tahrik edici değildi.
(not: nickaltı şuku gerekmez. okuyan varsa vicdan yapmasın hem okuyoruz hem bunları
yapmıyoruz diye. hatta vermeyin sevmem şuku falan)
yine penisim taş kesilince durmasını söyledim. belinden tutup ayağa kaldırdım. gömleğini açtı. süt
gibi kızdı . göğüsleri de gerçekten büyüktü. sütyeninin kopçasını açamadım. hayatımda ilk defa bir
sütyen önümdeydi açılmaasını bekleyen. deniz kendisi açtı. en büyük hayalimi yapıp bacakları
belimi kavrar vaziyette kucağıma oturttum. göğüslerini emmeye başladım. ben sekse inanmazdım
beyler. sahiden inanmazdım. yok diyordum insanların uydurması ferre ler falan da yalan
bilincimizin uydurması. sahiden seks varmış. ve dünyanın en güzel şeyiymiş. göğüslerini emerken
bu elleriyle kafamı sıkıyordu. iyice hoşuma gitti böyle yapınca. bütün gövdesini yalıyordum.
ardından yatağa yatırdım. bu anda yine bir kahkaha attı. ayakları kasıldı. çoraplarını indirip attım
bir köşeye. ardından etiğini indirdim. penisimi tutup içeri gireceğim anda sen de görevini yap dedi.
o an o kadar penis ve vajina arasında kenetlendim ki ne dediğini anlamadım. görev deyince yemin
ederim tommy vercetti sandım kendimi o an. heralde albayın kızını mağazaya falan arkaürecektim
bu arada kendi anılarımdan tahrik oldum. bir ara mastürbasyon molası vermeliyiz.
kız öyle aval aval bakınca yine bir kahkaha tuttu bunu. kahkaha atınca hoşuma gidiyordu yalnız.
baya tuhaf bir duygu kaplıyordu. nasıl anlatsam "bu kızın vajinasında ölmeyi nasip eyle ya rab"
gibisinden. kız belini doğrultup eliyle saçlarımı kavradı. vajinasına doğru indirdi kafamı. "aa evet
yalıyorduk değil mi bunu" durumundaydım. yalamaya başladım vajinasını. iyi soğukkanlıymışım
am diye sevinerek pencereyi açıp sevinç çığlıkları atmamışım.
vajinasını yalamaya devam ettim. saçlarımdan kavramış şekildeydi. her geçen sürede saç
diplerimi kopartacak duruma geliyordu. inlemeleri kısık çığlıklara dönüşmüştü. bu anda komşular
duyacak diye tıstım. kafamı kaldırdım bunu söylemek için huur tekrar indirdi zorla kafamı. anasını
satayım 2 oldu 3 oldu söyleyemiyorum. bu baya baya çığlık çığlığa duruma geldi. en sonunda
kafamı alıp şu yastığa bağırsan iyi olur dedim. tamam tamam dedi tekrar indirtti kafamı. bütün
vücudu kasılmaktan öte bir hale geldi. zevkten geberecekti kız. yalnız baya zaman yaladım ve
kızın vajinası yavaş yavaş mercimek çorbası kokmaya başladı. en sonunda kalktım ve penisimi
vajinasından içeri soktum. içinde hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. ferre starı gibiydim. sanırım
bunda yetenekli olmamın değil açlığın erdiği etki vardı. içine zevk almak için değil yok etmek için
giriyordum neredeyse. deniz yine inliyordu. bir yandan da ara ara gülümsüyordu. ardından bir
anda kalkıp beni yatırdı ve üzerime çıktı. üzerime seri şekilde gidip gelmeye başladı. o anlarda
öleceğimi hissettim neredeyse. yer bildiğimiz kayıyor gibiydi. zemini hisetmiyordum. (zemin buada
yatak) deniz bağıra bağıra gidip geliyordu.
elleriyle boynumu tutmaya başladı. o gerginlikle öylesine sıkıyordu ki ara ara nefes alamıyordum.
bir seçim yapmalıydım. uzun olma potansiyeli taşıyan bir hayat mı yoksa am ve ölüm mü? direk
am ve ölüm dedim umursamadan devam ettim. ellerimle kalçalarını kavradım. bend aynı şekilde
sıkmaya başladım. boşalamadan o benim canımı ben onun kalçalarını alacak gibiydim. şap şap
seslerine ikimizin inlemeleri karışıyordu. ben buna seks düeti diyorum. iki karşı cins aynı anda
inler bu durumlarda. kadın bunu savaş haline getirip yavaş yavaş çığlıklar atmaya başlar. en
sonunda dayanamadım boşalacağıuaasfafafds dedim. neyse ki boşalacağımı anladı. üzerimden
indi. eliyle git gel yaptı penisime. ardından kendi göğüslerine attırdı desem yeridir. ben mi? yemin
ederim öbür dünyadayım diyordum. böyle zevk olamazdı.
banyoda üzerini temizledi deniz. bense bitkinlikten ölecektim. ölü gibi yatakta yatıyordum.
deniz girdi odaya yanağımdan öptü. fahişesi gibi hissettim kendimi. ama olsun bu tip şeylere
takılmamalı insan. üzerini giyindi. ve evden dışarı çıktı. onu uğurladıktan sonra evdeki odada ki
menileri temizledim. bir kaç saat sonra abim o meninin üzerine yüzüstü yatacaktı mutlu bir şekilde.
beter olsun başarılı bin.
(okuyucuların dikkatin, mastürbasyon molası)
akşam olduğunda kara kara yarını düşünüyordum. henüz aileme uzaklaştırma aldığımı
söylememiştim. sanırım haftanın sonuna doğru geliyordu. akşam olunca klagib abimi övmeler
duyuyorduk ve tabi ki beni gömmeler. babam okulun nasıl gittiğini sordu, dün geceden bu yana
pek bir gelişme yok dedim. herif 24 saatte bir okulu soruyordu. ne bekliyordu bilmiyorum sanırım
24 saatte üniversiteye gelmemi falan bekliyordu. onlara uzaklaştırma cezası aldığımı söylemedim.
direk odaya kaçtım.
abim oda da msnde kızlarla konuşuyordu. iyice ayar oluyordum kendisine. konuştuğu kızlar taş
kelimesinin hakkını veriyordu. ama adriana lima da taş sonuçta ten temasına geçilemedikten
sonra bir anlamı yok.
-abi bu kızlar sana neden bakıyor ödevlerini falan mı yapıyorsun?
+oğlum her şey yakışıklılık değil. (bunu kendimden biliyordum)
-oha abi mal mısın yazdıklarına bak.
buna benzer bir şey dediğimde bu gerizekalı kıza "amı açsana" yazmıştı. c yi unutmuştu. ama
gönderdi bir anda mesajı.
+of ulan niye söylemiyorsun.
-bırak bu işleri demek ki bunu düşünüyorsun ki bunu yazdın. bir söz var hatta böyle. şimdi aklıma
gelmiyor.
daha sonra kız çok ciddiyim bir anda msni kapattı. bu mala o akşam baya gülmüştüm. açtı gta yı
oynamaya başladı. gta da vice city. herif hala inşaat patlatma görevlerinde kalıyor. gerçi bende
geçemiyorum. o gece yarını düşünerek yattım. mal gibi sokaklarda dolaşacaktım.
sabah uyandım. sanki okula gidecekmişim okul kıyafetlerimi giydim ve evden çıktım.
evden çıkınca iyi mallaştım. nereye gidecektim ne yapacaktım hiç bilmiyordum. zaten telefon falan
da kullanmıyorum biriyle de iletişimim kuramam. denizle de önceki gün bir plan yapmamıştık.
anlaşılan sap gibi kalmıştım ortada.
ilk önce yorulana kadar caddeleri sokakları arşınladım. yürü yürü aynı yere geliyordum. tak gibiydi
istanbul, nefret ediyorum bu şehirden. paranız yoksa her yer berbattır zaten. daha sonra bir
otobüs durağına oturdum. 1 saat kadar kaldım. yoldan gelen geçeni izledim aptal aptal. vücudum
öyle uyuştu ki ayağa kalktığımda kırılacağımı zannettim.
bir ara iyice saçmaladım. hala da yaparım bunu. öncelikle bir kız seçersiniz. elbette güzel olmalı.
ardından onu takip edersiniz. öncelikle güzel fizikli bir kız buldum. üzerinde okul kıyafeti olan bir
liseliydi. ben bu şeylerden hiç kaçınmam. siz de korkmayın. takip edin konuşun. bunları
yapamayacak kadar da özgüvensiz olmamalı insan.
kızın peşinden yürümeye başladım. yaklaşık 1.65 boyundaydı. klagib liseli kız tipi. gömleklerin
bağrı açık, saçlar dümdüz, pantolon oldukça dar ve converse. istanbul da ki kızların yüzde 70 i bu
tiptedir zaten.
bizim kevaşe de istanbul genel teftiş sorumlusu çıktı. yürüdükçe yürüyor, bir o markete giriyor bir
bu dükkana. iyice kafayı yeme noktasına geldim. yemin ederim bir ara gözyaşım döküldü sinirden.
gidip saçını çekip "lan zamanın geçmesi lazım gel iki sevişelim" diyebilirdim. ne yapacağını
bilmemekten daha sıkıcı ve delirten bir şey daha olamaz.
en sonunda kız bir otobüs durağına oturdu. başladığım yere geri dönmüştüm. bende gittim kızın
yanına oturdum. her düzleştirilmiş saçlı liseli gibi o da süzdü beni. ben onun kalçalarının
kıvrımlarına kadar zihnime kazımıştım. bir anda merhaba çıktı ağzımdan:
-merhaba dedi.
+kaç yaşındasın? (evet öküzüm)
-hehe bu nasıl soru böyle.
+ne bileyim seni takip ettim de yaşın büyük olm...
bu kısımda iyice sıvadım sıçtığımı.
-beni takip mi ettin? ne zamandır?
+yani 1 saat oluyor herhalde. amma yürüdün valla.
-hehe deli misin sen ya, niye takip ediyorsun?
+okuldan uzaklaştırma...
-git be şurdan manyak. bak bağırırım yemin ederim.
+tamam lan tamam sakin ol hayda.
o anda bastım deparı okula doğru. zaten okul saati de geliyordu. alın işte böyle insanalrla
muhattap olunmaz. insan gibi takipte mi etmeyelim? sabahtan beri de bir şey yememiştim. iki
topkek ve ice tea alıp okulun karşısında ki banklarda beklemeye başladım.
top kek yiyordum bir yandan diğer yandan da hayatı düşünüyordum. tam anlamıyla geleceği
düşünen liseli prototipiydim. nihayet okul zili çaldığında ayağa kalkıp üzerime düşen top kek
tanelerini silkeledim.
okuldakiler yığın yığın kapıdan çıkıyorlardı. herkesin bildiği saçmalıkları konuşuyorlardı. "şu kız
kimle çıkıyor şu çocuk çok hoş yeaaaa wuhuuu" liseler tam anlamıyla gerizekalıları koruma ve
yaşatma derneğiydi. ben de o gerizekalıların bir başka versiyonuydum.
denizi beklerken bir anda müdür yardımcısı kapıda belirdi. öğretmenler en son çıkardı okuldan
genelde. daha kötüsü oldu ve müdür yardımcısı beni gördü. "ulan tanımamıştır inşallah" diye dua
ediyordum. ama tanrı resmen beni dalga geçmek için yaratmış. müdür yardımcısı direk yanıma
geldim. "bana baksana sen uzaklaştırma almadın mı ne işin var burada"
-hocam arkadaşımdan bugünün ders notlarını alacağım.
+okul kıyafetinle gelmene gerek yoktu oğlum.
-ne bileyim disiplin ve tertipli olmak açısından.
+lan sen şaka falan mısın? lafa bak ya. adını ver bir daha.
adımı söyledim, o da bir kağıda yazdı. "akşam görüşürüz" dedi. tabi kendini siktirmezdi herhalde
bana. bende ne olacak diye akşamı beklemeye başladım bu sefer. bu arada nihayet deniz
görünmüştü kapıda.
deniz beni görünce yanıma geldi, yine o kendine has gülümsemesiyle. yanında da derya vardı.
deryanın yanında da erkek arkadaşı. bu kızın erkek arkadaşı olduğunu bilmiyordum. gerçi kimse
hakkında bir şey bilmiyordum. çocukla tanıştım. ardından dördümüz yürümeye başladık ki ben bu
tip gruplardan one direction dan bile daha çok nefret ederim.
dört ergen olarak yürürken derya mal mal konuşuyordu:
-ya aşkım bugün nereye gidelim?
+bilmem aşkım sen nereye gitmek isterdin?
(iç ses (me): ya bu orospu çocuklarını siken yok mu ahali tecavüz edin ulan bunlara)
-senle olsam yeter aşkım.
+aynen bebeğim.
36 t cebeci taksim otobüsünden sonra midemi bulandıran en büyük konuşmalardandır bunlar.
ardından deniz konuşmaya başladı bu sefer:
-naber zapa.
+iyilik işte. sen ?
-ne ben?
+nasılsın yani.
-iyiyim bende. ne yapalım?
+bize gel istersen?
-bugün sen bize gel istersen. çünkü kardeşime yemek yapmam lazım.
+olur.
sanırım bu yüzden ben bu kızla dieğr çocuk derya ile beraberdi. çünkü ben derya ile birlikte olsam
onu ağzını yüzünü sikerdim.
ardından yolda ayrıldık derya ve gerizekalı arkadaşıyla. denizin evine doğru yürümeye başladık.
denizlerin evi bir apartman dairesiydi. güzel bir evdi. içeri girdiğimizde evde kimse yoktu. kardeşini
sordum:
-kardeşim yok benim.
+neden kardeşine yemek yapacağını söyledin?
-senin yüzünden gerizekalı. ya sen ne mal bir çocuksun bir şeyi mi merak et be. hakkımda hiçbir
şey sormuyorsun.
+boşver sen de bana sormuyorsun.
-cevap vereceğini bilmediğimden sormuyorum. ya senin ben .. neyse.
+kardeşin var mı?
-yok.
+daha sorayım mı?
-sor.
+tek çocuk musun?
-ya gibtir git şuradan valla. yemek yer misin?
+şimdi de sen mi bana soruyorsun. güldüm bunu söylerken. ardından o da güldü. aslında ben
ciddi söylemiş olabilirim.
-kuru fasulye yer misin?
+nefret ederim.
-pilav tavuk var.
+lokanta mı burası böyle? bizim evde hiç böyle yemekler olmaz öğlenleri.
-bizde de dün kalmış.
+iyi bir pilav tavuk yerim.
ardından yemeği pişirdi deniz. mutfakta masaları vardı. karşılıklı oturduk. ne o konuştu ne ben.
yemeğin pişmesini bekleyerek birbirimize bakıyorduk. ama ben müdür yardımcısını
düşünüyordum. sorun yaratabilirdi bin.
deniz yemekleri koydu önümüze. yine kendimi kötü hissettim. utanıyordum böyle şeylerden.
kendini büyükmüş gibi hissetmek iğrençti. ama yemek güzeldi, o yüzden fazla düşünmeden
yedim. deniz tabakları kaldırdı. ardından tekrar masaya oturdu. yine aval aval birbirimize
bakıyorduk. keşke başka odaya gitseydi, ben de peşinden giderdim. sessizlik iyice canımı
sıkmaya başlamıştı:
-deniz başka odaya mı gitsek?
+neden?
-burası mutfak.
+yani.
-mutfakta oturmamız normal mi? neden salonda oturmuyoruz. televizyonda izleriz.
+sadece bunun için mi?
-yani belki yatarız.
+sen hiç ağzını tutamazsın değil mi?
-normalde tutarım da senin yanında gerek yok diye düşünüyorum.
+ben de senin yanında tutmayayım olur mu?
-tabi ki olur.
+senin dışında 3 kişiyle yattım.
-oha be. (anlık refleksti. ve kıpkırmızı oldum. laftan dolayı değildi kırmızı olmam)
+hepsi de bu sene.
-yuh kızım ya. sahi sen neden benle çıkıyorsun?
+tuhafsın , iğrençsin, zeki misin aptal mısın belli değil.
-başka söyleyeceğin bir şey varsa söyle. lezbiyen falansan da olur.
+yattığım 3 kişiden biri kızdı.
-dalga geçiyorsun değil mi?
+hayır. bir çok kız sınıftan bir kız arkadaşıyla merak edip yatmıştır. birbirlerini yalamışlardı.
-tamam tamam anlatma.
+salona geçelim mi?
-yatacak mıyız?
bir şey demedi ve güldü. salona geçtik. televizyonda number one tv yi açtı. çok güzel şarkıcılar
vardı. iyice tahrik oldum. denizle yan yanaydık. ama elimi bir yerine atsam mı atmasam mı diye
muallaktaydım. bu arada söyledikleri doğru mu hala bilmiyorum. şu kızla falan yatma meselesi.
ama mahalleden bir arkadaşım da aynı sınıftan iki kızı sevişirken gördüğünü söylemişti. 31 ci bin
yalan da olabilir tabi.
salonda oturuyorduk. okul kıyafetini çoktan çıkarmıştı. ne ara gidip çıkardı hatırlamıyorum. altında
pijama üstünde tişört vardı. ama vücut hatları dahada belirgindi. daha fazla kendimi tutamadım.
önünde dizlerimin üzerinde durdum. yani parkenin üzerinde. pijamasını indirip kafamı vajinasına
arkaürdüm. kikirdemeye başladı. "sen sırf bu bacak arasındaki yüzünden ölebilirsin " dedi. ölmek
için daha yüce bir amaç mı vardı sanki. pijaması bileklerindeydi. külodunu da indirmiştim
baldırlarına. yalamaya başladım vajinasını. yine kafamı bastırıyordu. ve yine kısık kısık inliyordu.
öncekinden daha güzeldi. pijamalar daha tahrik edici olmuştu birden. sağ elimi tişörtünün içinden
geçirdim ve göğüslerinden birini sıkmaya başladım. sol elim belini kavramış vaziyetteydi. deniz in
vücudu titremeye başladı . sara krizi geçirmişçesine titriyordu kız. inlemeleri diğer dairelerden
duyulabilirdi. tam vücudunu koyvereceği anda kapıda anahtar sesi duyuldu. anahtar kapıyı
zorluyor ama açamıyordu. çünkü diğer anahtar kilidin üzerindeydi. hemen toparlandı deniz.
yüzünde boşalmakla boşalmamak arasında gidip gelen birinin yüz ifadesi vardı. kendine çeki
düzen verdi. hemen defterlerinden birini mutfağa arkaürüp açtım. bu sırada kapıda ki iyice
zorlamaya başlamıştı. deniz kapıyı açtı. gelen annesiydi. mutfağa girdi elinde poşetlerle. ardından
beni gördü:
-merhaba oğlum .
+merhaba teyze.
+-anne bu zapatista dedi deniz.
-memnun oldum oğlum.
+bende.
-ders mi çalışıyordunuz.
+-evet anne .
-iyi iyi çalışın.
hissettiğim korkunun haddi hesabı yoktu. neyse ki tehlike geçmişti.
deniz mutfağa geldi. önümüzde ki deftere sap sap bakıyorduk. ben gideyim mi diye sordum.
neden dedi. aklıma söyleyecek bir şey de gelmedi. kafamı eğdim önümde ki deftere bakmaya
devam ettim. defterde de yazı yoktu doğru düzgün. sadece şekiller çizilmişti. 5 10 derken yarım
saat oldu hala aptal aptal deftere bakıyoruz. artık dayanamadım:
-deniz ben gidiyorum.
+hehe iyi de niye bu kadar heyecan yaptın?
bir an gaza gelmişim herhalde. sesim bana normal gelmişti.
-sonra görüşürüz.
+tamam.
denizlerin evinden çıkıp eve doğru yol aldım. abim bu sefer evdeydi. ayrıca annem de öyle. bize
gelmediğimiz iyi olmuştu. odaya geçtim abimin yanına. sınıfından bir arkadaşı vardı.
konuşuyorlardı:
-oğlum o kız o kadar güzel değil ya (mal abimdi bu)
+nasıl güzel değil lan sarışın bembeyaz kız işte. ben de yan yataktayım bu sırada. bu iki odun da
bilgisayarın karşısında msn açık vaziyette bunları konuşuyorlar.
+lan açtı açtı oturumu. yazsana bir şeyler.
-kendi hesabından yaz lan. ya uzatma işte.
abim bu söz konusu kıza slm nbr ödev var mı falan yazarken yanında ki herif neredeyse orgazmın
eşiğine gelmişti. hele kız cevap verdiğinde bir kişneyişi vardı ki, ingiliz atı huur çocuğu kızı gibse
bu kadar gaza gelmez.
bu herifler kişnedi ben yattım bu muallakler neredeyse boşaldı ben yine yattım. ve akşam oldu.
babam eve girdiğinde annem noldu falan diyordu. şak diye bizim odaya daldı.
-uzaklaştırma mı aldın okuldan?
+hayır.
-doğruyu söyle.
+evet 5 gün. (baskıya gelemem)
-oğlum sen adam olmayacak mısın ya?
+baba ilk kez bir şey yapıyorum sakin ol.
-o 5 günü çalışarak geçir de aklın başına gelsin. yarın sabah hazır ol.
gibik müdür yardımcısı. bu arada abimin arkadaşı da bana bakıyordu. bin hala gitmemiş. iyice
moralim bozulmuştu. acaba yarın nereye gidecektim. "abi biraz kalkta oynayayım" dedi. "oğlum
dur hatunu ayarlıyoruz" dedi. konuşmalarına baktım. kız bunlara deli misiniz? yazmıştı. neyse ki
ananızı giberim falan yazmamıştı herhalde öyle dese bunlar kızı aşık ettiklerini falan sanırlardı.
ertesi sabah erkenden uyandım ama yataktan çıkmadım. babam unutsun beni diye dua
ediyordum. heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. bir yandan da odaya baktım kişneyen bin
gitmiş mi diye. neyse ki yatıya kalmamıştı en azından. abim uyanıp üstüne giyindi. kendi giyindiği
gibi beni de rahat bırakmıyordu. dürtüp dürtüp kalk diyordu. sinirlenip kalktım:
-ne dürtüyorsun amk ya.
+okula gitmiyor musun?
-uzaklaştırma aldım ya. dün duymadın mı babamı.
+uzaklaştırmamı dedi dün gece o?
cevap bile vermedim yatağa yattım. bunun başarılı olduğu eğitim sistemini gibmeliler.
abim evden çıkınca gerilimim daha da arttı. artık yalnızdım. bir anda babam odaya daldı. uyuyor
numarası yapıyordum. babam dürtmeye başladı bu sefer. kalbim şiddetli şekilde atıyordu. derken
odaya annem girdi. önce üzerimden yorganı attı ardından bildiğiniz sırtıma vurdu. yanlışlıkla
gözlerimi açtım, kaybetmiştim. kahvaltıyı yapıp üzerimi giyindikten sonra babamla yola koyulduk.
dışarı da olmak berbat hissettiriyordu.
babamın arabasıyla giderken midem ağrımaya başladı. "baba yarın gitsem olur mu" dedim. cevap
vermedi. şimdiki aklım olsa "sen benim için bir tanrı modelisin bin fight clubu izledin mi cahil
lümpen" demezdim yine de. levye yi alır gebertirdi beni. 30 dakika kadar olmuştu yolda ilerleyeli.
bir binanın önünde durduk. gel benimle dedi. arkasından yürümeye başladım kurbanlık koyun gibi.
ne var yani benim de kız gibmişliğim vardı neden kendini bu kadar üstün görüyordu?
binanın alt kısmına girdik. depo gibi bir yerdi. içerisinde atölyeler olan bir binaydı. babam beni
ustabaşıyla tanıştırdı. "eti senin kemiği benim" dedi. klişe yetmezliğinde ölecekti herifler. ustabaşı
nasılsın yeğenim dedi. iyiyim abi dedim. gel bakalım elin nasırlansın biraz dedi. "abi merak etme
az osbir çekmedim" dese miydim diye hala düşünüyorum. burası bir sayacıydı. saya ayakkabının
deri kısmıdır. gerçi ben de pek anlamıyorum ya. saat sabahın 8 iydi ve iş başı yapılmış haldeydi.
etraf ölü balıklar gibi duran insanlarla çevriliydi. bir korku aldı bedenimi. hüzün kapladı
düşüncelerimi. ilk kez lise bile güzel göründü gözüme. hem güzel kalçalı güzel göğüslü kızlar
vardı. burada göbekli kıllı herif doluydu. önüme tabanları verdiler. tabanalr iplerle yanyana
dizililerdi. o ipleri kesmem istendi. başladım kesmeye. saate baktım 3 dakika geçmişti. etrafta
kimse olmasa eminim hüngür hüngür ağlardım. sevgikoyayım kapitalizm.
iyi geceler.
işte zaman akmıyordu neredeyse. Tabanları tekliyordum yenileri geliyordu, tekliyordum yenileri
geliyordu. Oturduğum yerin tam karşısında saat vardı. Özellikle bakmamaya çalışıyordum saate
ama hep gözüm kayıyordu. Bir süre saate hiç bakmadım. Ardından bir anda sevinçle artık yarın
olmuştur diyerek saate baktım. 8.30 du. O an yemin ederim gözlerim doldu. Geçmiyor mu lan bu
zaman diyordum. Sayacı da herkes büyükçe bir masanın etrafında otururdu. Yan yanaydınız yani.
Bir anda konuşmaya başlardı herifler:
-yauv abicim sen o ciğeri hiç elazığ da yedin mi?
+yok abi yemedim.
-yav yok böyle bir şey.
herifler yemek programı çeviriyorlardı. Ardından futbol, siyaset. Yanımda bir adam durmadan beni
konuşturmaya çalışıyordu:
-ee genç var mı manita durumları?
+yok abi.
-niye yok oğlum. Bu yaşta vericen odunu.
+hehe haklısın abi.
-tabi haklıyım lan. Hiç gibmedin mi?
(bakınbeyler, bazılarınız bu konuşmaları abarttığımı sanabilir. Ama size yemin ederim
abartmıyorum tam tersine hafifleştiriyorum. Bu tip yerlere çalışanlar ne demek istediğimi anlarlar)
+yok abi hiç yapmadım.
ardından radyoyu açtılar. işte bu kısım benim en nefret ettiğimdi. Arabesk ve türkü dinliyorduk.
Eğer başbakan falan olsam direk bu işyerlerinde müzik dinlemeyi yasaklarım. Dinlemek isterlerse
illa it’s my life, tuttu frutti ismail, we will rock you, frantic tarzı şarkılar dinleyebilirler. Moral falan
kalmıyordu adamda. Sonra saate baktım 8.45. zaman ve gerçeklik kavramının sevgi koyayım.
Tabanları tekledikten sonra usatabaşı “gel koçum ciddi bir şey yap” dedi. Tabanları teklemeyi bu
kadar hafife alması sinirimi bozdu. Yani ben onları teklemesem bütün iş aksardı bana göre. Ben
kilit oyuncuydum. Diğerlerinin ne yaptığını giblemiyordum.
ustabaşının yanına gittim. Sayayı bir bütün haline getirmeden önce sittin tane parçası vardır. O
parçaları diğer bir parçaya yapıştırırsınız dikersiniz ardından yine birkaç işlemden geçer.
ustabaşı sandalyemin yanına geldi. Ve ne yapmam gerektiğini gösterdi. Solüsyon denen bir
yapıştırıcı var. Bu yapıştırıcıyı süngerle ıslatıp o solüsyonu belli parçaları yapıştırmak için
sürüyorsunuz. Bana bunu öyle bir anlatıyordu ki dedim herhalde bunu yapmazsam dünya yok
olacak:
- bak koçum bu iş çok önemli. Sakın berbat etme parçaları. Gösterdiğim yerin dışına taşırma.
Tamam mı?
+tamam .
-daha yüksek.
+tamam.
-bağırlan bağır sesin çıksın.
+tamam huur tamam gibtir git lan . real: tamaaaaaaam abiiii.
Bu tip işleri yapa yapa saat 1 i buldu. Saat 1 i bulana kadar bir çok siyasi konu tartışılmış , her
türlü futbolcu her türlü türk takımına getirilmişti.
öğlen arasında yemek yerdiniz veya ne yapmak isterseniz. Dedim an bu an kaçayım. Ama çalışan
muallaklerden biri yanımdan ayrılmıyor. “sayacılık yetenek ister. Herkes sayacı olamaz.” Bir anda
bütün sokak her türk sayacı doğar diye başlasaydı keşke. Herif yaptığı işi çok fazla önemsiyordu.
Alt tarafı ayağımızın altında olacak değer vermediğimiz bir şey üretiliyordu.
babam 10 lira vermişti. Sanırım yemek yemem falan için. Bir büfeye girip tost aldım. Yanına da bir
sprite. Büfeci de susmuyordu. Galiba biri bu civarda ki adamların yanına gelip “susan huur
çocuğudur” demiş. Yoksa herkes bu kadar çok konuşamazdı imkan yoktu.
tostu yedikten sonra dönmem için iş yerine 10 dakika vardı. Yolda ki banklardan birine oturup
etrafa baktım. Yoldan geçen güzel kızlar vardı. 10 dakikayı onlarla değerlendirebilirdim.
Yapmadım ama. Kendimi çok bitkin hissediyordum. Sonra uzaktan biri bağırdı “geeeenç gel
işbaşı”
neden bana miras bırakan bir akrabam yoktu ki.
Tekrar işe girdik. Yine bana söylenenleri yaptım. Sayacının sahibi geldi kahkaha atarak.
Ustabaşına iddia kuponunu gösteriyordu. Herif 900 lira tutturmuştu söylenene göre. Bende bir ara
10 tane falan kupon yapmışımdır. Ama hiç tutturamadım. Tek maçtan bile yatamadım. Hep olduğu
gibi bütün maçları yanlış tahmin ediyordum.
akşam doğru saat 5 olduğunda vücudum buradan kaçalım diyordu bana. Artık sahiden kafayı
yiyecek konumdaydım. Biri bana dokunsa ağlayacaktım. Beni öldürseler sesim çıkmaz. Ama bu
tür şeylerden nefret ediyorum. köle gibiydim.
artık saat 8 olmuştu. iyice afalladım ne zaman bitiyordu lan bu iş. Allahım hayatımın sonuna kadar
ayakkabı tabanı tekleyecektim. iş çıkışına yakın bunların muhabbet iyice manyaklaştı:
-yav abi o karıynın göğüsler üfffff.
+onda ne amcık vardır biliyor musun, soğan gibi yarmışlardır onu.
-yanında ki karı nasıl dana anasını satayım.
+onlarda da acayip amcık vardır öyle deme. Bir keresinde öyle bir kadınlayım. Yemin ederim
göbeğini baldırlarını kaldırdım amı bulamıyorum.en sonunda iki elimle açtım oraya vurdum mala.
(bu cümlelerin birazcık daha iğrencini düşünün)
bu anda tuvalete gittim. Konuşmanızı gibeyim dedim. Ama tahrik olmadım desem yalan olur. Bir
attırsam mı diye kendim söylendim. Ama yapmadım. Tekrar geri döndüm çalışmaya.
Saat 9 da iş bitti. Ustabaşı hadi koçum yarın görüşürüz diyince kanım çekildi. Değil 1 gün bir saat
daha gelemezdim buraya. Dışarı çıktığımda 1 ay falan geçmiş gibiydi. Çok tuhaf hissettim kendimi
. ilk kez dünyayı görüyor gibiydim. Ardından bu salakça düşüncelerin fazla üzerinde durmadan
minibüs durağına gittim.
minibüs durağında liseli bir çift vardı. Aşkım lı maşkımlı konuşuyorlardı. Tam üzerine
kusmalıklardı. Onları duymamaya çalıştım. Neyse ki minibüste gelmişti.
minibüsler bildiğimiz gibi. Ayakta gittim doğal olarak. otobüs ve minibüslerde bu olay çok aptalca
geliyor bana. Yürümemek ve yorulmamak için bu araçlara biniyoruz. Ama daha çok stres yaşayıp
daha çok yoruluyoruz. Herkes birbirinin kucağına oturabilmeli. Bunları aşmalıyız artık.
eve geldiğimde kişneyen bin yine oradaydı. Galiba evdekiler benden ümidi kesince evlatlık
almışlardı bunu. Benden daha çok bizim evdeydi. Yine bir kızla msnde konuşuyorlardı. Kafayı
soktum ikisinin arasından ekrana baktım. Kız bunlara en son 25 dakika önce cevap vermişti.
babam içeriden bana seslendi, yanına gittim:
-nasıldı iş?
+muhteşem. (biri neyi duymak istiyorsa benden tam tersini söylerim)
-hadi ya. Yarında oradasın yani?
+memnuniyetle giderdim baba ama ödevim var.
-bak sen.
+yaa.
-demek ödevin var?
+öyle.
-nasıl olsa uzaklaştırma aldın gerek yok ödeve falan yarın da gidiyorsun?
cevap bile vermedim kendisine. Ben bu herifin oğlu olmayabilirdim belki de. Kendimi bu şekilde
avuttum.
sabah uyandığımda gördüğüm rüyalar beni daha da korkuttu. Aynen şöyle bir rüya gördüm:
yan yana 20 kadar çıplak kız dizilmişti. Onlara büyük bir açlıkla yaklaşıyordum. Ardından bir de
baktım birbirlerine iple bağlıydılar. Ve daha sonra arkadalarından ustabaşı çıktı. “oğlum tekle
bunları” dedi. Kızların iplerini tek tek kesip onları ayırdım. Hayatımın en taktan anlarıydı.
ertesi sabah uyanıp babamın arabasıyla tekrar işe gittim. atölyeye girince yine ağlamaklı oldum.
içeride çalışanlardan biri vardı. "kahvaltı yaptın mı" dedi. hayır dedim ki aslında yapmıştım.
istersen bir şey alıp ye daha var dedi. hemen dışarı çıktım. bulunduğum yeri biraz dolaştım. güzel
bir yer değildi . biraz uzakta lise vardı. öğrenciler okullarına doğru gidiyordu. bazıları da tam ters
yöne. hem işten kaçmak hem de biraz eğlence olsun diye yine bir kızın peşinde takıldım. sıradan
bir kızdı. güzel denebilirdi. takip etmeye başladım onu.
kız ormanlık bir alana girdi. çardaklardan birine oturdu. bende ona uzak olan başka bir çardakta
oturdum. bir süre öylece durduk. ardından kalkıp yanına gittim. merhaba dedim.
+merhaba.
-birini mi bekliyorsun?
+evet.
-erkek mi?
+evet.
-ben gideyim o zaman.
+yani.
-yakışıklı biri mi?
+az çok.
-neden onunlasın o zaman.
+motorgibleti var.
keşke bir motorgibletim olsaydı. bu kızla burada yatardım. erkek arkadaşı gelmeden geri döndüm.
iş saati de geçiyordu. ben de internet cafenin birine girdim. abimin dandik bir knight online çarı
vardı. oyundan zerre anlamıyorum. ama bütün internet cafe onu oynuyordu. bende girdim oyuna.
şu nova falan atan karakterdim. herkes bağırıyordu parti marti diye. ardından ben de karakterimi
tenhaya arkaürüp gizledim. kalabalığı sevmeyen bir karakterdi.
internet kafedebaya bir oturdum. Bu tür oyunlarda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordunuz.
Halbuki karakteri savaştırdığım falan da yoktu.
minibüse binip okul çıkışına gittim. Denizi beklemeye başladım. Okuldan çıkanlar arasında iki kişi
kalabalığın arasından yanıma geldi. Cemit ve furkandı.
-oo aga naber ya dedi cemil.
+iyi nolsun.
-sınıfta hiç güzel bir şey yok. Çok sıkıcı lan okul.
+bunu zaten biliyoruz.
-evet. deniz de yine herifin biriyle çıkmaya başlamış. Derya ile ikisi tam mal bunların uyuz
oluyorum lan böyle kızlara. Yan sıramızda iki erkekle konuşmalarını duymak güzel değil.
+deniz hangi erkekle?
-ne bileyim üst sınıflardan herhalde.
kötü hissetmiştim kendimi. Sonra furkan konuşmaya başladı:
-okul gerçekten çok taktan.
+doğrudur.
-abi sanki ehr okuyan iş mi buluyor.
+haklısın. (o arada deniz yanında bir çocukla okuldan çıktı)
-hem bak zenginlere hepsi okumuş mu?
+ben geliyorum.
yanlarından ayrıldım. Denizin yanına doğru gittim. Yanında gerçekten de bir çocuk vardı. Kol kola
yürüyorlardı. Benimleyken hiç böyle değildi. Şimdi o uyuz olduğum kızlar gibi hareket ediyordu.
Galiba kızlar size göre şekil alıyorlardı.
yanında ki çocukta boylu poslu biriydi. Benden büyüktü ama benim de sakalım ondan çoktu. deniz
gülüyordu her zaman ki gibi. Beni görünce yüzü asıldı. Karşılarında mal gibi bekliyordum.
yanında ki herif konuşmaya başladı:
-ne oldu birader.
+yanında ki kızla birlikteyim de.
-ne diyorsun lan sen .
+çok ciddiyim. Biz onla şeydik.
-neydiniz?
+o kelimeleri kullanmayı sevmiyorum aga.
-oğlum şaka mısın lan sen .
+hayır ama biz o kızla sevgiliydik . (üzerime kaya falan düşseydi de bu kelimeyi kullanmasaydım.
Midem kalkmıştı)
-doğru mu deniz?
* yani öyle bir iki takıldık.
+sahiden takıldık.
-tamam koçum geçmiş gitmiş işte.
+ama bu saçma bir durum. Yani o kız benimle gelmeli. Çünkü onunla hala birlikteyiz.
sonra yere düştüm. Yüzüme vurmuştu huur çocuğu. Deniz yukarıdan sırıtarak bakıyordu.
Ardından beni bırakıp yürüdüler. Yine toz tadı alıyordum. Kimse mi bu yerleri süpürmüyordu.
çok tuhaf bir durumdu. adamın biri birlikte olduğum kızla yanımdan geçip gidiyordu. ayrıca benim
onu dövmem gerekirdi. hayat sahiden çok taktandı.
üzerim toz toprak olmuştu. okulda artık tek tük kişiler haricinde boşalmıştı. cemil ve furkana
baktım hala olduk yerdeydiler. yanlarına gittim.
+bir şey mi oldu? dedi furkan.
-hayır dedim. ne yapalım?
+isterseniz bize gidelim. bilgisayar falan oynarız.
kabul ettik. sanki ne yapacaktık bilgisayarda onu da bilmiyordum.
furkanların evi de normal evlerden biriydi. 2 oda bir salon koltuklar televizyon bilgisayar perde vs.
furkanın odasına geçtik. tek çocuktu. iki sandalye verdi bize. üç mal monitöre bakmaya başladık.
furkan ciddi ciddi ferre açtı. gülüp eğleniyorlardı. bak bak o ha yarrağa bak gibi nidalar çıkıyordu
ara ara. herhalde bunlara bir kızla yattığımı söylesem belki kızın organlarından biri üzerime
sinmiştir diye beni gibebilirlerdi. yemin ederim bu ihtimali düşünüyordum.
aptalca ferreler komik videolar derken saat 7 yi buldu. kalkıp evlere gittik.
eve girdiğimde annem "işe gitmemişsin" dedi. fonda barış manço kara haber tez duyulur diyordu.
bir keresinde ilkokulda seviye belirleme sınavı yapılmıştı. sınıf çapında birinci olmuştum. ve
evdekilere bunu 20 defa söyledim. ama abim okul çapında dereceye girince kimse beni
giblememişti. abime biri neden tecavüz etmiyordu acaba?
evet anne bugünü kütüphane de geçirdim dedim. eminim öyledir dedi. odama gittim. abim tek
başına ders çalışıyordu. naber lan kaçak dedi. abi sen hiç biriyle birlikte olmadın değil mi diye
sordum.
-oğlum yani bizimde kendi çapımız..
+tamam tamam uzatma olmamışsın.
-olduk lan olmaz olur mu?
+sana zerre inancım yok.
-inanmazsan inanma. hatta biriyle yattım bile.
+hagibtir oradan.
-lan yeminlen.
+nasıl bir duygu lan anlat.
-otuzbirden bile güzel.
+hadi canım.
-sen inanma bakalım. ben ne yaşadığımı biliyorum.
+ben de ne yaşadığını biliyorum elini gibmişsin.
-sen ne anlarsın lan.
+bugün bir kız tarafından terkedildim. hem de terkettiğini bile söylemedi. tuhaf lan harbiden.
-harbi mi lan hiç bilmiyordum biriyle çıktığını. (yine bu kelime amk)
+öyle işte. çocuk bana da sağlam bir geçirdi ayrıca.;
-ne demek lan sağlam geçirdi. kime geçiriyor o. yarın okula gidiyoruz gösteririm ben ona.
+lan otur ya sen de dayak yeme boşu boşuna.
-olur mu lan öyle şey, kız güzel miydi bari.
+yani. kevaşeydi gerçi.
-kaşar yani.
+evet aynı anlama gelmiyor mu onlar?
-boşver üzülme olur öyle şöyler. daha iyilerini bulursun.
tak bulurdum. o kızda ki arkaü ben rüyamda bile görmedim.
abimle girdiğimiz bu aptalca diyaloglardan sonra babam eve geldi. anneme çağır şunu dediğini
duydum. abi git dedim. bana şunu demez dedi. huur çocuğu haklıydı.
annem gelip beni çağırdı. salona girdim.
-niye gitmedin işe?
+sevmiyorum baba işi, kütüphaneleri seviyorum ben.
-oğlum kütüphaneleri seviyorsun niye uzaklaştırma alıyorsun.
+(ya baba mantığını gibeyim) haklısın baba bir daha olmayacak.
-olmazsa iyi olur. git şimdi tamam. işe de gitmene gerek yok yarın.
+saol.
odaya geçtim tekrar. en azından bu güzel bir haberdi. bilgisayarı açıp msne girdim. deniz açıktı.
-sen cidden kevaşeymişsin.
+gibtir git.
-insan söyler bari.
+gibtir git lan.
-huur.
+huur çocuğu.
-kaltak.
+annesi gibişik (bu lafı asla unutmam9
sonra kapattı oturumu. benim de içime öküz oturdu. en azından son lafı ben söyleseydim. ama
yılmadım. oturumu kapalı olsa da yazdım:
"babası domalık"
gece uyuduk normal olarak. sabah uyandığımda dünya çok güzeldi. okula gitmek yoktu abim
yoktu babam yoktu. annem de bir yere gider diye bekliyordum. nereye gidiyordu bu kadın baya
baya merak ediyordum. sonra boşver diyerek yatmaya devam ediyordum.
sanırım hafta sonuna denk gelmişti bir günde. normalde sayılıyor mu bilmiyorum ama hafta
sonunu da saymıştım ben ve okula gittiğimde kimse de bir şey dememişti uzaklaştırmayla ilgili.
tekrar okula dönünce beni konfetilerle karşılamadılar. derya ve deniz pis pis sırıtıyordu. bahar
nefretle bana bakıyordu, mahide defterine bakıyordu ve göğüslerine bir şey olmamıştı, furkan
yatma eylemini cemilden devralmıştı cemil se şarkı dinliyordu. sol sıra grubunda ki tembel
arkadaşlardan biri gündoğdu marşını söylüyordu. nasıl sınıf lan bu dedim. ön sıralar normal sınıf
imajını koruyordu arkadakiler se birbirinden bağımsız mallar güruhuydu. ben de onlara katılarak
sırama oturdum. furkan ve cemil hergün okuldaymışım gibi hiçbir şey demediler. bahar mahide ye
sevgilisinden bahsediyordu kahkahalar atarak. derya da denize aynı şekilde. ben de cemil e
döndüm:
-hiç bir kızla yattın mı dedim.
+yani aga bizimde söylemediklerimiz var tabi.
-gibtir git. dedim. biri bu tarz cümle kuruyorsa kimseyle yatmamıştır.
+peki sen kimseylen yattın mı diye sordu.
-hayır dedim.
tabi bu hayır diyen herkesin biriyle yattığı anlsevgi gelmiyor.
sınav dönemi de yaklaşıyordu bu arada. ama kimsenin tahtaya baktığına rastlamamıştım. bu
yüzden vicdanımı rahatlatıyordum.
mahide defterine yazı yazarken:
+mahide kitap okumayı sever misin? dedim.
-evet severim.
+sevdiğin bir yazar var mı?
-yani daha çok şiir kitaplarını severim. şairlerden sevdiğim de nazım hikmet falan var.
cemil atladı:
*ceviz ağacında olan adam mı?
öğretmen arka sıralardan birine bağırdı konuştukları için.
tabi cemil in konuşmaya tecavüz etmesine şaşırmamıştım. daha önce jack london un martin eden
kitabına "martin eden mı çok iyi yazar abi jack london diye bir kitabı var" demişliği de vardır. o
yüzden mahideyle konuşmaya devam ettim:
-nazım hikmet i o kadar sevmiyorum. abartılmış bence.
+yapma ya çok güzeldir. senin sevdiğin şair var mı?
o ara charles baudelaire nin şiir kitabını okumuştum bir derste. ders matematikti. o kadar sıkıcıydı
ki etrafımda gördüğüm ilk kitabı alıp okumuştum.
-charles baudelaire çok iyidir. (telaffuzu şöyle yapmıştım: çarls buduliyır)
+onu duydum ama hiç okumadım.
-çok iyi bir şair.
sonra bahar bana bakıp mahide ye gel bir şey söyleyeceğim dedi. uzaklaştırdı kızı benden. ne
huurlar vardı dünya da. gündoğdu marşını söyleyen çocuk titre oligarşi parti cephe geliyor diyordu
bu sefer kısık bir sesle. öndeki gruplarda ona gülüyordu. gazi mahallesinde oturan çocuktan ne
gibi şeyler söylenmesi beklenebilir ki zaten. mahallede doğan çocukların kulağına orak çekiç
diyorlardır herhalde.
teneffüste çok taktan bir olay oldu. hava almak için dışarı çıktım. bir de baktım nöbetçi
kulübesinde başarılı olduğu her yerden belli olan ve etrafına malca bakışlar atan bir insan evladı.
evet o herif abimdi.
hemen abimin yanına gittim. gömleğini bağrını da açmış mal sanırsınız ki pgibopatın allahı.
kravatı çıkarıp cebine koymuş. gömlek dışarıda.
-abi niye geldin?
+kim lan sana karışan söyle?
-ya abi gözünü seveyim şu tipine bak git matematik sorusu falan çöz ne işin var burada?
+oğlum bakma sen biz hergün kavga ediyoruz. bak 2 kişi de dışarıda.
dışarı bir baktım bakmaz olaydım. kendi gibi iki çalışkan bini de getirmiş. neyse ki kişneyen arka
yoktu. orada bir nebze rahatladım.
-abi bir sorun yok çözdük biz olayı.
+yok öyle gelecek o herifler.
sonra deniz ve o bana vuran çocuk okulu tavaf ederken görüldü. deniz bana baktı, yanında ki
çocukta ister istemez beni gördü. yanımıza geldi direk. nasıl özgüven varsa herifte.
-noldu bilader bir şey mi var?
abim girdi araya:
+bu mu sana karışan zapatista?
-evet arkadaşım benim ne olmuş?
+sen kime karışıyorsun kardeş. (şu kardeş derken ki halini gibseydim. ramiz dayı pezevenk)
-biz sorunumuzu hallettik.
+ama biz halletmedik. gelsene sen dışarı.
-teke tek mi?
+göreceğiz onu.
sonra bu herifin arkadaşları olayı gördü. 3 kişi kadardılar. hepimiz dışarı çıktık. abimin o gelen
çocukları görünce aldığı yüz ifadesini unutamam. herif "hagibtir yarrağı yedik bakışı" attı.
yine konuşmadı herifler. kötü olan şuydu bende dayak yedim. ama denizin sevgilisine bir kaç tane
geçirdim arada. bu da yeterliydi. çocuklar gittiğinde 4 mal oturdum kaldırıma.
- iyi tak yedin abi.
+ama gördün mü o beni döven çocuğa nasıl geçirdim. feleği şaştı herifin.
*aynen kanka iyi geçirdin.
-neyse abi ben okula dönüyorum.
+aa sahi senin okulun var lan git derse.
bu herifler nasıl başarılı olabiliyordu bu kadar anlamıyordum. ya da benim gibik ıq'm 54 falandı.
derse 5 dakika geç kalmıştım. üstüm başım kirliydi. hoca:
-ne oldu dışarı da tozla mı oynadın dedi. sınıfta gülüşmeler oldu.
+hocam o tozları yerlerden temizlemeliler okul çok kirli dedim.
herkes mal gibi yüzüme baktı. ben de bu bakışlar arasında yerime geçtim.
deniz bana bakıp sırıtıyordu. derya da benimle dalga geçiyordu. şişman kızlar da gülüyorlardı
bana bakarak. kafamı onların sırasına uzattım:
-o kadar şişmansınız ki çocuğunuzu doğururken doktorların arama kurtarma ekibini çağırması
gerekecek.
yüzleri düştü önce. sonra:
+hocaaam. bu arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor.
şişman huur ilkokuldayız sanki.
-ne oldu kızım?
+arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor.
-ne söylüyorsun oğlum?
*hiç bir şey hocam. fazla kilolular sağlıkları tehdit altında.
-kızım bu konuda haklı .
kızlar iyice çökerek sıralarında oturdular. cemil iyi kapak yaptın kanka dedi. günaydın kanka
uyanmışsın dedim. evet öyle oldu dedi. mahide nin kalçalarına bakmaya başladım. ne arkaler
vardı ya rab.
(zaman aralığı oluyor farkındayım ama yemin ederim bu iş disiplin istiyormuş baya. ben
yaşadıklarımı anlatır arınırım rahatlarım dedim. sinirden kendimi gibecek duruma geldim. ellerim
titriyor lan vallahi. buradan dostoyevski yi bir kez daha tebrik ediyorum.)
bilirsiniz lise de önde ki kızların saçı falan çekilir aptalca. bunu mahide ye yapsam mı diye çok
düşündüm. fakat bu kadarına da cesaret edemedim. ama o saçları kavrasam doggy style gibi
hissederdim. ben de daha insancıl yollarla yaklaşıyordum kendisine:
-mahide hiç biriyle birlikte oldun mu?
+zapa sen ne kadar arsız birisin.
-ne oldu?
+herşeyi şak diye söyleyemezsin.
-güzel değil mi?
+herkes için değil?
-senin için?
+bazen iyi bazen kötü. korkuyorum aptalca bir şey soracaksın diye.
-merak etme sormam. iriyle birlikte misin şimdi?
+hayır.
-istersen birlikte olabiliriz.
bahar öyle bir baktı ki yüzüme galiba bunlar lezbiyen ve ilişkileri var dedim. cemil ve furkan yemin
ederim duymamışlardı bile. bu kadar umursamaz olunurdu, olunuyormuş.
mahide çok şaşırmıştı belliydi. biraz mona lisa havasındaydı. gülmüyordu ama aslında gülüyordu.
sahiden ne oluyordu?
-zapa çıkışta konuşsak bunu.
+stres yapmana gerek yok. hayır dersen çok sorun etmem. (biz de siktik be mahide eski kulağı
kesiklerdenim ben)
-olsun yine de çıkışta konuşalım.
önüne döndü daha sonra. bahar yılanı hemen kıza yapıştı. fısır fısır bir şeyler diyordu. denizde
duymuştu galiba söylenenleri. bir tuhaf bakıyordu dememe kalmadan şişman kancıklar "ooooooo"
demeye başladı.o an buz gibi oldum. böyle şeylere de gelemezdim. yok mu şunları siken midesiz
demek istiyordum.
diğer gruptaki çocuklar da hararetli şekilde tartışıyorlardı. teneffüs olunca birden kavga etmeye
başladılar. ne için olduğunu bilmiyorum kavganın ama sıralar yıkılıyordu. onların sırasına daha
yakın olan cemil di. cemil yavaş yavaş hasar görmeye başladı. çocuğu uyandırdılar düşünün
olayın şiddetini. adından furkan hop hop diye bağırdı. bağırdı ve düştü çocuk. üstelik kavga
edenler onu duymamıştı bile yanlışlıkla vurmuşlardı. kavga iyice bizim sıraya taşındı. bir iki tane
de sağlam yumruk yedim. 16 yıl kavga etme sonra 1 hafta da hergün dayak ye. hayat sizinle
resmen dalga geçiyor.
Kavga bittiğinde arka sıralarda ki herkes hasarlıydı. Cemilin de gözleri doluydu. “of aga ya
pantolonuma bak” kahve bardağı cemil in bacağına dökülmüştü. Çok sinirliydi bu yüzden.
-boşver kanka bak bana da kola şişesi attılar. Atta kaşım kanıyor bile olabilir. Kanıor mu lan?
+yok aga dedim. Sakin olun. Hiç mi dayak yemediniz?
-ben yemedim.
* valla ben de yemedim dedi cemil.
+ben yedim, berbat hissettiriyor.
okul çıkışında mahide sınıfta duruyordu. Ben de sınıfın boşalmasını bekliyordum. Şişman
arkalerden biri yanıma gelip inşallah reddeder seni dedi. Bunu duyunca korktum açıkçası.
Reddetmek teklif etmek. En sevmediğim gruba adım adım dahil oluyordum. Hayır olamazdım.
Mahide ye küfür edip kaçsa mıydm diye düşündüm. Neyse ki yapmadım. Mahide konuşmaya
başladı:
-zapa sen iyi birisin.
tamam huur sus modundaydım.
-seninle olmakta güzel olur. Ama arkadaşlarım bilmesinler. Sana biraz öfkeliler. Sana herkes
öfkeli. Neden acaba*
+gerçekçiyim ondan olabilir.
-bence de diyerek güldü.
+şimdi beraberiz o zaman.
-evet , gizli bir şekilde.
+birbirimizi öpmeli miyiz şimdi?
-makul seviyede. (kullandığın kelimeler bile tahrik edici)
sonra yanak yanağa birbirimizi öpünce bir kaşarın değerini dah da iyi anladım. Olsun., mahide iyi
kızdı. Gelecek vaad ediyordu. Bir maxim tsigalko neden olmasındı?
okuldan mahide ile birlikte çıktık, ardından ayrıldık. cemil beni bekliyordu furkan sa gitmişti.
-noldu kanka ?
+ne noldu?
-niye geç çıktın.
+boşver.
-gelsene bugün bize kuzenim arkadaşını getirecek.
+kız mı kuzenin?
-evet hehehe.
+arkadaşı kız mı?
-herhalde.
+ne zaman ?
-şimdi direk gidelim, evdeler. aslında benim için değil tabi annemi ziyaret için gelmişler.
cemil le evlerine gittik. kapıda annesi karşıladı bizi. direk salonu görmeye çalışıyordum. ve
gördüm salonu. iki tane kız salonda oturuyordu. hangisi kuzen hangisi değil umurumda değildi. iki
tane siyah düz saçlı dar patolonlu küçücük göğüslerini diri gibi gösteren sütyen ve tişörtle komnine
etmiş kız. (viva bugün ne giysem)
odaya girip merhaba dedim. onlarda merhaba diyerek güldüler. bu kızlar neden her taka
gülüyordu. karşılarında ki koltuğa oturdum. sonra 2 kız bir erkek fantezileri kafamın sevgi koydu.
tabi bu da bel altında etki gösterdi. penisim pantolonu yırtıp müsaade istiyordu. kızlar bu durumu
gördüler sanırım. elleriyle ağızlarını kapatarak kikirdemeye başaldılar.
ardından salona cemil de girdi. nasılsın kuzen dedi. daha küçük göğüslü olandı bu kuzen.
kuzeninin adı esra arkadaşının ki ise gözdeydi. cemil kuzeniyle sıkıcı konuşmalar yapmaya
başladı. ben de başka bir şeyi düşünüyordum. gözde ile konuşursam cemil i içeste sürüklerdim.
tersi olursa çocuğun kuzeni. böyle aşkın ızdırabını diyerek bir an cemile mi kaymaya çalışsam
dedim. suratına baktım. gibseler gibmezdim bunu. hem iyi arkadaştık.
ardından cemil gözde ile konuşmaya başladı. belli ki kendisi gözde ye yazzıyordu. ben de esra ya
bakmaya başladım. ardından cemil gelin odada bilgisayarda film falan bakarız dedi. olur diyerek
odaya gittik.
esra kızı cemil e yamamaya çalışıyor gibiydi. cemilin yanında ki sandalyeye gözde oturdu. oda da
koltuk vardı. biz de arka koltukta esra ile oturduk. esra patavatsızdı konuşmaya başladı:
-cemil senin için manyak diyor biliyor musun?
+hayır bilmiyordum.
-olsun manyaklar iyidir.
+belki de iyi olmadıkları için manyak diyorlardır.
-aa. evet mantıklı. o zaman sen kötü birisin.
bunu söylerken yüz ifadesi banim için hadi beni zik diyen bir ferre yıldızıydı. ya da ben öyle
görmüştüm.
daha sonra bir film açıp tam ekran yaptı cemil. sandalyelerini alıp bizim önümüzde durdular. sanki
sinemadayız pezevenkliğe bak. filmin adını bile bilmiyordum. bakmadım da zaten esra nın
vücuduyla ilgileniyordum. elimi bacağına atmakla atmamak arasında gidip geliyordum. en
sonunda dayanamadım ve elimi hafifçe bacağının üstüne koydum.
esra gülümseyerek karşılık verdi. ama bana bakmıyordu gülümserken. iyice gaza geldim ve elimle
bacağını hafifçe sıkmaya başladım ağzını açıp ses çıkarmadan aa yaptı. ve yine gülümsedi. iyice
cesaret alıp elimi göğüslerine koydum yavaş dedi fısıldayarak. iyice coştum bu anlarda. önümde
iki malda ciddi ciddi filme bakıyordu. esra yüzüme bakıp güldü. ardından elini penisimin üzerine
koydu. penisimin üzerinde elini sürtüyordu. 2 dakika kadar yaptı ve geldim. titrerken kafam cemilin
sandalyesine çarptı. ne oldu kanka dedim. önemli değil filme bakın filme dedim heyecanla.
önlerine döndüler.
esra kikirdemeye başladı. elimi vajinasına attım. pantolonundan çok belirgin olmuyordu ama
ittirdikçe inlemeye başladı. karşıma çıkan bütün kızlar kaşardı hayat ne güzeldi. ardından sesli
şekilde inlemeye başladı. kısık sesle "geliyorum bekle " dedi. bekledim. game of thrones ta ki kış
gibi değildi . direk geldi. titreye titreye. yüzümüzde aptal bir gülümseyemeyle filme döndük. şimdi
düşünüyorum. yemin ediyorum bu olaya ben bile inanmıyorum. herhalde matrix falandı .
(açık falan olabilir anlattıklarım da ki bu çok normal alınmam bu tip şeylere. çünkü dün den
bugüne kadar geçen 24 saati anlat deseniz onda bile tam anlatamam hatta kendimle çelişirim.
bu arada offline olursam beklemeyin beyler. çünkü bir yere gitme durumum var. )
film bittikten sonra tekrar salona geçtik. bu arada tuvalete gittim temizledik iç çamaşırı vs. cemil
gözdeyle yan yanaydı ben esra ile. mal mal bakıyorduk birbirimize .cemilin oturduğu koltuktan
televizyona bakıldığında bizi görmek olanaksızlaşıyordu. bu anlarda kızın kalçalarına
dokunuyordum. kız da çok istiyorum ama en azından "ay yapma " gibi tepkiler vermem gerek
tarzındaydı.bu şekilde saçma bir gün geçti ve eve gittim. o kızı da bir daha görmedim. keşke şimdi
kapıya çalsa. gerçi evi nereden bilecek.
eve gittiğime annem nerede kaldın dedi. bakakaldın dedim. anlamadı. saçmaydı zaten. abim
bilgisayarda bir şey araştırıyordu. yanına oturdum.
-abi cidden kimseyle yatmadın değil mi? dedim.
+yok be oğlum nerede. kızlar paraya tipe bakıyorlar.
ilk defa bu kadar üzüldüm herife.
-gibtir et abi 5-10 seneye parayı bulursun bu başarıyla dedim.
+eyvallah dedi.
iyi biri aslında kendisi.
rutin bir akşamdan sonra yatıp uyuduk. okula gittiğimde mahide sırada tek oturuyordu. gülerek
baktı yüzüme. bende gülmeye çalışarak baktım ona. dün başka birla birbirimizi getirmekle
meşguldük. şimdiyse mahide ye bakıyordum. dramatize etmenin anlamı yok dedim. sırama
geçtim. cemil gelmemişti furkansa sırada oturuyordu. selamlaştık . mahide arkasını döndü.
-naber
+iyi sen
-bende iyiyim.
+şimdi ne demeliyiz. çünkü gizli olsun dedin.
-evet. çıkışta bekle beni. dolaşırız.
+tamam.
gizliden kasıt neydi anlamadım. herşeyi açık açık konuşuyorduk nihayetinde.
o gün okulda bir şey olmadı. kızlar basit tartışmalar yaşadılar. "seni kaltak seni demek o çocuğa
verecektin falan diyenler vardı. ve nihayet gün bitti. sonra geliyorum beyler.
çıkışta mahide okulun dışında beni bekliyordu. kendisinin yanına gittim. tokalaştık kızla. bildiğin
elleri uzattık satıyor musun satmıyor musun der gibiydik. ama buna da şükür şimdi düşünüyorum
da saprtacus ve crixus gibi tokalaşsak daha mı iyiydi, öyle bir şey olsa ben o gazla bunu yere atar
ardından "getirim o neavia huursunu " diye bağırırdım. gannicusa yaptığı muallaklikler hala
kalımda.
mahide ile tokalaştıktan sonra biraaz dolaşıp bir banka oturduk. ama sadece oturduk , yani bir
hayat belirtimiz falan yoktu. daha sonra mahide elimi tuttu ve güldü. sonra yüzüme bakmaya
başladı. ne bekliyordu bilmiyorum. ona gülmek zorunda değildim. tam tersi bu yapay hareketleri
sinirimi bozmuştu. yine de dudaklarımı uzatıp alt dudağıyla çenesini karışık şekilde öptüm. bu
iyice gülmeye başladı. galiba gibsem kız saba tümer bülent ersoy karşımı bir şeye evrilirdi.
zaman kavramı yok olmuş gibiydi. hep aynı anın içine hapsolmuştuk ve o bana gülümsüyor ben
ne yapsam diye düşünüyordum. yukarıdan bir ufo falan düşseydi daha zevkli olurdu.
en sonunda dayanamadım en azından sessizlik gibtir olup gitsen diyerek konuşmaya başladım:
-mahide hep böyle mal gibi oturacak mıyız?
+hehe ne yapalım başka?
-ne istersen yapabiliriz, yapmak istediğin bir şey yok mu?
+bir şeyler yiyebiliriz biraz açım aslında.
elimi pantolon cebinin üzerine attım. kağıt bir para vardı. 5 liraydı sanırım. ve okulda
harcamadığım halde 5 liram vardı. okula para arkaürmeyenlerin yanında iyi durumdaydım ama
yiyeceğimiz şeye göre param yetmeyebilirdi.
-ne yemek istersin?
+tost olur.
-tamam gel.
ayağa kalkıp yürümeye başladık. elimi tuttu birden. yine baktım kendisine. yine sırıtıyor. dünya da
o kadar insan açlıktan ölüyordu her türlü savaş felaket yaşanıyordu ve bu kız amelia nın istanbul
şubesi gibi gülüyordu.
15 dakika kadar oldu yürüyeli. ben ne yapacağımızı unutmuştum.
-zapa tostçunun yerini biliyor musun?
olley demek gelmişti içimden. en azından olayı öğrenmiş oldum.
etrafa bakmaya başladım tostçu var mı diye. en sonunda küçük bir büfe buldum.
masaya oturduk ve iki tabure çektik. 5 dakika oldu sipariş yok bir şey yok. kızla salak salak
birbirimize bakıyoruz. brad pitt gibi bir tipim olsa herhalde kız hayatın sonuna kadar karşımda dikili
dururdu. bense sümüklerimi çekiyordum karşısında.
-mahide ne istiyorsun?
+hiçbir şey.
-tost istemiyor muydun?
+aa evet sucuklu.
-içecek.
+kola.
adama seslendim bir sucuklu bir kola diye. kafasını gülerek sağa kaydırdı "sucukludur tabi" gibi.
ne arka insanlar var. bu sayede bana para yetmiyordu. neyse izlerdik kızı. fakat bugün öpüşürsek
falan berbat olurdu. kim bir sucukla öpüşmek ister ki? ben mangal da bile sucukla ancak zorakiyse
münasebete girerim. yani çok aç kalırsam yerim anlamında.
kız önündekileri bitirdikten sonra kalktık. 3.5 lira tutmuştu. çıkarken bu muallak büfeci yine seni
seni gibi bir bakış attı. hayda der gibi bir bakış attım. iyidir iyi gibi bir bakış attı. dükkanın batsın
huur çocuğu gibi bir bakış attım. mahide ile tekrar yola koyulduk.
mahide ile bizim evin o taraflarda geziyorduk. en son olmasını istediğim şey oldu:
karşıdan pijamalı, depresyon hırkalı ve terlik giymiş başarılı ama bir o kadar loser bir insan bana
bakıp sırıtıyordu. abimdi. hızla yanımıza geldi parmak arası terliğine soktuğum:
-oo zapa naber kim bu güzel kız.
ya cümleni gibeyim dedem sanki pezevenk. içinde ölü bir huur çocuğu falan taşıyor.
+mahide abi.
o anki bakışını unutamam. "mahide mi ? olum mahide dediğin çirkin olur. sen hiç nazmiye diye taş
bir kız gördün mü? göremezsin olmamalı" bakışıyla bunun gibi bir şey demiştir.
-mahide naber nasıl bizim ki.
*iyi. abisi olduğunu bilmiyordum.
-bahsetmedin lan benden.
pijamanı gibeyim senden niye bahsedeyim.
+henüz o kadar zaman olmadı abi. ayrıca neden bu kadar içli dışlısın.
orada üzüldü hafifte. yine üzüldüm hergeleye.
+mahide abim çok çalışkandır. dedim. baktım bu yine gülüyor. sevimli kereta seni.
ardından abim nihayet gitmeyi akıl etti. mahide abin iyi biri dedi. iyidir iyi dedim arkaten haber ver.
şaka yapıyorum bu kadarını söyleyemem. mahide ile ayrıldık. kalçalara baktım bir rutin olarak.
acaba doğanın dengesini mi bozuyordu kız? nihayetinde mahide amk bence de güzel olmaması
gerek.
eve gittim mahide ile ayrıldıktan sonra. abim "oooo zapaya bakın siz" diye bağırıyordu. galiba
kardeşim gibince ben de gibmiş olacağım diye düşünüyordu. kolunu falan omzuma orama burama
atıyor. sevinç nidaları falan derken bu beni bir kıvama getirmedi değil. neyse ki kendime geldim.
yoksa abi falan dinleme yatırırdım bunu. eli durmadan gibime değiyordu.
diğer gün yine okula gittim doğal olarak. oturdum sırama. mahide her zaman ki gibi önceden
gelmişti. bana bakıp naber dedi. iyi olduğumu söyledim. bugün ne yapalım dedi. e artık arka
dememe ramak kalmıştı. e bize gel istersen dedim. size mi diyip huurlara has bir terredüte düştü.
iyi olur dedi gülerek. o anın zihnimde açıklaması şuydu: mahide evet der ve tahtanın önünde
freddie mercury nin hologramı belirir. ardından we will rock you eşliğinde konfetiler fırlatılıp ben
tebrikleri kabul ederim. aslolansa biyoloji öğretmeninin içeri girmesiydi.
sırada cemil ve furkanla biyoloji dersini dinlememek için büyük çaba veriyorduk. yoksa mümkünatı
yok bir insan horlayamaz. şaka falan olmalıydı. ayrıca bu cemil niye hergün uyuyordu okulda.
hastalık falanda yoktu muallak de. fazla kurcalamadım olayı. furkana naber aga dedim. iyidir
kanka sen futbol menajer oynuyor musun diye sordu. yok dedim. çok güzel oyna dün bütün gece
oynadım. zil çalsa da eve gidip oynasam dedi. sıramda iki seri katil potansiyeli olan insan vardı.
biyoloji dersini dinlemeye karar verdim.
okuldan sonra mahide ile eve doğru yürümeye başladık. bu tip şeyleri sevmediğimi falan söylerim
ki öyledir ama fena da değildi yanınızda güzel bir kız olması. tabi korkuyordunuz da hep aklınıza
"ya bir anda dünyanın en yakışıklısı gelip kızı elimden alırsa" diye düşünmüyor değildiniz.
mahide ile eve girdik. abim salondaydı. evde duracağı tutmuş adamın. annem yine yok. belediye
başkanı mı oldu bizden habersiz diye şüphelerim var. abim yanına çağırdı beni. tam bizim odaya
giriyorduk mahide ile bir baktım salonun kapısından kafasını uzatıyor. yanına gittim.
-koçum benim be kızı eve de getirmiş.
+saol abi. bir şey olacağında değil de.
-bak koçum. kızı sıkma. rahat bırak zorlama hemen.
+ne dşyorsun abi ya.
-güven sen bana. sıkboğaz etme kızı. rahat ol. bak kızların özel noktaları vardır. o noktaları
bulursan kız feci azar.
+bizden habersiz playboy falan mı oldun sen cümlelere bak ya. hergün bir kız arkaürüyorsun
sanki.
-lan bende para olsa piuuuuuu.
+he öyle öyle. sen evden çıksana abi kız rahat etsin ürkütüyorsun kızı.
-hadi lan oradan. kız niye benden ürksün. ama çıkıyorum yine de. hadi göreyim seni.
kapıdan çıkarken bir gülüşü vardı, dedim bu kızı bir ara gibti herhalde.
mahidenin yanına gittim. kız odada tek başına bekliyordu melül melül. göleğinin üstten iki düğmesi
açıktı. bütün kızların böyleydi zaten. ayrıca gömlek göğüslerini çok belirgin yapıyordu. vücudu
zaten muhteşemdi. yatakta oturuyordu ben de yanına oturdum.
-ee ne yapalım mahide?
+bilmem. sen ne istersin?
çok şey istiyordum ama nasıl söyleyecektim. ben de tüm ergen fantezilerinde olduğu gibi atıldım
ortaya:
-doğruluk mu cesaretlik mi oynayalım mı?
+şişe çevirmece.
-evet adı bu galiba.
+tamam oynayalım.
direk mutfağa gidip şişe aradım. en küçük şişe 1.5 litrelik çamlıca gazoz şişesiydi. sorun olmaz
herhalde dedim ve odaya arkaürdüm.
mahide şişeyi görünce görünce gülmeye başladı. umursamadım kendisini.
şişeyi çevirdim. mahide heyecanlı heyecanlı şişeye bakıyordu. yere oturunca ben iyice tahrik
oldum. bir şey olduğundan değil tahrik olacak yer aradığımdan. sonra şişe durdu. o bana
soracaktı.
direk doğruluk dedim.
+beni seviyor musun?
ya giberim ben böyle hayatı.
bu soruya iyice sinirlensem de belli etmedim.
-elbette seviyorum dedim. bu gülüp başını omzuma sürttürdü. hala bu yaptığını anlamaya
çalışıyorum. köpekler gibiydik o anda. belki de doggy sytyle a işaret ediyordu, kim bilir.
tekrar şişeyi çevirdik. yine bu bana soracaktı.
cesaretlik dedim.
+pencereyi açıp mahideyi seviyorum diye bağır.
keşke şişeyi mahallenin ortasına koysaydı ve üzerine oturmamı isteseydi. ama yapacak bir şey
yok amı olan kazanır.
açtım pencereyi. "mahideyi seviyoruu" dedim. neden? çünkü abimi gördüm dışarıda. ellerini falan
ovuşturuyor . beni görünce kahkaha atmaya başladı. iyice sinirlendim. bu baya baya ölecek gibi
gülmeye başladı. kapattım pencereyi. mahide yine sürtündü bana. şişeye baktım, iç çektim hadi
oğlum göreyim seni diyerek attım. sonuç:
doğruluk olsun mahide dedim. sevgi koyayım çamlıca gazoz şişesi.
+bir kızla hiç şey yaptın mı? dedi muzip bir sırıtmayla.
hep şu cevabı verseydim diye iç geçiririm.
+yattım mı? sevgi bile koydum.
real:
+hayır mahide. kimseyle yatmadım. buna zemin hazırlayan kızlar oldu ama bana göre değillerdi.
bu iyice yumuşadı. kendini koyvermeye başladı. lavaboya gidip geliyorum dedim. lavaboya gittim.
suyla dilimi çalkaladım. bu söylediklerim kara bir leke gibi üzerimde kaldı.
odaya girdiğimde mahide memelerini sıvazlamıyordu. keşke sıvazlasaydı. her şey daha kolay
olurdu.
şişeyi yine çevirdim. nihayet sıra bana geldi.
mahide doğruluk dedi. istediğim bu değildi.
-kızlar hiç o videoları izliyorlar mı? (o zamanlar bu soruyu bir kızın cevaplandırması için
yaşıyordum)
+hangi videoları?
-hani p harfiyle başlayan.
yine gülmeye başladı kız.
+yani.
-evet mi hayır mı?
+elbette izliyorlar.
-yani sende izliyorsun.
+bir soruydu.
-sadece izliyor musun yoksa ?
bu yine kahkaha atıp şişeyi çevirdi. sıra yine bendeydi.
yine doğruluk dedi.
-sadece izliyor musunuz yoksa şeyde yapıyor musunuz?
+neyde?
-kendini tatmin etmekte deniyor buna.
+eveeet dedi kegib kegib. gülmekle meşguldü.
yine şişeyi çevirdik. ve yine ondaydı. allahım dedim cuma günü kesin namaza geliyorum. en kötü
diğer cuma.
cesaretlik dedi mahide.
+pantolunun çıkarsana dedim. kalbim yerinden çıkacak gibiydi, penisimde pantolonumda.
kız yine gülmeye başladı. bu gülünce ben de gülüyorum. iyice mala bağladık. mala bağlamak
yerine mala vurma kısmına geçseydik. sonra dünyanın en güzel anı geldi. bu bir yandan gülerken
diğer yandan ayağa kalktı. ardından pantolonunu indirdi. o anda bırakın o anı yemin ederim şimdi
bile titreme geldi. kocaman bir aktar çıkmasın mı? şakaydı beyler.
ama sahiden aydınlanma yaşadım. ve şu an yazarken halimi tahmin edemezsiniz. kafam tuhaf
tuhaf kasılmaya başladı. pantolonu indirirken vücudunu da oynatıyor hafiften. ben vücudumu
dizginlemeye çalışıyorum. ardından pantolonu yatağa koydu. oldu mu dedi gülerek. bacakları süt
gibiydi. iç çamaşırı şu sıkıca saran boxerlara benzeyenlerden adını bilmiyorum. bu eyre oturdu.
bağdaş kurdu. bana bakıp yüz ifademe gülüyor. allahım cuma bu hafta kesin dedim.
bacaklarına bakmaktan şişeyi göremiyordum. ayrıca bu iç çamaşırı türünde vjina ve popo acayip
belirgin olur. bu da benimin kanımın çekilmesine neden oluyordu. mahide durumun farkındaydı bu
yüzde o melek kız gitmiş yerine karşısındakiyle alay eden bir şeytan gelmişti. şişeyi çevirdik.
allahım atayizlere bakma sen muhteşemsin.
cesaretlik dedi mahide. o an sevinç gözyaşlarımı içime akıttım. ben zapa, hayatımı bu anlar
sayesinde tutunmuştum. her gece yatmadan önce her sabah yataktan kalkmadan önce bu
fantezileri kurar hayatı çekilir kılardım.
-mahide gömleği çıkarsana dedim çatallaşan sesimle. yine güldü. bende güldüm salyalarım
akarak.
gömleğini çıkardı. destekli sütyen vardı, zaten göğüsleri büyüktü ama şimdi altlarına kova koyup
süt sağılabilirdi. çok tuhaf bir duygu bu. benim yaşımda neredeyse düzenli sesk hayatı olan
adamlar da vardı. ilginç ama bu olaylar oluyor. fakat siz yaşamadığınız için gerçekçi gelmiyor.
önümde bağdaş kurmuş halde iç çamaşırlarıyla duran süt gibi bir kız vardı. hala inanamıyordum.
acaba internetten ferre açıp izlesem mi diyordum. çünkü böyle bir arka olamaz. biçimli düzgün .
bence bu dış güçlerin oyunu. her anlamda yani. türk kızlarının en çirkinlerinin ferreleri yapılıyor.
aslında en az rusların ki kadar muhteşem vücuda sahip olanları var. ama inanamıyoruz.
inandırmıyor binler.
acaba hamle yapsam mı diye kendimle savaşıyordum. mahide ye kitlenmiş durumdaydım. ama
şişeyi çevirdik yine. teşekkürler çamlıca. ama bu sefer sıra ondaydı.
cesaret dedim. ve hayatımın top 10 utanç anına girecek olan şeyle karşılaştım.
-kendini tatmin et . dedi ve güldü.
+sahiden mi?
-evet hadi bekliyorum.
kızlar okulda ki gibi değillerdi. erkeklerden daha iğrenç ve sapkın fantezilere sahiptiler.
pantolonumu fermuarını açtım. utana sıkıla penisimi çıkardım. bu yine bir kahkaha koyverdi.
insanlarda sahiden edep kalmamıştı.
penisimi sıvazladıkça bu gülüyor. bilirsiniz matürbasyon yaparken yüzünüz şekilden şekile girer.
en iğrenç hallerinizi alırsınız. dorian grayin çirkin hali yanınızda halt etmiştir. sekste de boşalırken
bu olur. ama ben utançla karışık yapınca yüzüm acınası bir hal alıyordu. mahide nin vücuduna
bakarak işler kolaylaşmaya başladı. feci sertleşmiş durumdaydım. mahide de eliyle bacaklarını
sıkmaya başladı. gülmeleri hafif iç çekmelere dönmüştü. derken geldim. tam ferre izleyeceğinizde
gelen komşunun küçük çocuğu gibi geldim. fakat bir sorun vardı menilerin bir kısmı mahidenin
göbeğine falan gelmişti. kız hala gülüyordu. arkamı döndüm sümüklerimi çektim ve fermuarımı
kapattım.
mahide ayağa kalkıp beni dürtmeye başladı.
-utanmadın değil mi ?
ben o an ağlattın bin:( ruh halindeydim.
+yok canım ne olacak. hergün yaptığı...
-hahah çok acayipsin ya. kızlar böyle şeyleri bilmiyor falan sanıyorsunuz.
yok yok huursunuz bilmez miyiz.
+evet öyle.
bu sırada göbeğinde hala meni var.
göbeğini gösterdi:
-mahvettin her tarafımı, devam ediyor muyuz oyuna?
+edelim.
tam kumarbaz gibiydim. yenilemelere doyamıyordum. aslında trajedik açıdan bakmazsak bence o
kadar kötü bir durum değil. nihayetinde gerçek bir kız karşısında çekiyorsunuz. sorun yoktu benim
için. çamlıca döndü, cesaret dedi mahide. o da gözünü karartmıştı galiba. keşke direk hadi
veriyorum gel deseydi. bu kadar zahmete girmezdik.
mahideyi kaldırıp yatağa yatırdım . altındakini çıkardım. iyice kikirdeyip bacaklarını kapatmaya
çalıştı. kafamı daldırdım vajinasına. deli gibi yalamaya başladım. iyi ki çorba içmemiştim. mahide
inleme faslını geçip bağırma kısmına geldi direk. ne olduğunu anlamadan erkenden geldi. kafamı
kaldırdım aptal aptal sırıtıyordu. üzerine yattım olduğum gibi. kalçalarını elliyordum. sıka sıka
koparacaktım neredeyse. ama hakkım olduğunu düşünüyordum hergün böyle arkalere
rastlanmıyordu. daha kötüsü hergün arkae rastlanmıyordu. hatta kıza bile rastlanmıyordu, güzel
arkalü erkeğe bile rastlanmıyordu. neden yaşıyorduk ki bu hayatta.
kalçalarını sıkarken mahide öpmeye çalışıyordu beni. sevmiyorum böyle şeyleri ama arada
vakumlayıp geri çekiliyordu. ellerimle bu sefer göğüslerini sıkmaya başladım. bundan bir hayvan
nidası yükseldi gülerek. göğüslerinin sütyeni çıkaramadan ısırıyordum.
ne kadar kötü kopçalar yapıyorlar sanki hiç çıkarılmamasını istermiş gibi. galiba anti seksist
müslümanlar topluluğu falan sütyen üretiyordu.
mahide nin her yerini sıkarken mahide hafiften doğruldu. bende kendimi sırtüstü bıraktım ardından
üzerime oturdu mahide. pantolonumu indirmiştim. mahide bi eliyle penisimi sıvazlıyordu diğer
eliyle "ay ayıp bu haha" babına ağzını kapatıyordu. penisimi elledikçe ben hayvanlaşmaya
başladım. içimde ki ıssız adam ortaya çıkıyordu. saçlarından kavramasam mı diye düşünüyordum
ama korkuyordum da. hem hayvanlığın lüzumu yoktu. bir süre sonra penisimin gerektiği kadar
sertleşmemesi dolayısıyla mahide kafasını gömdü penisime. dişlerine taka taka yalıyordu. penisi
koparma ihtimali vardı. olsun dedim her gün penisim bir ağızla karşı karşıya gelmiyordu.
düşünsenize penisinize çömen bir kadın var. göğüsleri hafiften sallanıyor sütyni açamamanız
dolayısıyla. bacakları birleşik ve size bakıyor. ağzı da penisinizi tatmin etmekle meşgul. ben her
gün kadın gören biri değilim . böyle analrı yadırgıyorum. keşke fotoğrafını falan çekseydim. çünkü
şu anda da bana inandırıcı gelmiyor. ben böyle bir şey yapmış olamam. ardından aah dedim.
dişleri iyice takılmıştı ama zevkten ölecek durumdaydım bir yandan. hayat ne güzeldi amlar filan.
(şimdilik son entry arkadaşlar. ayrıca dün geçilen usain boltu buradan eleştirmek istiyoum. daha
konsantre olması geerekiyor. amerikayı bu alanda geçsin baari dünya)
geleceğimi yavaş yavaş anlamaya başladım. kafasını kaldırdım elimle. kıza baktım hala gülüyor.
herhalde alnımda filan charlie chaplin vardı neye gülüyordu bu kadar. yataktan kalktık vücudunu
dolaba dayadım. yüzüstü dolaba bakıyordu. izlediğim ferreler aklıma geldi. allahım şu arkaüde
aradan çıkaralım diyerek kafamı poposuna soktum resmen. ne güzeldi poposu. artık hiç yok
etrafımda öyle popo. artık etrafımda arkadaşım da yok gerçi. düşünün yani bırakın kızı erkek bile
yok.
ama vajina kadar güzel değildi. hafiften mide bulandırıyordu. olsun devam ettim. bu da dolaba
vuruyordu eliyle. "ahh hadi" filan diyordu. bir an alında bu beni gibiyor dedim. ama bende hetero
muallakydim hoşuma gidiyordu. ardından penisimi poposuna değdirdim. iyice vücudum atmaya
başladı. penisi poposuna sokamıyordum. kız bağırdı "krem falan llazım" bir şaşırıp aaa öyle mi
oluyor dedim. ferrelerde hiç öyle değildi . kremi buldum banyodan. ne yapacağız dedim. ya ver
şunu dedi. kremi alıp deliğini açmaya başladı. iyice tiksindim bundan. ardından penisimi soktum
zar zor bir iki kere geldim ama zevkten yıkılıyordum. sonra?zil çaldı.
popousunun deliğine dil atınca hafiften yüzüm ekşidi.
Evet zil çal çaldı. Kızın içindeydim ve zil çalmıştı. Annem olabilirdi gelen bu yüzden
telaşlanmıştım. Mahide kafasını çevirip bana baktı.
-çok zevkli değil mi dedim.
+zapa kapı çaldı.
-evet.
+açmayacak mısın?
-boşver basar basar giderler.
1 dakika kadar daha mahide nin içinde gidip geldim. Heyecan ve zevkten kafamı duvarlara
vurmak istiyordum. Sonra bir anda bulunduğumuz odanın csevgi taş atıldı. Cama çıkmadım. Gidip
gelmeye devam ettim yavaş yavaş. Mahide ve ben inlemekle meşguldük. Aslında mahide
inlemekten çok bağırıyordu. Orgazm taklidi dedikleri şeyden olabilir bu. Ardından mahide ye
geliyorum dedim. Penisimi çıkardım. Başım mahide nin sırtındaydı.ve parkeye boşaldım. Yüzünü
döndü mahide. Bu sefer başım göğüslerindeydi. Titriyordum hala. Mahide gülmeye başladı tekrar.
Çok zevkliydi dedi. Bence bunu diyen kız huurdur. Bunu demeyen kız sıkıcıdır. O zaman huurlar
evlenmek için idealdir. Üzerimizi giyindik. Gerizekalının biri hala cama taş atıyordu. Pencereyi
açtım. Abim bana bakıp sırıtıyordu. Pencerenin tam altındaydı.
-abi ne yapıyorsun burada?
+nasıl lan ne yaptınız?
-nasıl ne yaptık?
+hadi hadi anladın işte.
-sen mi zile bastın?
+evet. Yarıda bölmemeişimdir inşallah.
-aslında böldün.
+neeeeee? Aslanım benim be koçum benim be. Tamam tamam devam edin siz.
pencereyi kapatıp bunun tuhaf hallerini izledim. En azından mahalledeki çocukları alıp konvoya
çıkmamışlardı. Bu da iyiydi.
Mahide artık eve gideceğim dedi. Tamam dedim. Beni bırakmayacak mısın dedi.
-kendin gidebilirsin diye düşündüm.
+ya şimdi böyle olduk.
kızlar ne kadar taktandı.
-şimdi ne olduk?
+istediğini aldın tabi.
arkaten bahsediyorsa haklıydı.
-seni eve bırakırsam istediğimi almamış mı olacağım?
iyice sinirlendi mahide. Arkası dönüktü bana. Acaba yine yatabilir miydik? Zorlamadım. Penisim
de bu düşünceme karşı çıktığını mideme çekilerek gösterdi. Tamam gel dedim mahideye. Birlikte
onların evine doğru yürüdük. Mahide yi evine bıraktıktan sonra tekrar eve döndüm. ilkokul
arkadaşlarımdan biri kapının önünde bekliyordu. Ne bojk yemeye gelmişti acaba.
-oooo zapa neredesin kanka ya.
+buradayım.
-haha görüyorum. Ya birkaç kişi eski sınıftan toplandık gelsene bizimle.
+şimdi mi?
-aynen hemen gidelim.
+aslında ödevim vard…
dememe fırsat vermeden kolumdan tutup yürütmeye başladı. Yürürken ara arar suratına
bakıyordum. Hafiften korkmaya başladım. Bobreklerimi kontrol ettim. Çünkü bakışlarından iki
sonuç çıkarılıyordu: ya böbreğini alırız ya da böbreğini giberiz. Böbrek gerçekten kötü bir hayat
yaşayan organdı.
beni arkaüren çocuğun eski sınıftan arkadaşım olduğunu biliyordum ama yemin ederim adını
hatırlamıyordum. Ayrıca berbat arkadaşlarım varmış. Biri istemediği halde neden zorla
arkaürürsünüz ki onu. ilkokuldayken pek söz söylemekten çekinmezdim. Normal şeyler söyledikçe
sınıfta ki gerizekalılar gülmeye başlardı. ister istemez herkesle arkadaş olduğum falan sanılıyordu.
Bundan da nefret ederim. Düşünsenize bütün sınıf sizinle arkadaş. Bundan daha iğrenç ne
olabilir?
bir parka gittik yanımda ki çocukla. Bizim eve yakın bir parktı. Ben ve çocuk dışında 6 kişi daha
vardı. 3 kız ve ikimizle beraber 5 erkektik. Kızlar geldiğimi görüp arkalarını dönseler ve
pantolonlarını indirseler o arkaleri öpüp alnıma koyduktan sonra pantolonlarını yukarı kaldırırdım.
inanılmaz halsizdim. Diğerlerinin yanına gidince ooo zapa dediler. sevgi koyayım ismim “ooooo
zapa” falandı galiba. Kim gelse ooo zapa diyordu.
çirkin olanlardan biri konuşmaya başladı:
-naber zapa ya nerelerdesin?
+buradayım.
-hahaha aynısın.
bin kurusuna bak ya buradayım dediğimde niye gülüyorlardı.
-nasıl gidiyor okul falan?
+iyi işte . bir aksilik olmazsa takdir alacağım.
yalandı. Kümede kalmaya oynuyordum.
-ikokulda da öyleydin zaten. (ilkokul ve ortaokul yani)
gerçi ilkokulda böyle değildim ama öyle diyorsa öyle olabilirdim sorun değildi.
bu salaklar aptal aptal bana bakıyorlardı. Bir çardakta sıkışarak oturmuştuk. Kızlara baktım. Birisi
çirkin diğeri tuhaf öbürü güzeldi. Tuhaf diye bahsettiğimde güzeldi sanırım. 8 inin de ortak noktası
sınıfta ve okulda popüler olmalarıydı. Kendilerini üst tabaka da görüyorlardı herhalde. Yoksa hepsi
birbirini çağırmazdı. Kızlardan güzel olanı orta üçte bizim sınıfa gelmişti. Bütün sınıf aşıktı
kendisine. O ara kötü hissetmiştim kendimi. Ben de laf olsun diye aşık olmaya çalışmıştım ama
olmamıştı. Olmayınca olmuyor sahiden.
bir süre oturup başarılarından bahsettiler. iyice sinirlenmeye başladım. Oturduğum çardağı 4
kişilik barzo bir erkek grubu kesiyordu. Bunlar kendi aralarında konuşurken ben onlara
bakıyordum. Büyük ihtimalle gay sanmışlardır beni. Ardından kızlardan birine hafiften laf attılar.
Bütün grup onlara dönüp baktı. Herifler ne bakıyorsunuz lan dediler. Bizimkiler de korkaktır
açıkçası. Hemen döndüler önlerine. Oradan o kadar ayrılmak istiyordum ki.
çocuklar yanımıza geldiler bir süre sonra. Aramızdaki en yakışıklı kişiye “noldu lan süt” dediler.
Süt diye bir tabir var bu ülkede.
- bir şey olmadı dedim. Hayır derdim, En yakışıklı kişi ben olsaydım. Başka birine söylemişti bunu.
Ama gördüğüm kadarıyla herkes üstüne alınmıştı.
+bir şey yok dedi süt.
-ne öyle bakıyorsunuz lan bize bir şey yapacaksınız. Kızların yanında havanız kime.
+kimseye bir havamız yok oturuyoruz sadece dedi süt.
-he akıllı ol.
acaba dayak yersem buradan ayrılma şansım olabilir miydi?
+baksana aga. Dedim bize laf atana.
-buyur dedi.
çardaktan indim hemen hızlı bir hamleyle kafa attım. Hayatımda ilk kez kafa atıyordum. Yüzüne
değilde omzuna kafa atınca işler taka sardı. Direk kaçmaya başladım. 4 izbandut arkamda ben
önde mahalleyi turluyorduk. Adrenalin patlaması yaşıyordum. Çok iyi koşarım bu arada.
ortaokulda koşu yarışında birinci olacaktım 3 kez dönülmesi gereken sahanın ilk turunda yarışı
bırakmasaydım. En sonunda peşimi bırakıp taş atıp annemin kulaklarını çınlattılar. Bunlara gülüp
“noldu lan” diye bağırdım. Biri yine koşmak için hamle yaptı ve kaçtım. Nefes nefese eve geldim.
abim kapıyı açtı. içeri girmeden soru sormaya başladı.
-lan parkelerde ki beyaz şeyler sandığım şey mi?
+evet abi ayran.
-dalga geçme oğlum. Git temizle lan onları su olmuşlar. Yoksa harbiden kızla seviştin mi?
+evet abi.
-lan sen başımıza iş mi açacaksın salak. Ya ailesine söylerse.
daha demin adriana lima yı gibmiş gibi sevinen ilkokullu gitmiş yerine mahallenin
muhafazakarlıktan sorumlu abisi gelmişti. Kendi gibemiyor ya biz de gibmeyelim istiyor.
+bir şey olmaz abi.
-ya annemin kulağında giderse?
+ya sanki annemi si…
-ne?
+nereden duyacak abi. Sen söyleme bir şey.
-iyi hadi bakalım. Ama sil şu parkeleri.
peçeteyle parkeleri sildim. Ardından msne girdim. Mahide “niye konuşmuyorsun” yazmıştı. Bu kız
hep mi gerizekalıydı yoksa yanlışlıkla beynini mi gibmiştim anlamadım. Yani görüyor online
olmadığımı ve bunu yazıyor. Sonra kızları neden seks objesi olarak görüyorsunuz. Sırf bu yüzden
aseksüel olmaya çalıştım. Bazen korkuyordum bir aptalla yattığım için daha aptal olabilir miyim
diye. Sonra söz konusu amsa gerisi teferruattır mottosunu uyguluyordum. O aralar gerçek bir
sevişkendim. Abime ve babama üzülüyordum. Biri hiçbir kızla yatmamıştı diğeri sadece annemle
yatmıştı. Şimdi anneme bakıyorumda sınıf arkadaşım olsa hayatta muhabbet bile etmezdim. Yani
dünya da sadece ikimiz kalsak bile onunla birlikte olmaya çalışmazdım. Ne bileyim ağaca falan
hallenirdim herhalde.
Ardından işler rutine dönmeye başladı. Sınav zamanı da yaklaşıyordu bu arada. ne kitap yüzü
açmıştım ne de ders dinlemiştim. Vicdanımı yanımdakilere bakarak rahat ettiriyordum. Onlar da
ders çalışmıyordu. Mahide yi bırakın artık yalayıp yutmayı öpemiyordum bile. Bazen öyle bir
bakıyordu ki onu öperken arkaüme cop sokacağını düşünüyordum.
biyoloji sınavındaydık. Öğretmen kağıtları dağıtmış ve sınavı başlatmıştı. Cemile baktım. Cemil de
bana baktı. Ardından furkana baktık. Furkan diğer sıralara baktı. Bir anda mahide döndü arkaya:
-zapa
+valla mahide ben de hiç çalışmadım.
-başka bir şey söyleyeceğim.
+hoca böyle görürse kağıtlarımızı alabilir. Benim için sorun olmaz ama sen iyi not almak istiyorsan
önüne dön.
-ben ayrılmak istiyorum.
+hiç mi çalışmadın?
-sınıftan değil senden.
+heeee.
sonra mahide önüne döndü. Hiç mi sınav pgibolojisinden anlamıyordu. Önümde cevaplanmayı
bekleyen sorular vardı ve benden ayrılacağını söylüyordu. Hangi kız sınavda ayrılacağını söyler
ki? O sınavdan 11 aldıysam bunun sorumlusu bence mahidedir. Ayrıca 11 puan veren
öğretmenler var. 10 olsaydı kabul edebilirdim ama 1 puanı ne için vermişti acaba. Mahide denin
beni terkettiğini duyunca üzüldüm dersem yalan olur. Cemile :
-hiç bildiğin soru var mı? Dedim.
+ya aga o kadar kolay ki bu sorular.
-cidden mi biliyor musun?
+ya yemin ederim çok basit lan.
-e yap o zaman bakalım senden.
+ama çalışmadım işte. çalışsak çok rahat 80 falan alırdık.
cemile bakmaya devam ettim. Bu oflayıp pufluyordu. Furkana baktım “aga birinci soru mitokondri
olabilir mi” dedi. Birinci soruya baktım. Anlamadım. Herhangi bir hayvan y ada bitkinin içinde
bulunanlardan bahsetmiyordu. Belki mitokondrinin bununla da ilgisi yoktu.
1. Sorunun yanına mitokondri yazdım. Denemeye değerdi.
Hayatın her dönemini adlandırmak gerekseydi bu döneme çöküş derdim.
mahide ile ayrılmıştık. Tabi bu üzücü bir durum değildi. Gerçi ayrıldıktan bir gün sonra bir erkekle
önümde ki sırada birbirlerine sürtünmeleri falan hoş görünmüyordu. Yandaki şişmanlar çatla patla
anlsevgi gelen hareketi yapıyorlardı bana. Şu şişmanları arar ara gibmek istiyordum. Sayacı da ki
adam vajinalarını bulmak için iyice baldırları açmak falan gerek demişti. iğrenç bir adamdı kendisi.
Ama bana çatla patla hareketini yapan kızı duvara dayayıp poposunu yumruklamak aklımdan
geçmiyor değildi.
bu sınav döneminde bütün sınıf ders çalışırken biz arka sırada oturan gerizekalılar sistemi
eleştirmekle meşguldük. Gerçi bizim sıra onu da yapmıyordu. Ama din derslerinde teneffüste vs
gündoğdu marşını söyleyen grup durmadan fuck the system tribindeydiler. Sınavları hep düşüktü
doğal olarak.
matematik sınavımızın olduğu anlar acınasıydı. Bağıntılarla ilgili sorular vardı. Sorunun neyle ilgili
olduğunu anladığımızda 15 dakika geçmişti. Ve bağıntıyla ilgili olduğunu söyleyen yan sırada ki
komünist çocuktu:
-beyler soruda bağıntı yazıyor galiba bununla ilgili demişti. Sevinmiştik o anda. En azından ne ile
karşı karşıya olduğumuzu biliyorduk. Ne formülleri biliyorduk ne de başka bir şeyi. Ama her
sınavdan düşük not almaktan sıkılmıştım mahide den yardım istedim. Sırtını dürtmeye başladım:
-zapa ne var dedi fısıldayarak.
+kağıt değiştirelim mi?
-hayır saçmalama.
+ama biz birlikteydik bir ara.
-ee nolmuş?
+yardım etmeliyiz eskilerin hatrına.
-ne yaaşdık ki sanki.
+sana tost ısmarlamıştım.
-git be salak dedi.
cemil in bir soruyu yapmaya çalıştığını gördüm. Kafamı uzatıp kağıdına baktım. 110 u üçe
bölüyordu. Ne yaptığını sordum. Bana 3. Sınavdan 100 alırsam dedi ve gerisini dinlemedim.
Furkan sallıyordu habire. Komünist çocuk furkana :
-aga söylesene nasıl yapıyorsun dedi.
+sallıyorum ya.
-oğlum nasıl sallıyorsunuz lan öğretin.
komünistin durumu bizden daha da beterdi.
tek yol devrim.
2. sınavlar geride kalmıştı ve karnemde 3 tane 3 üm vardı. Gerisi malumunuz. Ama sıramın ve
komünistlerin gurur kaynağıydım. Çünkü bu adamların arasında en yüksek not 29 du. Tarih
sınavında öğretmen “ zapa 60 “ dediğinde bana öyle bir baktılar ki “işte bu zapa tanıyoruz biz bu
çocuğu” der gibiydiler. Onlar için başarının peygamberiydim.
bir gün kimya dersindeydik. Kimya hocası aldığı paranın hakkını vermek yerine masasında
uyukluyordu. Yani en azından gibmemiz falan gerekti hakkımızı almamız için.
deniz erkek arkadaşıyla yaşadıklarını deryaya anlatıyordu. Şişmanlar bana nazire yaparken
cemile sordum:
-aga sen şişman giber misin?
+elbette.
bunu öyle bir dedi ki beni de gibebileceğinden emin oldum.
deniz in anlattıklarına şişmanlar ve derya kahkahalarla gülüp bana bakıyorlardı. iyice
sinirlenmiştim. Sıralarına uzanıp “ şişmanlar isterseniz deniz bizim yaşadıklarımızı da anlatsın”
dedim. Komünistler ve bizim sıra ile birlikte mahide de söz konusu cümleye kitlendiler. Şişmanlar
şok olmuştu. Deniz sinirli bir şekilde bana bakıyordu. insanların mutluluğunu bozmak çok güzeldi.
Şişmanlar denize bakma sen dediler. Cemil ve furkan aga sen anlat bize hadi dediler. Herhalde
anlatsam orada pantolonu indirip matürbasyon yaparlardı. Komünistler niye olayı dinliyordu
anlamıyordum. Belki de devrim yolu tak yolu diyerek başka amaçlara yönlenmişlerdi.
deniz sinirli bir şekilde konuşmaya başladı:
-sen ne hayvan birisin lan.
+ne alakası var.
-bak huur çocuğu (arka gruplar: oooooo dedi. Ama arka cemil de onlara niye eşlik etti anlamadım)
dayak yemek istemiyorsan kes sesini.
cidden dayak yemek istemiyordum. O yüzden susayım en iyisi dedim. Ardından vazgeçtim. Dayak
yemek sanıldığı kadar kötü bir şey değildi. Ama toz yoksa iyi olurdu.
+dayak yemek benim için sorun değil deniz. Bizim evde olanları rahatlıkla anlatabilirsin. Ayrıca
utanmana gerek yok makine gibiydin.
yüzü kıpkırmızı olmuştu denizin . şişmanlar şok olmuş komünistlerse devrimi farklı yerde
buldukları düşüncesiyle sırıta sırıta izliyorlardı. Furkanda sırtımı sıvazlıyordu. “bravo kanka”
diyordu. Artık emindim bunlar beni gibecekti. Çünkü vücudumda kadın organları taşıdığımın
farkına varmışlardı.
sonra en son olmasını istediğim şey oldu. Deniz yine ağladı Ve sınıftan derya ile birlikte çıktılar.
Ben de mideme oturan öküzle baş başa kaldım.
Komünistler “müthişsin zapa” diyorlardı. Devriminize bakın arkaler diyemedim. Sabah sabah
molotof yemenin anlamı yoktu.
korku içinde olacakları bekliyordum. Kimya hocası da hala uyuyordu. Ve nihayet zil çaldı. Kimya
hocasını uyandırdılar. “saolun çocuklar” diyip sınıftan çıktı huur. Şimdi bakıyorum da sahiden
keşke gibseydik hem notlarımıza arttırmak için şantaj yapardık. Teneffüste tam dışarı çıkacakken
sınıfa 3 izbandut girdi. Kedidir kedi diyerek kendimi motive etmeye çalışıyordum. Ama sırama
doğru gelmeye başladılar. Cemil ve furkanda tırmışlardı . keşke hz isa falan olsaydım ben göğe
yükselseydim benim yerime abim dayak yeseydi. izbandutun arkasından deniz çıktı. Bu huurlara
karışılmamalı dövdürüyorlar adamı.
-bilader sen ne ayaksın dedi izbandutlardan en önde olanı. Yine sevgili değiştirmişti kaltak.
Okulda her şubeye verme rekoru falan kırıyordu galiba.
+ayaktan kasıt dedim.
-dalga mı geçiyorsun bilader.
bilader diyenlerden nefret ederim.
+hayır.
-sen bu kıza ne dedin?
+bilmem ne demişim.
-makine gibiydin falan ne ayak lan.
+sen de bilirsin patron makineliğini.
o an buz gibi oldum. Cemil ve furkan korku dolu gözlerle bana bakıyorlardı.
-demek ben de bilirim.
+yani patron dürüst olalım şimdi. Bu kızın hiç biriyle yapmadığını falan düşünmüyorsundur
herhal…
huur çocukları suratıma vurmalarından nefret ediyordum. Tam yerde tekmelenirken momünistler
olaya müdahele etti. Ardından müdür yardımcısı geldi gördüğü herkese vura vura. Yerde
yatıyordum. Müdür yardımcısı noldu diye sordu:
-hocam bu sefer yerler tozlu değil tebrik ederim dedim. Gerçekten de pırıl pırıldı.
Dilimi tutamıyordum. gibik organım bağımsızlığını ilan etmişti. Bana danışmadan istediğini
söylüyordu. Oldboy da ki adama imreniyordum. Ben de kesebilir miyim diye bir ara makası
hazırladım. Sonra salaklaştığımın farkına varıp makası kaldırdım.
dayak yedikten sonra tekrar des zili çalmıştı. Yine oturdum sırama. Komünistler durumumu sordu.
Saolun dedim alışığım ben. Güldüler. Etrafımda gereksiz yere çok fazla gülen insan vardı.
girdiğimiz dersin ne olduğuyla ilgili bir fikrim yok. Ama denizlerin sırası yine benle dalga
geçiyorlardı. Mahide de öfke ve acıma duygusuyla karışık bir şekilde bakıyordu. Acıma sevgilisiyle
hiç yatmış mıydı? hEp bunu sormak istiyordum ama kolay değildi.
o gün okuldan sonra eve gittim. Abim evdeydi. O ara sosyalliğini kaybetmişti. Bütün gün gta ve
age of falan oynuyordu. Yüzüme baktı, gözümün altı morarmıştı. Yine gaza geldi bu:
-laan ne oldu lan yine .
+kızın biriyle yiyişiyorduk sıradan düştüm.
-aslansın lan afferin.
sonra durdu:
-oğlum biraz efendi ol lan nedir her kızla yatıp kalkıyorsun.
görende ferre yıldızı sanırdı beni. Her kızla yatıp kalksam eve mi uğrardım.
dolaba gittim yemek için. Bu kez bayat ekmek bile yoktu. ekmek almak için dışarı çıktım.
Mahallenin kevaşelerinden biri naber dedi. iyiyim dedim.
-hiç mallede yoksun yeeea sen.
+doğrudur.
-dur be nereye gidiyorsun hemen.
+benimle yatar mısın?
- ohaaaaaa
+o zaman git başımdan.
insanlar bunu demeyi zor sanıyorlar. Ama kolay. Yaşıyorsanız her şey kolaydır. Neden bu kadar
abartılıyor anlamıyorum.
huur arkamdan sapık diye bağırıyordu.
sınavlar bitmiş okul artık azalmıştı. fazla gelen yok okula. sınıfta toplasan en fazla 25 kişi
oluyordu. evde yapacak bir şeyim olmadığından okula geliyordum. arka sıraların okula gelmesinin
bir diğer nedeni devamsızlıktı. sanki derslerden geçeceklermiş gibi devamsızlığa dikkat
ediyorlardı. ders işlenmiyordu ve rehberlik hocası saçmalıyordu:
-evet çocuklar. bir yılı öyle böyle bitirdik. nasıl geçti yılınız?
herkese tek tek soruyordu. herkes iyiydi kötüydü diye saçmalıyordu. bana sormaması için dua
ediyordum. zaten beni tanımıyordu da . herkese ismiyle hitap ediyordu. sıra bana geldi:
-evladım senin nasıl geçti adın nedir?
cemil furkan ve ben what is love da çalsaydı eğer o jim carrey in arkadaşları gibi olurduk. ben o
ben o diye saçmalamaya başladık. ben miyoptum galiba ama diğerleri de görmüyordu. derya zapa
sen dedi sinirli şekilde.
+nasıl mı geçtim yılım
-evet adın nedir?
gibtiğimin salağı demin kız zapa demişti bana.
+zapa adım. yılım boşlukları doldurmakla geçti hocam.
-nasıl yani?
+her türlü delik, hava veren her türlü boşluğu kapattım.
-ne gibi?
+bunu söylersem okuldan atılırım.
-terbiyesi herif otur.
komünistler gülmeye başladı. eğer molotoftan korkmasam komünistler moskovaya diye
bağırırdım.
Türlü dayaklar ve başarısızlıklarla karne günü gelmişti. Önce dışarı da yeteneksiz öğrencilerin
müziğini dinledik. Yemin ederim ben bu kadar felaket bir şey görmemiştim. Sinirden ağlayacaktım.
Sesi berbattı söyleyenin , çalanların nasıl çaldığını bilmiyorum müzik bilgim pek yoktur. Ama o
sesi dinleyip eşlik edenler ve ellerini slow motion da sağa sola sallayanlar beni çıldırtıyordu. Yine
cemi lve furkanla birlikte olanları izliyorduk.
-cemil karnen nasıl ? dedim.
+bakmadım heyecan olsun diye.
-en yüksek sınav notun kaç?
+27 aldım edebiyattan.
-gerçekten heyecanlı mısın karneni alacağın için?
+elbette.
bunu rüyasında iyilik melekleri falan gibiyor olmalıydı. En yüksek notu 27 ydi ve karnesini alacağı
için heyecanlıydı. Bense abimin karnesini düşünüyordum. Bari teşekkür alsaydı. O zaman ailem
bütün notlarım 0 bile olsa ona kızardı.
sınıfa girdik daha sonra. Sınıf öğretmeni gülerek bize bakıyordu. Karnesini bekleyen ön gruplar
hocam hadi ya hadi çok heyecanlıyız diyorlardı. Sanki bilmiyorlarmış gibi notlarını. O an
durumuma üzüldüm. Karnem berbattı, öndekiler de canımı sıkıyordu. Öğretmene baktım huur
çocuğunda sadist tipi vardı. Boykot edip gitmemeliydim belki de. Komünistlere baktım herifler
çökmüş vaziyetteydi. Karneleri berbattı çünkü. Sonra yoklama sırasına göre karneler dağıtılmaya
başlandı.
“zapa” ümitsiz bir şekilde karnemi aldım. Jocanın yanında karneme baktım .
-nasıl senin için karne dedi arka.
cevap vermeden sırama geçtim. 3 tane üçüm vardı onları da 2 yapmışlardı. Bu üçlerin 2 ye
dönmesiyle beraber 5 iki vardı ve gerisi birdi. Sıfırım olmadığı için kendimi teselli ettim. Fakat
beden eğitimim niye bu kadar düşüktü anlam veremedim. Furkan ve cemilin karnelerinde 2 bile
yoktu. komünistlerden biri ciddi ciddi ağlamaya başladı “ babama ne diyeceğim ya ben” diyordu.
Üzüldüm çocuğa. Bütün arka sırada oturanlara üzüldüm. Ardından mahide nin poposuna baktım.
Keşke bir kez daha yatsaydık
(arkdaşlar bir şey söylemek istiyorum. Bazılarınız abarttığımı falan düşünebilirler, yalan olduğunu
da düşünebilirler. Onlara elbette saygı duyarım ve asla bir şey demem. Ama şöyle bir durum var:
bana anlattığım dönemimden önce bu tür şeyler söyleseler ben inanmazdım ki hala tuhaf geliyor.
Aslında çok sıradan olaylar. Yan komşunuz arkadaşınızın başına gelen şeyler ama biz böyle
yaşamyınca gerçekmiş gibi gelmiyor. Ama bazılarınızın eminim anıları vs aklına gelmiştir. Hatta
çok daha beterleri. Ama sokakta eski püskü kıyafetler giyen, dışarıdan cahil sanılan heriflerle
tanıştığınızda ne kadar şey yaşarsanız yaşayın şaka gibi gelir. Adam öyle şeyler yaşamıştır ki
afallarsınız. Hayatınız size sıradan gelir. Benim yaşadıklarım emin olun binlerce adamın yaşamış
olduğu şeylerin daha ucuz versiyonudur. Dünyayı dolaşıp ne olaylar yaşayan herifler var.
Söyleyeyim dedim)
karneleri aldıktan sonra sınıftakiler yapay bir sevgi seline tutuldular. Yazın görüşelimler falan
havada uçuyordu. Tabi yalandı hepsi, kim sınıf arkadaşını yazında görmek ister ki? Birbirlerine
yalan atıyorlardı. Ama ben birine seninle yazın hayatta görüşmem dersem beni ayıplarlardı. Asıl
gülünç olan budur.
karneler elimizde cemil ve furkanla turluyorduk sokakları. Bilirsiniz karneniz kötü gelince eve
gitmek istemezsiniz. Geri geri gide adımlarınız. Hiç konuşmadan yürüyorduk. ilkokullu bir çocuk
geldi yanıma. Mahalleden de bu da:
-zapa abi bak karnem
hepsi 5 ti binin.
+tak gibi karnen.
-git zapa abi ya hepsi 5.
+sen 5 i iyi bir not mu sanıyorsun?
-evet en fazla 5 oluyor.
+nah 5 oluyoor. En fazla 4 olur notlar.
-hee çok çok. (lafını gibeyim ilkokullu)
+gitte baban ananı si..
-neeee?
+gitte baban kızsın karnene.
-ofya ben hep çalıştım niye 5 hepsi. Diyerek gitti kereste. Bayılırım ilkokullulara.
ilkokulludan kurtulduktan sonra 3 mal oturduk bir banka. Cemilin ikinci snesiydi ve kalmıştı.
Sadece resmiyete dökülmemişti.
-of ya -of ya ne diyeceğim evdekilere bittim ben. Dedi cemil.
+boşver üzülme kanka bizimde durumumuz kötü, furkanın teselli etme şekli buydu.
-oğlum sizin ilk seneniz ben ne yapayım. Bıktım ya giberim böyle hayatı. Çalıştım lan siz de
gördünüz.
evet çalışmıştı. Kimya nın ikinci sınavına teneffüste 8 dakika kadar çalışmıştı.
+olmayınca olmuyor kanka. Zapa senin karneye bakayım.
+adam döktürüyor abi.
aslında aynı sırada oturmasak başarılı olabilirdik. Çıtamız çok düşüktü.
cemil korkunun ecele faydası yok dedi ve vedalaşıp gitti. Yemin ederim ayakları titriyordu
çocuğun. Eğitim için gidilen bir kurumun sizi bu hale getirmesinin bir açıklaması olamazdı.
-ben de gideyim dedi furkan.
onunla da vedalaştık. Öyle hafif bir tokalaşma işte. arkasından baktım. iyi ki kız değildim,
erkeklerin arkaü çok biçimsizdi. Ama sonuça kızlar da arkaü gibmeyecekti. Fazla düşünmeden
bende eve doğru yürümeye başladım olabildiğince yavaş adımlarla. Ayaklarıma baktım titriyorlardı
Eve giderken midemde bir yumru vardı. Buna bazıları korku bazıları vidan diyordu. Ben aktar
demeyi tercih ediyorum. sanırım ruhum muallak.
mahallede herkes tanır sizi bilirsiniz. Bakkalı manavı. Bir insanın hiçbir dayanağı olmadan başka
ülkelere gitmesinin nedeni budur. Başarısız olabilir orada ama en azından tanınmıyordur. Bu
düşünce onu rahatlatır.
bakkalın yanından geçerken “zapa gel bakayım karnene” dedi. Duymamazlıktan geldim ama
bağrırıyordu resmen muallak. Bunun kızı vardı keşke şişman olmasaydı.
-merhaba sami abi.
+niye bakmıyorsun lan göster karneni.
huur çocuğu sanki eğitimime bir katkısı varmış gibi karneme bakıyordu. Görende finansal açıdan
sponsorum sanırdı.
-lan bu nasıl karne?
+işte numaran adın falan var. Bir de derslerden aldığın notları yazıyorlar. Ama benim güvenim
yok.
-dalga geçme lan . şuna bak bununla eve mi gidilir.
istersen kerhaneye gidelim anasını satayım paran varsa olurdu yani.
+haklısın abi.
-haklıyım tabi. Ulan bilsem sana kola cips vermezdim.
ya bu heriflerin mantıklarına biri attırıyordu. Yoksa bu kadar gibişken bir mantık tarzı olamazdı.
+doğru abi cips kola olmasa teşekküre oynardım.
verdi karneyi, vermedi neredeyse fırlattı pezevenk. Sanki sev giliyizde bana trip atıyordu. Ne
muallak bakkallar var.
Apartmana girdim. Kapının önünde durdum. Allah ım lütfen deprem falan olsun dedim. Ama kimse
ölmezse makbule geçer. bir 5 dakika kadar bekledim. Tanrı duymamıştı beni. Mahide ile cesaret
saçmalığını oynarken cumaya gideceğimi söylemiştim ve gitmemiştim. Galiba bunun intikamını
alıyordu.
kapıya vurdum abim açtı. O anda karşı komşu da kapıyı açtı. “oğullarım gelin bakayım
karnelerinize” dedi. “abi kapa kapa “ dedim kulağına. Direk içeri kaçtım. Abim kendi karnesini
gösterdi. Kadın öve öve bir hal aldı. Yine takdir almıştı arka. Salonda ki koltuğa yığıldım. Annem
teyzemlere gitmişti. Karne günü bu akdar gamsız olunmamalıydı. Abim salona geldi. Bakayım lan
karnene dedi.
karneyi verdim. Gülmeye başladı herif:
-lan sen numunelik misin?
+başarı o notlarla belirlenemez.
-iyi bunu babama da söylersin.
+abi sen nasıl benle dalga geçebiliyorsun ya.
-takdir aldığım için olabilir.
+ulan bende kız gibtim ne var.
-haha iyi bunu da babama söyle.
söylerdim ama ya kıskançlığı tutup gözümüzün önünde annemi yatırıp … ouvvv. Tiksinçti.
akşamı getirmemek için bin türlü şey yaptım. Saniyeleri saydım saniseleri 99 da tutma oyunu
oynadım. Ama akşam oldu. Annem ve babam birlikte içeri girdiler. Gömdüm kafamı yastığa. Hayat
niye böyleydi amk. Ayrıca o gün ferre de izlememiştim. Bu beni iyce dağıttı. Uyuyor numarası
yaptığım sırada odanın ışığı açıldı. Allahım lütfen küçük bir sarsıntı bari evden çıksak yeter dedim.
Tanrı nın daha önemli işleri vardı yine duymadı beni.
(okuyanlara: bu entryden sonra bir yere gidip geleceğim, sövmek serbesttir)
babam abime “oğlum getir şunun karnesini” dedi. arka herif ciddi ciddi ismimi “şunu” falan
sanıyordu. Abim de mutlu bir muallak tabi karnesi çok iyi paçalarından başarı akıyor “hemen
baba” dedi. O ses tonunu duyunca iyice bir titreme geldi. gibmek isteyen sevgilisine “ama ben
bakireyim” diyen kız gibiydi. Belki de babmla ikisi…
saçmalık bir yana babam karneye baktı. Herşeyi duyuyordum ve kalbim heyecandan fırlayacaktı.
Nefes alış verişim zorlaşmaya başladı. Sonra annem bastı zılgıtı :
-şu notlara bak şu notlara.
orada gülmemek için kendimi zor tuttum. Adım “şunu” karnem “şu” ne içiyorlardı acaba.
babam “uyandırın şunu “ dedi. Abim “hemen baba” dedi. Tam asshole. Baktım bu beni ölümüne
dürtüyor. Annem yorganı at yere dedi. Yorganı attı uyanmadım. Ardından ayağıma gıdıkladı
kahkaha attım ve uyandım. Gülmemem gerekti.
babam :
-bu karne lan tembel herif.
+yaz okulunda düzelir baba dedim.
-hele bir düzelmesin defolup gidersin bu evden (blöf yapıyordu galiba)
+baba sakin ol ya okuldan atılmıyoruz.
-lan bir de okuldan atıl. Herife bakya. Ohh hayat beleş tabi.
+haklısın baba.
-yarından itibaren para yok sana bütün gün derslerini çalış, o notlar düzelecek.
sanki çok para veriyordun amk arka abime vermekten bana mı kalıyordu sanki.
+olur baba.
annem de araya sıkıştırdı tabi:
-biraz abine çek abine.
kadın içeste meraklı arkadaş.
+kaç yaşına gelmiş anne kendi çeksin bir zahmet.
-ne?
+haklısın anne onu örnek alacağım artık.
annem ellerini birbirine vura vura gitti.
abim “boşver “ dedi. Biraz önce beni giben o değilmiş gibi.
Ertesi sabah tatilin ilk günüydü. Elbette ders çalışmayacaktım. Pencereden mahalleyi izlemeye
başladım. Saat öğlen 1 di ve abim hala yatıyordu. Benim yatağım pencere kenarındadır. Bu
yüzden dışarıyı rahatlıkla seyrediyordum. ilkokullu binler işgal etmişlerdi mahalleyi. Her tarafta
onlar vardı, çamurla oynayan ilkokullu sapıklık yapan ilkokullu- kavga eden ilkokullu- annesi güzel
olan ilkokullu.
bunun yanında mahallenin kaldırımına çömen yaşıtlarım vardı. Kızlı erkekli gruplardı. Birbirine
takılıyorlardı vs. abim onlarla konuşurdu ama ben asgari düzeyde iletişim kurardım onlarla. Hatta
ben değil orta parmağım muhattapları olurdu.
abimle saat 2 de beraber kahvaltı ettik. Şap şap yemek yiyordu karşımda. Ağzını şaplatanlara
uyuz olurum. Ayrıca başkalarıyla yemek yemeyi de hiç sevmem. Ama mecbur kalıyordunuz bu
gibi durumlarda.
-ders çalış lan yemekten sonra.
+gibtir git abi.
-ciddiyim oğlum hatta ben çalıştırayım seni.
+ciddiyim gibtir abi.
-gel bari dışarı çıkalım.
+ne yapacağız.
-arkadaşlarla dururuz.
bunu söylerken dişlerine maydonoz takılmıştı. tam tipini gibeyim lafı için yaratılmıştı bu herif.
benim arkadaşım değillerdi ama sıkıntıdan kabul ettim. Dışarı çıktık abimle. iki erkek kardeşin
beraber yürümesi de ilginç bir durum gibi geliyor. Başarılı ve tembel iki kardeş olarak yürüyorduk.
2 dakika sonra mahalledekilerin yanına gelmiştik. içlerinde ki en fırlama konuştu direk.
-ooo za..
gel de gibme.
direk oo zapa dedi bu kereste. Ama normaldi pek yanlarında olmadığım için böyle demişti.
-ilk defa görüyorum lan ikinizi beraber.
+doğrudur ben de alışık değilim.
-hehe ulan zapa ne adamsın.
böyle insanlarla çevriliydi etrafım. Adama nasılsın desem ne adamsın diyeceklerdi.
2 kız 5 erkektik. Kızların yüzüne bile bakmadım oturdum kaldırıma. Gelen geçeni seyrediyordum.
Diğer 4 mal kızlara yaranmaya çalışıyorlardı. Abim saçmalayama başladı bu arada:
-kızlar ders konusunda sıkıntıdaysanız yardım ederim yani takdir almış adamız şunun şurasında.
bu herifi okutanı , ayrıca buna takdir verene buradan sövgülerimi iletiyorum.
kızlara baktım. Kaşarlardı. Tişörtlerinden bu sonuca vardım. Adı selin olan konuştu:
+bizim derslerzaten bitik. Kimse kurtamaz bizi.
-yok canım düzeltilir ne olmuş. Ama bak bizimkine tam mal.
senin gibi abiyi zikeyim.
-bütün notları berbat.
kaldırımda küçülüyordum.
-babam alıcak zaten en sonunda haha.
299 milyon 299 bin 299 sperm değil de neden bu.
kızlar gülmeye başladı. Ben de karşıda kavga eden ilkokulluları izliyordum. Dün dalga geçtiğim
ilkokullu dayak yiyordu. Kalkıp gittim yanına. Ayırdım muallakleri.
-ne oldu lan niye kavga ediyorsunuz.
+sen sus abi yalan attın dün bana.
uyuz oldum muallakye. Diğerine “döv lan bunu “ dedim. Ciddi ciddi yine kavga etmeye başladılar.
Kaldırıma gçtim tekrar. Kızlardan biri neden konuşmuyorsun dedi. işte abi orada senin benim
ruhumda bıraktığın 3 5 hakaret var ya işte onlar aklıma geldi. Ama söylemedim.
bu arada ucube de olsanız diğerlerinin yaptığını yapmazsanız dikkat çekersiniz. Kızlar sahiden
salaktı.
-yanımdakiler yeterince konuşuyorlar.
+olsun sende konuş.
işte kevaşelik böyle bir şey. Her şeyi isterler bunlar.
ben kendisini takmayıp yola bakıyordum. Hatılarsanız bir ara ilkokul arkadaşlarım beni yanlarına
çağırmışlardı. Kötü kafa atınca kaçmıştım falan. işte o ilkokullulardan biri karşıdan geliyordu.
inşallah beni görmez dedim. Gördü arka. Sırıta sırıta yanıma geldi.
-zapa geçen gün naptın kanka ya helal olsun.
+saol yaparım arada böyle.
-karne nasıl bu arada?
sevgikoyayım okul.
+fena değil.
*ahahah nasıl fena değil lan hepsi bir neredeyse.
sevgikoyayım abi.
-oğlum hani takdir alıyordun?
*laaan hahaha ne takdiri be sınıfta kalacak herif.
10 zenci tenhada kıstırıp gibsin seni abi.
-niye salladın lan bize o zaman?
+ya gibtir git lan şuradan gibtir git.
yüksek sesle söyleyince çekindi çocuk. Uzaklaştı oradan. Dayak yiyen ilkokullar durdu. “devam
edin lan” dedim. Mahallenin en belalı çocuğu gibiydim. O gazla o iki kızı da giberdim ya aklıma
gelmedi. Tekrar oturdum kaldırıma.
-boşver ya takma kafana dedi selin.
kafası da güzeldi selinin. Böyle bir kısa film var gördüm adam kız kendisine bakmadı diye kızın
kafasının arkasını oyup beynini gibiyor. Adamın dölü kızın ağzından akıp telefonuna düşüyor.
abim gel kalkalım biz dedi. iyi dedim. Bu malla mahalleyi turlamaya başladık. Dakika da bir selam
veriyordu arka. Abi ben gidiyorum dedim. Nereye lan dedi. kütüphaneye dedim. Düşünün ne
kadar sıkıcı bir durumdu. Ardından kütüphane ye gittim.
kütüphane de kitapları alıp masaya koyuyordum. iki sayfa okuyup tekrar yerine koyuyordum. Bu
kitap, film, müzik tarzı sanatlar insanın içinde bulunduğu pgibolojik durumla ilgili. O an
bulunduğum duruma uygun düzgün kitap arıyordum ama yoktu. en sonunda sinirlendim kitapları
sert sert yerlerine koydum. Kütüphane de oturan 3 kişi vardı. Tip tip bana baktılar. O an tırstım
tekrar kitaplara baktım. Bütün kütüphane benim kitap seçmemi bekliyor zannediyordum. O stresle
önüme çıkan ilk kitabı alıp masaya koydum. Kütüphane de ki diğer kişilere doğru oturuyordum.
Kitabı elime alıp okuduğum için önünü görüyorlardı. Kızlardan biri gülmeye başladı kitaba bakıp.
Neye gülüyor lan bu kancık dedim ve kitabı çevirdim. Melissa p diye bir kitaptı. Neye güldüğünü
anlamadım. 30 40 sayfa derken ereksiyon haline geçtim. Kitapta ergen bir kevaşenin anıları vardı.
Sağlı sollu geçiriyorlardı kıza. Bir yandan da üzülüyordum huurya. Kitabı bitirip yerine koydum. Ve
eve gittim.
abim nerede olduğumu sordum. Kütüphane deydim dedim. Mutfağa gidip yemeğe baktım. Pilav
cacık vardı. Bütün evin ağzı sarımsak kokacaktı şimdi. Ya yemeği yedikten sonra ülke de bütün
aile bireyleri birbiriyle öpüşmek zorunda diye bir karar çıksaydı. Sarımsaklı ağızla kim öpüşmek
isterdi.
10 gün kadar bu şekilde geçti. Uyanıyordum yemek yiyordum pencereden ilkokullulara laf
atıyordum. Abimin age of’un dan midem bulanmak üzereydi artık. Herifin oyunda bir gaza gelişi
vardı tamam diyordum bu sefer beni bahçede ki ağaçları kesmeye yollar. Neyse ki yapmadı bunu.
Kişneyen arkadaşı da gelmiyordu eve. ikimiz mal gibi evde tıkılı kalmıştık. Bir gün o kadar sıkıldım
ki annemi takip etme kararı aldım.
annemin peşinden 1 saat yürüdüm. Cimri bizim ki para da vermiyor minibüse. Ben de iyice tribe
girdim ağaçların arkasına falan saklanıyorum. Bir amca anneme bakarken gördü beni “utan utan
yaşından utan dinsiz” dedi. Sonra annemi kesti. Tam buruşuk huur çocuğuydu. O sakalları alıp
burnuna sokacaktın. Neyse diyerek geçiştirdim annemin arkasından yürümeye devam ettim. En
sonunda annem bir binanın önüne geldi. Binadan içeri girdi. Bende arkasından. Allah ım annem
babamı aldatıyor olmasın dedim. Allah cevap vermedi. Kendisiyle fazla mesafeli bir ilişkimiz var.
kapılardan birinden girdi. Ayakkabılarını aldı. Gittim arkasından. Kapıyı çaldım. Annem açtı direk
kapıyı.
-anne napıyorsun burada?
+ne işi var oğlum senin?
-bırak anne bırak ne yapıyorsun içeride ?
+oğlum sen hiç akıllanmayacak mısın.
-bırak bu işleri.
diyerek girdim içeri. Salona girdim ve çöktüm. Teyzeler ölümüne kısır yiyorlardı. Beni görünce
birisi öksürdü kısırlar olduğu gibi halıya sıçradı ağzından. Midem iyice bulandı ve dış kapıdan
çıkıp kaçtım.
tekrar eve gittim. Abim nereden geldiğimi sordu:
-öyle dolaşıyordum.
+dışarı çıkalım mı lan?
-boşver ya otur işte.
+oğlum patlayacağım artık.
-ferre mi izledin sen?
+ne alaksı var lan?
-ne bileyim patlayacağım falan diyince. Sen bir ferre izle kendine gel ben salondayım.
tövbe tövbe diyordu arkamdan. Evde hiç mi yapacak bir şey olmazdı, olmuyordu işte. mutfak
penceresini açıp berbat top oynayan ilkokulluya sataştım, babası yanındaymış sonradan farkettim.
Pencereyi kapatıp salona kaçtım.
bu arada kaldığım derslerden sınava girecektim. Okul üstlerimi giyip okula gittim bir sabahın
köründe. Okul bahçesinde elinde ders kitapları ve notlar olan kalabalığa baktım. içlerinden bizim
sınıftakileri gördüm. 15 kişi kadarlardı ve çimenlikte oturuyorlardı. Yanlarına oturdum. Cemil ve
furkan da içlerindeydi. Komünistlerin çoğu gelmemişti bile.
-naber cemil nasıl gidiyor dedim.
+kanka ben hayatta geçemem bunları.
-biliyorum.
+hem sınav başı 2 lira alıyorlar hiç girmesem mi net cafeye giderim.
-evet bu da olabilir.
*saçmalama aga ya gir sen sınava ne olur ne olmaz dedi furkan. Yalan atıyordu bu çok belliydi.
Derya malı da yanımızdaydı. Onun da kaldığı dersler vardı. Etrafımda ki odunlarla muhattap
olmak istemediğim için kendisine laf attım:
-derya sen baya güzelsin.
diğerleri şaşırmıştı böyle diyince. Alışık değil bizimkiler .
+sen de baya pisliksin.
diğer mallar oo demeye başladı. Ben de güldüm böyle diyince. Derya da zafer kazanmış komutan
edasıyla sırıtıyordu.
-derya sen niye bu kadar fazla kişiyle birlikte oluyorsun.
+işine baksana lan sen.
nihayet işe yarar bir olayla karşı karşıyaydım. Mutlu olmuştum.
-bu arada geçen gün erkek arkadaşını bir kızla sarmaş dolaş gördüm.
+ne, nerede?
erkek arkadaşını tanımıyordum bile, ama zevkten kasılmaya başlamıştım.
-bizim orada ki ormanlıkta.
+sizin oradaki ormanlık nerede?
-bizim orada.
+sizin ora?
-evin önü.
iyice kafayı yeme noktasına geldi. Telefonunu çıkarıp mesaj attı. Bu kadarını beklemiyordum.
Sınav saati de yaklaşıyordu.
sınava girdik ardından. Matematik sınavıydı. Sorulara baktım. Gayet güzellerdi. Acaba nasıl
yapılıyorlar dedim kendi kendime. Etrafıma baktım kimse kalemi bile eline almamıştı. Yalnız
olmadığımı görünce mutlu oldum. inanılmaz sallayışlar eşliğinde kağıdı doldurdum. Bir ara alize
rüzgarlarından bile bahsetmiş olabilirdim.
sınavdan çıktık. Derya yanıma geldi.
-ne biçim bir herifsin lan sen. Yalancısın , pisliksin.
+hayat daha zevkli oluyor öyle.
-sen deniz ile anılarımız falan diyordun ne demek o?
+bizim eve gelirsen anlarsın.
-ne olacakmış sizin evde?
+ben sana yumulucam.
-o ne demek be?
+duvara yumruk atmaya güneydoğuda yumulmak deniyor.
yüzüme baktı “ne diyor lan bu mal “ bakışı attı ve gitti. Okula dönüp baktım o kadar sıkılıyordum ki
okulun kolonlarını gibmek istedim.
(bu arada bilgisayar taku yedi ‘gerçi hiç düzelmemişti kendisi 1 yıldır’ her düzeldiğinde hızlı hızlı
yazıp atıyorum )
Sınavdan çıkıp eve giderken etrafıma bakıyordum. Bir tak göremiyordum. Galiba bir takta yoktu
görmeye değer. Önümden geçen yaşlı kadına baktım. Bir an göz göze geldik. Ardından önümden
yürüdü. Kalçalarına baktım, sarkıklardı herhalde. Yalnız bakışı hoşuma gitmemişti. Yaşına göre
şehvetliydi. Acaba dedim.. ve sustum.
binanın önüne geldiğimde kapının önünde en sevdiğim ilkokulluyu buldum. Tam naber diyecektim
ki kaçtı puşt. Çekiniyordu benden derken yaşıtı olan bir kızın yanına gittiğini gördüm. Onunla gurur
duydum. diğer sene bütün notlarını 4 yapacağına inanıyordum.
kapıyı abim açtı. Yüzü sapsarıydı herifin. Tuvalete girip aynaya baktım, yüzümden sağlık ve hayat
akıyordu. Herşey başarılı olmak değildi yani anlamalıydı bunu muallak. Odaya yanına gittim,
abimdi sonuçta:
-noldu abin yüzün neden sapsarı?
+boşveeeer.
kelimeleri uzatan heriflere nefretim maç bittikten sonra hala hakeme itiraz eden gerizekalı
futbolcularla yarışırdı. bu tip futbolcuları anlamıyordum , itirazının kabul olacağını ve maçın tekrar
başlayacağını sanıyorlardı herhalde.
-söyle abi söyle kardeşinim ben.
bunu diyince utandım. Fazla sevgi dolu olmuştu.
+sevdiğim bir kız var lan.
başarılı bin aşk acısı çekiyor az sonra.
-evet.
+kıza açıldım demin msnden.
-evet çok güzel.
+başka birini seviyormuş.
-bunun için mi yani?
+evet ne olmuş.
-bunun için üzülünür mü be.
+ya ne için üzülünür.
-sevdiğin kızın arkaünün olmadığını öğrensen, mesela buna üzülünür.
+dalga geçme be oğlum.
-nerede oturuyor bu kız, tanıyor muyuz?
+bizim mahalleden büşra.
-abi o kız ağır kevaşe.
+adam gibi konuş lan.
-tamam. Abi o kız hafiften öte kevaşe.
+kim diyor lan bunu?
-bilmem. Ama o kızda potansiyel verici tipi var.
Abim ayağa kalkıp suratıma bir tane savurdu. Dayak yiye yiye refleks kazanmıştım , eğildim ve
yumruğunu boşa çıkarttım. Acaba kafa atsam mı diye düşündüm. Bu arada abim bana yumruk
savurmaya devam ediyordu. En sonunda daayanamadım ve kafa attım. Göğsüne gelmişti.
gibtiğimin kafalarını bir türlü tutturamıyordum. Abimse göğsünü tutmuş yatakta kıvranıyordu.
Yanlış yere atsam da işe yaramıştı. Yine de abi işte , nihayetinde aynı adam annenizi bağırtmış.
-abi pardon kendine gel diye yaptım.
+böyle kafa mı atılır be gerizekalı.
-bunu yumruk atamayan herif söylüyor ahali.
+sen öyle san. Benim attığım kafaları görseydin, görseydin böyle düşünmeyecek böyle
demeyecektin. Virgülden sonrası hayal mahsülüdür.
abim yatakta doğruldu ve yanıma oturdu. Elini omzuma atınca iyice saçmaladığının farkına
vardım. Yumruk atsaydı daha iyiydi. Pencereden dışarıya bakıyordum o anda. Abimin sevdiği kız
bir çocukla dışarıda kaldırımdaydı. Abim onları görmemişti. Herhalde görseydi o sinirle beni
dolaba dayardı. Ve mahide nin neler yaşadığını anlardım. Evimiz de buram buram içest kokusu
alıyordum. Ama bu gerçekleşseydi gibilecek olan belliydi, öyle ya da böyle, diğerlerinden daha
parlaktım . saçmalıyordum yine. Aptalca düşünmeye bile yer yoktu bu ülke de . sanki yanlış bir
şey düşündüğünüzde tanrı karşınıza çıkacak haydi cehenneme diyecekti. Tanrı nasıldı acaba?
Şimdi günah yazmasın ama arkasını dönmese iyi olurdu benim yanımda. (haşa allahım tövbe
tövbe)
akşama doğru evden sıkılınca dışarı çıktım. Hedefim belliydi açıkçası, büşranın yanına
gidecektim. Hep mahallede olurdu büşra ve arkadaşları. Ama miyop olduğum için uzaktan onları
tanıyamıyordum. Hatta kız ve erkekleri bile ayırt edemiyordum. Çok vardır taş gibi kız diye
görürken yanına gittiğimde her halinden otuzbirci asosyal bir muallak olduğu görülen liseliyle
karşılaştığım. Zaten onlarla da iki saniye göz göze gelseniz korkarlar ve bakışlarını ters yöne
çevirirler.
büşra mahallenin arka tarafında bir binanın merdiveninde oturuyordu. Yanına geldiğimi görünce
şaşırdı. Onunla hiç konuşmamıştım bile. Ama kevaşeydi bence.
-merhaba büşra dedim direk.
+merhaba. Tanıyor muyum seni?
-ben zapa. Abimin kardeşiyim.
abimin kardeşiymişim. Söyleyeceğim cümleyi ..
+bende annemin kızıyım.
-ayrıca babamın da oğluyum.
muhabbet denen şey canlı olsaydı iki kişinin tecavüzüne uğramıştı.
+abin kim?
-seni sevdiğini söyleyen kişi. Sen de onu reddetmişsin.
+heeee. Reddetmek değil de sevdiğim başkası var diyelim.
-kimi seviyorsun sen?
+seni ilgilendirmez.
-kim olduğunu tipini falan söyle de abime değeceğini bileyim.
abime herkes değerdi gerçi. Abim geldi yine tipini gibtiğim demek için vardı.
+suatı seviyorum.
-o herifi mi abime tercih ediyorsun?
yemin ederim suatın kim olduğunu bırakın erkek olduğundan bile emin değildim.
+evet tanımıyor musun suatı?
-elbette tanıyorum. Yakışıklı değil bir şey değil. hem abim kadar çalışkanda olamaz.
+yooo çok yakışıklı. Tembel gerçi ama olsun.
-abim feci matematik çalıştırır.
+ee ne yapayım?
-suat çalıştırabilir mi matematik?
+ne yapyım ben be matematiği.
-çevir arkaüne sok. “real:” yani lazım olur eğitim öğretim hayatında.
+kalsın canım.
canım lafını söyleyen kızların vajinalarını kürekle deşmek istiyordum.
-o çocuk .. suat iyi kavga eder mi?
allah ım beni eve ışınla lütfen.
+ahaha çocuk musun lan sen laflara bak.
aklıma o ilkokulların lafı geldi. iyi ki söylemedim daha da batardı.
-kendin kaybedersin. Abimi çok ararsın. Gidiyorum ben.
+güle güle.
tam giderken döndüm.
-peki benimle birlikte olur musun?
+gibtir git laaan şuradan.
demiştim kevaşe diye.
büşranın yanından ayrılıp eve gittim. Abim bilgisayarın başında ordusuna küfretmekle meşguldü.
Benimse yarın bir başka sınavım vardı. Çalışmakla çalışmamak arasında gidip geldim. Abime
yapayım mı yapmayayım mı diye soracaktım. Eğer yap derse ders çalışacaktım yapma derse
çalışmayacaktım. Aramızda bir saçmalıktı bu.
-abi yapayım mı yapmayayım mı?
+yap.
böyle taktan oyunlara ihtiyacım yoktu. yatağa girip uyudum.
sabahın köründe kalkıp yine o iğrenç okul üstlerini giydim. Kahvaltı niyetine bisküvi yiyip çay içtim.
Ardından evden çıkıp okula doğru yürüdüm.
okulun bahçesinde sınava gelenler düne nazaranla azdı. Tabi cemil ve furkan müdavimleri olarak
gelmişlerdi. ilk etapta aynı dersleri seçmiştik onlarla. Bir iki komünistte çimenlerde oturup deniz
gezmişi falan konuşuyorlardı. Hergün aynı şeyleri konuşuyorlardı zaten. Bende yanlarına gidip
çimene yattım.
-zapa dünkü sınavın nasıl geçti dedi cemil.
+muhteşem. Çok kolaydı.
-ciddi misin ya keşke sana sorsaydık. O kareköklü soru vardı onu ne yaptın?
+öyle bir soru var mıydı?
-evet.
+ne yaptığımı hatırlamıyorum.
galiba bahsettiği soruya alize rüzgarlarını dahil etmiştim.
-furkan sen ne yapıyorsun diye sordu cemil.
bunu sorarken furkan çimlerden bir iki tanesini burnuna sokup çıkarıyordu. Eğlencesine yapıyor
gibi görünüyordu ama bence kesin sümüklerini temizliyordu.
+ciğerlerime temiz hava girsin kanka.
liselileri işte bu yüzden dışlıyorlardı.
bizim sınıftan hiç kız gelmemişti. Okulun bahçesinde diğer sınıflardan kızlar vardı. Dik dik onlara
bakıyorduk. Onlarsa açıkçası bizi pek görmüyorlardı. Zaten sizi görmeleri için ya şişik bir cüzdan
ya da çıplak olmalıydınız. Biz hem giyiniktik (gerçi ben iç çamaşırı giymemiştim ama pantolon
vardı üzerimde) hem de cebimiz delikti. Hatta bazılarımız cebini sadece penisini kavramak için
kullanıyordu.
kızlardan biri erkek arkadaşıyla karşımızda ki bankta oturuyordu. Ellerinde tost ve kola vardı.
Mahide ile gittiğimiz tostçu aklıma geldi. Acaba benim kızı gibtiğim düşüncesiyle mastürbasyon
yapmış mıydı? Böyle heriflere güven olmaz, fantezileri geniştir.
bu arada cemil de hayata veryansın ediyordu yine.
-şu kızların yanında ki heriflerden neyimiz ekgib lan bizim?
+biz biraz yabaniyiz galiba dedim.
-ne yabanisi zapa ya benim gibi herifi nereden bulacaklar.
bu söylediği şeye gerçekten inanıyor muydu acaba? Bunu söyledikten sonra yüzüne baktım, o da
saçmaladığının farkına varmıştı. Cevap bile vermedim. Ayrıca bu cümleyi ithafen kullandığı kişiye
baktım, tipinden “çok zenginim huur çocukları çooook” gibi bir şey algıladım. Tabi bu yaptığı
kabalıktı en azından huur çocuğu dememeliydi.
sınava girmek için sınıflara girdik. Kimya sınavıydı. Bizim derslerde hep uyuyan gerizekalı hoca
kağıtları dağıttı. Lise 1 e giderken ilk günlerde bir çocuk vardı sınıfta. Tam arkamda oturuyordu ve
ikinci senesiydi. Her derse giren bayan öğretmenden sonra omzumu dürtüp “buna çıkışta tecavüz
edelim mi” diyordu. Gülerek söylüyordu ama çekiniyordum arkaten. Ve arkasında oturuyordum
nihayetinde, odak noktasını değiştirip bize yönlenirse diye çantayı yanlamasına arkaümün
arkasına koyuyordum. Kim bilir şimdi ne tak yiyordur.
kimya sorularının olduğu kağıda baktım, ardından bir kez daha. 5 dakika kadar olmuştu ve ben
hala bakıyordum.bir kaç kişi kalemlerini kağıttan uzaklaştırmıyorken geri kalan herkes daha
kalemi bile kağıda sürmemişti. Sonra yavaş yavaş herkes kalemi kağıda değdirmeye başladı. Ben
de adımı yazmamıştım sevindim böyle olunca hemen adımı yazdım sanki bir soru çözermiş gibi.
Diğerlerine baktım galiba onlar da adını yazmışlardı çünkü hemen eski hallerine dönmüşlerdi.
yine kağıda kalabalık gözüksün diye mantıksızca şeyler yaptım. Eğer matematik sorularının
cevaplarını divan edebiyatı , halk edebiyatı falan yapsanız bile kağıt dolu görünüyorsa bir ümidiniz
olur o sınavdan.
sınavdan çıktıktan sonra bir süre daha okulun banklarında oturduk. Banka otururken tecavüz
girişiminde bulunan kedilere baktım. Onların mevsimleri de değildi neydi bu azgınlıklarının
sebebi? Mahkemeler dişi kedileri koruyup kollamalıydı. Düşünsenize bir kedisiniz ve anneniz her
yıl onlarca kedinin tecavüzüne maruz kalıyor. giberim öyle hayvanlar alemini.
bankta bir süre oturduktan sonra ayrıldık. eve doğru yürürken sınavları ciddiye almam gerektiğini
düşündüm. Sınıfta kalırsam bu pek güzel olmazdı. Aslında benim için sorun olmazdı ama babam
konusunda endişeliydim.
hep yaptığım gibi abimin yanına gittim. Sinirli sinirli beni bekliyordu odada:
-ne yaptın lan sen?
+ne yapmışım?
-büşra ya ne söyledin?
+hangi büşra?
-benim sevdiğim büşra.
+kevaşe olan mı?
-kaç defa dedim ağzını topla diye
+bu bir oldu.
-gidip kızı tehdit etmişsin.
+yok ebenin hormonu.
-bak msnden neler yazmış.
kız neredeyse bir beni yatırıp gibmeye çalıştı dememişti.
+abi yalan atıyor ya sevdiği çocuğu falan öğrendim.
-kimmiş?
+suat.
-onu mu seviyormuş ?
+tanıyor musun?
-hayır.
suatın gerçek olduğundan bile şüpheliydim.
abim büşra dan özür dilememi istedi.
abimle beraber evden çıkıp büşra nın yanına gittik. gibtiğimin salağı bütün gün aynı binanın önüde
oturuyordu. Yani bir binaın önünde hep oturan kişi kevaşe değil de nedir? Merdiven fetişisti de
olabilirdi tabi.
abim büşra ya :
-zapa senden özür dileyecekmiş dedi.
tam dandik türk dizilerinde ki diyaloglar kullanılıyordu. Acaba bende onlara katılıp 5 dakika
boyunca kıza baksam ve ardından abi yarın mı deseydim.
+iyi bakalım dedi büşra sırıtarak.
kesin huurydu.
bu tür şeyleri de takmam. Özür dilemek onur gurur tipi şeyleri her zaman önemsemem. Bu da
önemsemediğim anlardandı:
*özür dilerim büşra.
+kabul ediyorum özrünü ama bir daha böyle saçmalama.
*ama şimdi dürüst ol abime bak bir de suata.
-saçmalama oğlum. Dedi abim. Bunu derken sırıyordu arka. Ciddi ciddi yakışıklı falan olduğunu
düşünmeye başlamıştı.
+bu sevmek meselesi tipe bakmaz diyince büşra bizim ki iyice coştu. Yalandan öksürmeler ağzını
kulağa kadar açmalar derken penisi çıkarıp flama gibi sallayacak duruma geldi.
*ben gidiyorum abi dedim.
-iyi sen git dedi.
kızla konuşabilmek için beni kullanmıştı. Yüzüme boşalmaktan farksızdı bu. Arkamı dönüp ikisine
baktım, gülüşüyorlardı. Bende caddeleri turlamaya başladım.
etrafta kapitalizmin gibtiği işçiler vardı. işlerinden çıkan bir yığın işçi akın ediyordu sokağa.
Aralarında çok güzel kızlar da vardı. Yaşları 15 le 30 arasında değişiyordu büyük ihtimalle
(sayıları atıyorum). Hepsi de hayatları çok güzelmiş gibi gülüyorlardı. Bu yüzden kapitalizm
tarafından gibilmeye mahkumdular. Uyuz oldum hepsine, farklı yöne doğru yürümeye başladım.
kızın birini takip etmeye karar verdim. Yüzünü bile görmemiştim. Sadece arkadan baktım
kendisine ve peşinden gittim. çok yavaş yürüyordu bu arada. bir süre yürüdükten sonra bakışlarım
iyice kalçalarına yoğunlaştı. Kızın neden durduğuna bile bakmadım. Ardından “nereye bakıyorsun
lan” diye bir ses geldi. Kafamı kaldırdım, yaşı itibariyle babası olabilecek bir adam yanında bana
bağırıyordu. Hızlı ve sinirli şekilde üzerime doğru geliyordu bıyığını gibtiğim. Arkamı dönüp
koşmaya başladım. Koşmadan önce kızın suratına bakmıştım o kadar da güzel değildi zaten. Bir
arka nelere kadirdi böyle. iyi arkalü bir kadın imam olsaydı belki de islamiyet daha çok yayılırdı.
mahalleye döndüğümde bizim binanın önüne çöreklenmiş 7 kişi vardı. 3 erkek 4 kız vardı
aralarında. içlerinde ki sarışın kız dışında hepsini tanıyordum. Çocukluğumuzun geçtiği kişilerdi.
içlerinden biri küçükken kafama kürekle vurmuştu, sırf dondurmasını yere atıp ezdiğim için.
Mecburen bana yol vermeliydiler. Yoksa eve gidemezdim. Kafama kürekle vuran beni görünce
selam verdi:
-zapa yaşıyor musun sen ya?
bu bana çok söylenen bir laftı. Uzun süre görmediğim kişiler hep böyle derlerdi. huur çocukları
karşılarında yürüdüğümü görüyorlardı ve yaşıyor musun diyorlardı.
+sence yaşıyor muyum?
-hehe yaşıyorsun.
sarışın kıza baktım, gerçekten çok güzeldi. Hiç vücuduna bile dikkat etmedim. Yanında ki
kızlardan biri dürttü sarışını. Sarışın kız her yaz akrabalarına gelen almancı grubundandı. Acaba
yanlarına otursam mı diye çok düşündüm ama yer yoktu. koca arkalü muallakler her gün
kendilerini gibtiriyorlardı mübarek. Alexis texasa falan özeniyorlardı herhalde. Kıza uzun uzun
baktım , sonra hiçbir şey demeden eve gittim. yarın ilk iş onu yalnız yakalamaktı.
ertesi gün sınav yoktu. belli tarihlerde yapılıyordu yaz sınavları. ilk etapta 4 sınava giriyordunuz
ardından bir dört daha vardı. Her halükarda kalacak gibiydim ya yine de giriyordum. Sabah kalkıp
ferre izlemek için bilgisayara geçtim. Ama internet o kadar ağırdı ki adam kadının içinden
çıktığında kadın yaşlanmış oluyordu neredeyse. Adam “ aa pardon teyzeceğim sizi mi gibmişim”
diyerek özür dileyecek kıvama geliyordu bana göre.
almancı kız bizim en üst katta oturan akrabalarında kalıyordu. Ara ara pencereden bakıyordum.
Öğlen olduğunda kızı dışarıda tek başına gördüm. Kaldırımda oturup sokağı izliyordu. Hemen
evden çıkıp yanına gittim.
tam yanına gelecektim ki salaklık yaptığımın farkına vardı. Ne diyecektim ki kıza? Yine
düşünmedim düşününce işler taka sarıyordu. Pat diye karşısına çıktım. Merhaba dedim sağ elimi
kaldırarak. Gören de aramızda 500 metre mesafe var ve elimle burada olduğumu gösteriyorum
zannederdi. Merhaba deyince kafasını salladı selam mahiyetinde.
-adın ne diye sordum.
güldü ama cevap vermedi. Eliyle kaldırıma vurdu, oturmamı istiyordu. Bir an köpeği olduğumu
zannettim. “zapa oğlum koş” dese koşardım hatta o gazla abimi de bir giber gelirdim.
yanına oturunca kalem kağıt çıkardı.
kağıda fazilet yazdı. Şaka şaka mahide isminden sonra fazileti kaldıramazdım. O nüfus
müdürlüğünü patlatırdım herhalde. Kağıda yazdığı isim buse’ydi. Ama neden kağıda yazdığını
anlamamıştım. Türkçe bilmiyordu belki de. Gerçi özel isimler değişmezdi. Türkçe bilip bilmediğini
sordum. Bilsem nasıl ismini sorduğumu anlayacağını yazdı. gibik zeka seviyem 16 larda
seyrediyordu. Neden kağıda yazdığını sordum. Konuşamadığını söyledi.
+dişin falan ağrıdığı için mi?
hayır yazdı konuşma yetimi kaybettim 2 sene önce.
konuşma yetisi nasıl kaybediliyordu bilmiyordum. Ama bir tuhaf oldum tabi. Kız konuşamıyordu,
allah ım bu muhteşemdi. Konuşamayan bir kız ne kadar güzeldi. Aptal olsa bile fazla
anlaşılmazdı.
ben sordukça o cevapladı. Baya zaman geçiyordu, çünkü kağıda yazmasını bekliyordunuz. Ama
hep gülüyordu kız. Herşey bir yana daha kalçalarına bile bakmamıştım. Göğüsleri kaçmazdı tabi,
normal seviyedeydi. Ailesi yaz tatili için almanya ya göndermişti onu, 17 yaşındaydı tek kardeşti.
Tek kardeş nasıl oluyordu o da ayrı bir konu. Yani tek kişiysen tek kardeş olamazsın. Kardeş
olabilmen için bir tane daha olması gerekiyordu.
uzun süre konuştuktan sonra kalkıp eve gitti. Hafif içim ürperdi. Kafamı çevirdim ve poposuna
baktım. Çok güzeldi sahiden. Bir mahide değildi belki ama mahide de sucuklu tost yiyen bir
huurydu.
eve gidip abime kızı anlattım. Bu salak beni dinlemiyordu.
-oğlum büşra var ya.
+evet abi kevaşe olan.
-işte büşra suattan ayrılmış.
+çok ilginç.
-bu akşam kapının önünde konuşacağız.
kızı kapının önüne davet eden bir gerizekalıydı bu çocuk.
+bravo abi, kıza ne diyeceksin?
-bilmiyorum ki ne diyeyim?
+bence uzatma direk konuya gir.
-haklısın.
+bunca yıldır elim arka gözüm am görmedi de. Hemen bodruma inin…
matematik testlerini fıtlatmaya başladı arka. Haksız değildim ama en son annemin memelerini
görmüştü bin. O da banyoya yanlışlıkla girdiğinde.
15 dakika sonra abim kapının önüne indi. Hemen mutfak penceresini açıp gizli gizli bakmaya
başladım mala. Bu kızı beklerken sıkılıp odaya gittim. bana attığı matematik testlerine baktım.
Yaptığı soruları cevap anahtarıyla karşılaştırdım .amına koduğumun başarılısı 56 da 55 doğru bir
boşu vardı. Yemin ederim sinirden kendimi sikecektim. Belki de cevap kağıdına bakıp öyle
doldurmuştur diye kendimi teselli ettim. Ardından tekrar mutfağa gittim. bu sırada annem içeride
televizyon izlerken uyuyakalmıştı. Her gün böyle yapıyordu zaten.
bir süre sonra büşra abimin yanına geldi. Yanak yanağa öpüştüler. Ulan bodruma mı inseydim
diye düşündüm. Belki bir am parçası falan denk gelirdi bana da. Sonra gerçeğe döndüm ve
olayları izlemeye başladım. Hesapta yavaş konuşuyorlardı ama herşeyi duyuyordum. miyop
olduğum için iyi görememe açığımı kulağımla kapatıyordum. Abim saçmalıyordu yine:
-büşra nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum çok heyecanlıyım.
aşağı doğru am am diye tempo tutmak için çıldırıyordum.
+söyle hadi çekinme.
-kolay değil biliyorsun.
bok kolay değil. başarılı göt ne oldu ders çalışmaya benzemiyor değil mi?
+bütün gün bekleyemem ama diyerek güldü büşra. Bu kız orospu değilse annemi dildoyla görmek
nasip olsundu.
-büşra ben ben..
lan ben bu saçmalıkları sadece dizilerde falan oluyor zannediyordum. Bu aptal da ciddi ciddi böyle
saçmalıyordu. Pencereden kafamı uzattım “abim seni seviyor büşra” dedim. ikisi de bana baktı.
Abimin suratı kıpkırmızı olmuştu. Büşra da gülüyordu. Onun güldüğünü görünce “abi çabuk çabuk
bodrum “ demek istedim. Bayadır vajinalarla iletişimim yoktu. vajinalar şarkılar arasında “sen
gelmez oldun” du artık.
kafamı saklayıp abimi dinledim.
-kusuruna bakma patavatsızdır.
+doğru mu söylediği?
-evet.
+niye korktun ki söylerken?
ya bunlar salak falandır herhalde. Abim bana msnde onu sevdiğini söylemişti şimdi ise sanki hiç
bu konuşmayı yapmamışlar gibi saçmalıyorlardı.
en sonunda büşra:
-bir şans verelim dedi.
kafamı mutfağın mermerine vurdum. Canım, aşkıöğğğm herşey bir nebze kustururdu beni ama bir
şans verelim lafı, aman allahım birkaç zenci melek gönder arkamı dönüyorum.
Abim büşra ile ayrılıp eve geldi. Gülmekten ağzını kapatamıyordu. Odaya geçip yatağa sırt üstü
yattı. Ergen kızlar gibi tavana bakıp gülüyordu.
-abi ne mal mal gülüyorsun?
+kız kabul etti lan. Saol bu arada yardımın dokundu.
-niye kızı gibtin mi?
+ya ne diyorsun amk sen?
-yani alt tarafı birlikte dolaşacaksınız hepsi bu.öyle bir gülüyorsun ki bütün mahalleyi gibmişsin
gibi.
+oğlum aşk böyle…
tuvalete koştum dinlememek için .
birkaç gün bu şekilde geçti. Bir tak yaptığımız yoktu. bu salak büşra ile dışarıda dolaşıyordu eve
gelip olanları anlatıyordu. Kafede yaşdığı olayı anlatıyordu bana:
-büşra ile kafedeyiz. Garsonu çağırıyoruz çağırıyoruz gelmiyor. Garson geldi daha sonra özür
dileyip siparişlerimizi aldı. Arkasından yavaşça “hop garson bu son olsun bu son” dedim. Büşra ile
gülmekten öldük.
+abi siz iyi bulmuşsunuz birbirinizi.
-aynen biz de öyle diyoruz.
+yani bu salaklıkla birbirinizden başka kimse sizinle olmazdı.
-hadi lan kıskanç. Kızlar sana yüz vermiyor diye böyle diyorsun muallak.
+yüz isteyen yok zaten. Belaltları yeterli.
-ne?
+yatıyorum ben.
yine sınavlardan birine girecektim. Sabah kalkıp hazırlandım. Bir iki şey atıştırıp evden çıktım.
Binadan çıkınca buse yi gördüm. Bahsetmiştim almancı kız. Tabi komik bir durumdu bu. Zaten o
ara hep gülüyordum bu tip şeylere. Hiç kız olmazken etrafımda şimdi yığınla kızı tanıyordum.
Hayat akıyordu sahiden. Ben de kızlara sıvı akıtıyordum. Keşke hergün böyle olsaydı.
buse beni görünce gülüp yanıma geldi. Galiba kendisiyle pek fazla ilgilenen yoktu. yoksa neden
benim yanıma gelsindi? Şahsen ben kız olsam yanıma gelmezdim. Veya başka bir erkek
olsaydım hergün kendimi döverdim. Tanrı olsaydım döl havuzu yaptırıp içine attırırdım kendimi.
buse ye günaydın dedim. Ağzıyla sana da yaptı. Tabi ses çıkmıyordu. Sadece şekil olarak öyle
yaptı.
ne yaptığını sordum sabah sabah. Kağıda dolaştığını yazdı. Bana nereye gittiğimi sordu. Sınava
gittiğimi söyledim. Yanımda gelmek istedi, cemil ve furkan beni tedirgin etse de kabul ettim.
Birlikte okula doğru yürüdük.
sınıftan sınava gelenler her zaman ki yerlerindeydiler. Cemil i göremedim ama furkan oradaydı.
Hepsi yanımda ki kıza bakıyorlardı. Aç huur çocukları ben olmasam atlarlardı herhalde kıza gerçi
bana bile atlayabilirlerdi inanılmaz bir yokluktu onlarınkisi. Buse ile oturduk çimenlere. Furkan
kulağına eğilip “oo zapa” dedi.
“birkaç ay sonra: zapatistamg neden 60 kişiyi öldürdün, neden?
hakim bey huur çocukları durmadan ooo zapa diyorlardı.
haketmişler beraat.
real: mahalleden bir arkadaşım. Öyle geziyorduk. Cemil nerede.
+sınava gelmekten vazgeçip internet kafeye gitti.
-en iyisini yapmış.
+sınava çalıştın mı?
-aga biz hangi sınava girecektik bugün?
+yuh bilmiyor musun?
-hayır.
+nasıl okula geliyorsun ya?... ahmet bugün hangi sınava giriyorduk?
*ne bileyim amk.
bu heriflerin gerçek bir karakter olduğuna hala inanmıyorum. Şaka falandı bu muallakler.
buse kağıda : çalışmadın mı sınava yazdı. Çalışmadığımı söylemiştim sorusu gereksizdi. Yine de
hayır dedim. Kalırsam ne olacağını sordu. Kalırsam kalmış olacağım dedi. Güldü, bir şey olur mu
sence senden dedi.
neden olmasın dedim. Sınav zamanı gelmişti. Buse ye burada beklemesini söyledim. Ve sınıfa
girdik.
fizik sınavıymış gireceğimiz. Herkes kağıda bakınca “heeee tabi lan fizikti değil mi” bakışı attı
kağıtlara. ilk soruya sürtünme kuvveti yazdım. ikincisinde rakamları böldüm. Yan sıradan ilk
soruyu bilen var mı beyler dedi birisi. Sürtünme kuvveti dedim.
-Oğlum emin misin o başka birşeydi .
+kendin bilirsin
-Aslında haklısın lan sürtünme kuvveti olabilir dedi
çalışkan olmak güzel bir duyguydu. iki öğretmen başımızda konuşuyorlardı. Erkek olan kadına
yazıyordu basbaya. Halbuki ben o kadına hayallerimde 3 kere sıraya yatırıp sahip olmuştum.
Poposunda 3 tane ben vardı.
sınavdan çıkıp busenin yanına gittim. gözleri dolmuştu.
-noldu buse diye sordum.
bir şey olmadığını yazdı.
-bir şey olmadığı halde ağlayan pek yoktur dedim. Aslında ben ara ara ağlardım hiçbir şey
yokken.
konuşamamaktan nefret ettiğini yazdı. Bazen konuşma yetisini kaybettiği aklıma gelince hep
“konuşma yetime döner koyar arkaüne” diyordum içimden.
-gibtir et konuşunca bir tak olmuyor dedim. Güldü. Bir keresinde sevdiği çocuk ona çok güzel
olduğunu ama konuşamadığı için birlikte olamayacaklarını söylemiş. Bunu o kadar hızlı ve berbat
yazmıştı ki “için birlikte” kısmını çinlikte diye okuduğum için anlam veremiyordum. Buseye boşver
moralini düzeltiriz dedim ve mahalleye gittik. Nasıl moral düzeltilebileceğini bilmiyordum. Erkek
olsa ferre izletirdim ama bir kıza ne yapmak lazımdı.
buse ye eve gelmek isteyip istemediğini sordum. Kabul etti. Odaya geçtik ama abimde oradaydı.
Msnde büşra ile konuşuyordu. Buse yi görünce hoşgeldiniz dedi. Sonra bana bir dakika salona
gelsene dedi.
-lan şimdi de bu kıza mı?
+ne bu kıza mı?
-ne yapacaktınız odada?
+moralini düzeltmeyi planlıyordum.
-oğlum sen kızlarla konuşmayan bir heriftin ne oldu sana başımıza playboy keslldin .
+ne alakası var abi insanlara yardım ediyorum.
-nasıl yardımmış o?
+mesela teyzeleri gibmek falan aklımdan geçiyor.
-ne alaka lan?
+kadınlar kaç yıldır aktar görmemişler be abi. Penisimi göstersem zevkten ölürler mutlu giderler.
-hehe çok komik salak herif. Bu kız konuşamıyor değil mi?
+bağır bağır amk salağı herkes duysun.
-büşra yı da eve çağırdım ben.
+ooo abi.
bu seferde ben yapmıştım. intihar etmeliydim.
-tabi lan artık ciddiye bindi iş. Geçen neredeyse öpüşecektik.
+neredeyse? Tebrik ederim. Hiç kızın arkaüne falan baktın mı sen?
-aşık adam arkae bakmaz.
+niye aşık adam muallak mi olur?
-sen anlamazsın.
kız olsam abime vermezdim.
tekrar içeri geçtik abimle. Buse gülüyordu her zaman ki gibi. Pek asık suratlı insanlar çıkmıyordu
karşıma. 10 dakika kadar aptal aptal abimi izledik. Mal herif arkasında iki kişi varken age ofta
ordularına küfrediyordu. Sonra da arkasına dönüp kusura bakmayın ağzımdan kaçtı diyordu.
böyle salak salak otururken büşra geldi. Odada 4 kişi olmuştuk. Aklımdan feci şeyler geçiyordu.
Buse yi eve gönderip büşra ya sağlı sollu girebilirdik. Sonra abimi düşündüm, herhalde travmaya
girerdi. Zaten ancak travmaya girerdi bu salak.
abim büşrayla konuştuğunda ve midem yavaş yavaş ağzına gelmeye başladı:
-nasılsın aşkım hayat nasıl gidiyor?
+iyi aşkım.
eminim yarım saat önce aynı şeyleri msnde konuşuyorlardı.
-zapa buse ile misiniz siz?
sanane bitch sanane. Sen kendi yarrağına bak:
*öyle konuşuyoruz dolanıyoruz.
-nasıl konuşuyorsunuz?
dil ele gelmiyor ki arkaüne sokayım. Buse bunu duyunca üzüldü bir an.
*siz nasıl düşünebiliyorsanız biz de öyle konuşabiliyoruz.
o zaman çok sarsıcı bir cümle olduğunu düşünmüştüm ama şimdi baktım da tak gibiydi. Yine de
suratları morarmıştı. Ben inci sözlükte reyizim diyen ilkokullu kızın swfsinde ki gibi kapak kapak
demek istiyordum
abim büşraya salona geçlim istersen dedi. Büşra da kabul etti. Biz de bilgisayara oturduk buse ile.
izlemek istediği bir şey olup olmadığını sordum. istediğini aç dedi. Komik videolar yazıp arattım.
Hiçbirine de gülmedim ama buse gülüyordu. Mutfağa gidip geleceğimi söyledim buseye. Mutfağa
giderken salona göz ucuyla baktım. Gerizekalı abim kıza yanaşmaya çalışıyordu. Abi bir saniye
gelir misin dedim.
yanıma geldi,
-ne var lan tam zamanında?
+abi elini kızın direk en önemli bölgesine at gerisi geliyor.
-saçmalama lan.
+sen beni dinle. Osmanlı taktiği, çek çıkar. içine akıtırsan hücreleri, sokaktan toplarsın bücürleri.
-sen işine bak.
abim kızın yanına oturdu. Onu izliyordum. Elini gerçekten atacaktı belliydi. Derken bacaklarına
atabildi ancak. Kız sırıttı dur yapma dedi. Abimin tipine baktım, sahiden de içerdeydi tipini gibtiğim.
tekrar içeri busenin yanına gittim. kahkaha atıyordu kısık kısık. Biraz tuhaf sesler çıkıyordu
gülünce. Ama sorun etmiyordum. Komik videoları izlerken tekrar mutfağa gideceğimi söyledim
buse ye . videoları izlemekten beni pek giblemiyordu açıkçası. Yine salona bir göz attım. Abim
hala aynı durumdaydı. Elini kızın bacağında sürtmekten ileri gidemiyordu. Yaptıklarından ben bile
sıkılmıştım , bir ara gidip ikisini de gibmeyi düşündüm. Derken abime deli cesareti geldi. Elini kızın
göğüslerine attı. Şok etmişti başarılı muallak. Ama çok farklı bir tepkiyle karşılaştı:
-ne yapıyorsun beee kendine gel.
bir de bunu bağıra bağıra söylemişti. Abim afedersin falan diyordu ama nafile. Kız hemen
salondan çıktı. Benim öyle dikildiğimi görünce “ne ye bakıyorsun lan sapık arka” dedi. arka diyince
tahrik olmadım değil. bu devirde bir arkae kolay kolay ulaşılamıyordu. Büşra hızlı adımlarla evden
çıktı. Abim oflayıp pufluyordu. Yanına gittim, ağlayacaktı neredeyse:
-demiştim abi bu kız huurdur diye.
+lan tam tersi çıktı namusluymuş.
-huur mu namusluymuş, yoksa namuslu mu huur anlamında?
+ya gibtir git hayatımı hep mahvediyorsun lan.
-yuh ben ne yaptım?
+sen elini at demeseydin.
-ben sana at dediğimde 20 dakika önceydi ama. Şimdi etkisi olmaz herhalde.
bana öyle bir baktı ki arkamı bile dönmeden odaya kaçtım. Buse ne oldu diye yazdı.
-abim yanlış yerlere dokundu dedim. Videoları izlemeye devam ettik.
akşama doğru buse gitmişti. Abimle başbaşaydık evde. Hüzünlü şarkılar dinleyip tribe girmeye
çalışıyordu. iyice aptallaşmıştı:
-abi birkaç test çöz kendine gelirsin.
+dalga geçme lan aşıktım ben o kıza.
-ya ne aşkı aç bir ferre yemin ediyorum aşk falan kalmaz. Aşk ne ya, harfleri güzel bir kelime o
kadar. O da “a” harfi büyük olursa güzel görünüyor.
cevap vermedi abim. Kendisi teselliyi isminde baba takısı olan adamların şarkılarında arıyordu.
Kendi babasını bu kadar dinlememiştir.
yaz tatili berbat geçiyordu. Sınavlara giriyordum, evde oturuyordum, ilkokullu muallaklere laf
atıyordum, buse vardı. Kısır döngü arasında sıkışıp kalmıştım. ilk sınav döneminin son sınavı da
gelmişti bu arada. 4. Sınav için okula gittim.
bu sınava ne cemil ne furkan gelmişti. Benim dışımda sınıftan iki kişi vardı. Herhalde daha fazla
kişi olmalıydı ama gelmemişlerdi sınava. Yanımda ki iki kişiden çirkin olanına:
- yaz tatilin nasıl gidiyor aga dedim.
+iyi işte kızlar eğlenceli falan.
çocuk aynaya yakışıklı bir adamın resmini falan bastırmıştı herhalde. Bu tiple aynaya bakıpta bu
kadar ümitli kimse olamazdı.
yakışıklı birisin olur öyle.
+saol zapa. Geçen bir kız var mahalleye yeni taşınmış abi, süt gibi. Bana yazıyor belli, bir ev boş
olsa arkaüreceğim.
-bizim eve at istersen bomboş. Bir 10 liranı alırım.
+saol be. Kızla bir konuşursam ararım seni.
he ararsın ararsın. O bahsettiğin kızın ferre sitelerinde çektiğin kız olduğunu bilmiyoruz sanki.
insanlarda müthiş bir kendini beğenme duygusu vardı. Adam john merrick ten halliceydi ama brad
pitten daha narsistti. Yani ben de aynaya bakıyordum ve kızlarla nasıl yattığıma şaşırıyordum.
Benimki tesadüftü herhalde. Ama bu muallaknin güzel bir kızla yatması tanrı nın dünyaya tekme
atması dışında gerçekleşmezdi.
sınava girdik ve çıktık. 15 dakika da hepsini yaptım. Yanlış veya doğru gibimde değildi.
ilkokuldayken yemin ederim 10 soruluk sınavda 7 soru yapmıştım ve 85 almıştım. Ayrıca her soru
10 puandı. O gün allah ın varlığına feci inanmıştım. Hatta beni koruduğunu düşünüyordum. Bu ara
pek yanımda yoktu ama şansımı döndürecekti elbette.
mahalleye gittiğimde abim bizim binanın merdiveninde oturuyordu. Başını iki elinin arasına almıştı.
Gidip yanına çömdüm.
-ne oldu abi neyin var?
+hayat zor be kardeşim.
hasgibtir sıçmıştık.
-niye tribe girdin abi şimdi.
+hiçbir şey düzgün gitmiyor be oğlum.
huur çocuğu her dönem takdir alıyordu ve hiçbir şey düzgün gitmiyor diyordu.
-doğrudur abi.
+hayat hep mi böyle olacak lan*
leon: bu hep böyle.
ben: abi bi gibtir git kendine gel. Çık artık ergenlikten. Burada bu lafları söylemesi gereken benim.
+ne ergenliği lan. Ben ergenliğe 11 yaşında girdim.
-doğrudur 8 yaşındayken de kız gibmişsindir.
bunu diyince güldü. insan gibi güldüğü ender anlardandı derken hayvan gibi ağzını açmaya
başladı yine.
+yarın denize gidiyoruz sınavın var mı?
konuyu nereden nereye getirmişti.
-hayır yokta kim kim gidiyoruz.
+babam amcam sen ben, amcamın çocukları.
-annem gelmiyor mu?
+hayır.
çok sevinmiştim. Annemi denizde görmeye tahammül edemezdim. Gerçi otururdu bir köşe de ama
penisi iç çamaşırından taşan adamlarla göz göze gelmemeliydi. Anneler seksin ne anlama
geldiğini bile bilmemeydi. Sonuçtu anne yani. Ben babamın onu yatırdığına bile inanmıyorum.
Babam kendini gibmiştir bence anneme bluetoothla çocuğu göndermiştir.
( mesaj atan varsa atmasın beyler, bilgisayar can çekişiyor. inboxa bakamıyorum bile. Sadece
yolla gönder yapıyorum. Onu bırakın word bile kapanıp kapanıp açılıyor yazılar gidiyor . kedidir
kedi desem de galiba bilgisayarda virüsler var. Bu arada virüslerin arkaü var mıdır ?)
Bayadır denize gitmiyordum. Ayrıca ben yüzme de bilmem zaten. Yani yüz yüz, seks istersen
sensin öküz. Bunu abime söylediğimde beni odadan atmıştı ciddi ciddi. Aslında onunla büşra nın
arasında ki ilişkiyi özetleyen bir cümleydi. Ertesi gün sabahım 5 in de kaldırdı arkaler. Annem
yorganı üzerimden attı, birgün beni de pencereden atacaktı çılgın.
babam ve abimle kahvaltı yaptık. Şu üç kişinin arasında en gibici olduğum için kendimle gurur
duyuyordum. abime zaten am desen kaçıncı soru o der. Babamsa “ ne amı lan edepsiz herif bak
annen gibi kızlarla evlen yok mesela annende ondan” diyebilirdi.
Seksomanyaklardan hallice hissediyordum kendimi. Halbuki mahallede düzenli seks hayatı olan
ergenler bile olabilirdi. Bırakın ergenleri o bana posta koyan ilkokulludan da bile şüpheleniyordum.
kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya bindik. Babamın arabası güzel kokuyordu en azından. Belirli
bir yerde amcamlarla buluştuk. Yolun ortasına dağdan gelmişler gibi arabayı durdurup
selamlaştık.
amcam:
- oo yiğenlerim nasılsınız dedi.
tutmayın lan beni gibeceğim durumundaydım.
-ooo zapa nın abisi (gerçek ismini boşverin :D)
-oooo zapa.
+oooo amca.
**ooooo karamela sepeti terazi lastik…
amcamla bu beynimin sevgi koyan diyaloglardan sonra, amcamın çocuklarıyla selamlaştık. Bir
oğlu bir kızı vardı amcamın. Oğlu sahiden yakışıklı bir muallakydi. Uyuz oluyordum çocuğa . bu
adamın yanında hangi kız bize bakardı? Mesela ben yanımda abimi getirirdim. Çünkü ondan daha
iyi durumdaydım. Ama bu binle olacak iş değildi. Ardından kız olan yiğenimle selamlaştık. Bu da
benden bir yaş küçüktü. Göğüsleri minicikti kalçaları ufak ama biçimliydi. Dudaklarımı yapıştırdım
yanağına. Bu pis pis güldü. Güzel sayılırdı aslında. Zaten dürüst olmak gerekirse istanbulda
fazlasıyla güzel kız var bence. Ama varoşlarda oturunca ister istemez çoğunluk konfeksiyon güzeli
jale gibi gözüküyordu
bu ayak üstü birbirimizi yalama faslından sonra arabalara binip tekrar yola çıktık. Denize
geldiğimizde arabada üç kere poşete kusmuştum. Halsizlikten geberecek durumdaydım. Abimde
gülüyordu durmadan.
-baba seneye üstün başarı belgesi alacağım diyordu.
+afferin oğlum. Şu da senden biraz örnek alsa.
şu diyen dillerine selamlar olsun.
takmıyordum ikisinide . am görmemiş adamlara yönelik bir kanun çıkarılmalıydı. Mesela ben am
gördüm. Benim yanımca ancak ben izin verirsem konuşabilmeliydiler.
nihayet arabalar park edilip sahile indik. Havlular vs herkes tam takımdı. Benimse şortum bile
yoktu. babam iyice uyuz oldu bana:
+senin hiç becerili olduğun bir şey yok mu be oğlum.
-dön baba dön.
+ne?
-iyi futbol oynarım.
ben fena futbol oynamam. Abimi mahallede benim sayemde maçlara alırlardı. Yeteneksiz muallak
asıl oydu. Ayrıca ortaokulda voleyboldan madalyam da vardı.
amcamın kızı üstleri çıkarınca ben iyice gerçeklikten uzaklaştım. Yani söz konusu çıplaktan hallice
kadın vücuduysa baban denizde boğulacak halde olsa gibtir edeceksin. Zaten ben yüzme
bilmiyordum vicdanım rahattı.
amcamın oğlu adı murat. arka herif üstünü çıkarınca iyice uyuz oldum. Adamın sponsoru
güllüoğluydu herhalde. Baklavalarını gibeyim onun. Bütün kızlar buna bakmaya başladı. Amcam
gurur duyuyordu çocukla. Abimle birbirimize baktık. Ben gülmeye başladım. Bu üstünü çıkarmıştı
aman allahım o ne vücut. Beyaz vücuda simsiyah kıllar “baba annemi çağır şunu geri soksun”
diyecektim. Rezil ediyordu muallak bizi. Neyse ki ben üstümü çıkarmadım. Amcamın kızı yanıma
geldi :
-girmiyor musun sen denize?
+hayır.
-neden?
+yüzmeyi bilmiyorum.
-haha yuh gel öğrenirsin.
+belki. Ama daha büyük bir sorun var.
-ne oldu?
+şortum yok.
-babam verir bir tane.
+daha da büyük bir sorunum var.
-yine ne oldu?
+altımda hiçbir şey yok.
bu arkasını dönüp kıs kıs güldü. Kulaklarımda “ednan bey kızınızı behlül bey” sesleri
yankılanıyordu. Ama bu iş sahiden arka isterdi. Elimi arkaüme attım. Bende o arka yoktu.
abim denize girince görüntü kirliliği azaldı. Amcamın kızı da (buna amkız diyorum. amcam ın amı
kızın kızı. Amkız=amcamın kızı)
amkız denizde kulaç atarken iyice coştum. Derin derin yutkunmaya başladım. Babam ve
amcamda denizdeydiler. Su topuyla saçmalıyorlardı. Arada sahilde ki kadınları kesiyorlardı.
Anneleri üstlerine salmak lazımdı.
abim denizden çıktığında bakmamak için gözlerimi kaçırdım. Kılları aşağı doğru taranmış gibiydi.
Direk kendini kumlara attı. Murat arkaü kızlara hava atıyordu denizde. Biri gidip kafasına kumdan
kale falan fırlatsaydı keşke. Sonra amkız denizden çıktı. Sırılsıklam vücudunu görünce irkildim
iyice. Bir de geldi yanıma oturdu. Beynim o ara alev aldı herhalde. Düzgün düşünemiyordum.
-deniz çok güzel ya gel ayağını sok bari.
+sokayım mı?
-yani o da bir şey. Ayağına su değsin en azından.
değmek değmek sürtünmek sok …
+amkız (tabi böyle demiyorum ona ismiyle hitap ediyorum) derslerin nasıl senin?
aklıma başka bir şey gelmemişti.
-berbat.
+ne güzel benimde öyle.
-kız durumların nasıl?
+çok çok kötü be amkız. Bu ara arkae hasretim.
real: pek o tip şeylerle ilgilenmiyorum.
-neden erkek değil misin? Gülmeye başladı. Pardon dedi ardından.
+erkeklikle alakası yok. Ben uzaklaştırıyorum herkesi kendimden.
-yoo gayet iyisin sen. gibtir et onları.
gibtir, gibtir gib beni hadi …..
penisim taş durumdaydı. Acaba insan kaldıramayacağı penisi sıvazlar mı?
+senin erkek arkadaşın var mı?
-evet.
+nasıl biri?
-motorgibleti var. Havalı işte.
ya bu huur çocuklarına kızılay motorgiblet mi dağıtıyordu, herkesin motoru vardı.
+yaşı kaç çocuğun?
-19.
+yuh ne yapıyorsun kendinden o kadar büyük çocukla.
-ben olgun erkeklerden hoşlanıyorum.
ahali gibin şu kızı.
+kızım yaşın kaç başın kaç hem o herifin ne istediği belli olmaz.
-ne isteyecekmiş?
+yani yarın öbür gün sıkıştırır falan.
-o beni ilgilendirir. Benim hayatım.
modern dişi bireyin huurluğu hayatına monte etme çabası.
+amcama da söyle bunu istersen.
-bu bizi ilgilendirir be zapacığım.
sen ağzında meniyle gitte bakalım sizi mi ilgilendiriyor. Kazaymış gibi ayağa kalkarken elimi
bacağına değdirdim. O anda titremeye başladım geliyordum. Hemen kendimi yere attım yüz üstü.
Ve kumlara dayalı vaziyette pantolona boşaldım. Kafamı çevirip amkıza baktım. “haha niye yere
yattın manyak” dedi.
tekrar kafamı diğer yöne çevirdim. Acınası haldeydim. Amkız:
-abimin yanına gideyim biraz dedi.
biraz,az, azmak, arka, meme.
Amkız abisinin yanına gitmişti. Bense belaltım berbat halde sırtüstü kumlara yattım. Abim
uyumuştu çoktan. Babmla amcama baktım su topu takımını genişletmişlerdi. Ayrıca bir iki tane
genç kız da vardı. Babam vajinaya hayır yönetim kurulu üyesi gibi hiçbir kıza bakmıyordu.
amcamsa arkae bakarak top oynayan ilk insan olma onuruna erişmek üzereydi. Gökyüzüne
baktım, güneş tam tepeden vuruyordu. Gözlerimi kısa kısa etrafa bakıyordum. Ne kadar güzel
hayatlar vardı ya da insanlar öyleymiş gibi yapıyorlardı. Önümden geçen taş gibi kızlar neden
üzerime düşmüyorlardı? Nihayetinde bu da bir olasılıktı ama hiç gerçekleşmiyordu. Keşke
fannymagnet gerçek hayatta da uygulansa. Ama anneler hariç ibaresi eklenmeli tabi ki.
bir yandan da sınavları düşünüyordum. Eğer kalırsam çok kötü olurdu. Doğru düzgün düşünmeme
fırsat verilmiyordu. Amkız yine geldi sallana sallana. Güzel değildi yani, insanlar durmadan
penisleriyle yaşamayamazlar bu kadar çok hatırlatılmamalıydı.
-zapa gel futbol oynayacağız.
+sen futbol oynamasını biliyor musun?
-ya öyle topa falan vururum işte.
işte ,te , tepsi. Tepsi neye benzer arkae. Bütün düşüncelerim arkae odaklanıyordu. Bazen keşke
arka olmasaydı diyordum. sonra tövbe ediyordum tabi.
kaç kişi oynayacağız?
-ya bıktırdın vallahi amma soru soruyorsun.
birlikte top oynamak için kalktık. Önümde yürümesine müsaade ettim. Gözlerimi her ne kadar
yukarı kaldırmaya çalışsam da olmuyordu. Kitleniyordum yasak bölgeye.
5 kişiydik toplamda. Bu kızın matematiğini gibmişlerdi galiba beni çağırmasalar 4 kişi olacaklardı.
benim takımımda bir çocuk vardı. Rakip üç kişiydi. ikisi kız biri erkekti. Galiba erkek hava atmak
istiyordu bize.
maç başladı ve takım arkadaşımın xavi olduğunu anladım. Çocuk her yere düzgün top
atabiliyordu. Bende hızlıyımdır açıkçası alıp gidiyordum topu. Kızların yanında geçerken.. ouvvvv.
Muhteşemdi. Eliniz bellerine çarpıyordu., bacaklarınız kalçalarına. Topla tam gidiyordunuz,
kızlardan birini geçerken kalçalarına değiyordunuz ve nerede olduğunuzu unutuyordunuz. Sonra
akıma abim geliyordu böylece top oynadığımı hatırlıyordum.
4-5 derken 10 sıfır oldu maç. Rakip takımda ki herif uyuz oldu sanırım bize ve yeter dinlenelim
dedi. Amkız:
- ne kadar iyisiniz ya siz dedi.
+aslında siz çok kötüsünüz dedim ki haklıydım.
-voleybolda gel istersen dedi.
benim voleyboldan madalyam vardı bilmiyordu herhalde. Halbuki ortaokulda o madalyayı
aldığımda bütün sülaleyi arayıp haber vermiştim.
+benim voleybolumda fena değildir.
-cidden mi?
+evet.
-gel babamlarla su topu oynayalım.
+pantolon var bende.
- çek işte yukarı ne olacak.
pantolonu yukarı çektim ve amcamla babamın yanına gittim. onlar dışında 4-5 kişi daha
oynuyordu. . Direk topu bana attılar ve kötü şekilde karşıladım topu. Babam bana baktı, galiba “ya
yeteneğini gibeyim” diyordu içinden.
oyun ilerledikçe açıldım. muallakliğine babama kötü toplar atıyordum. Karşılayamayınca “düzgün
atsana oğlum” demeye başladı. Yeteneksiz herifti, bariz belliydi bu. Bende topu kızlara atmaya
başladım.
böyle salaklıklardan sonra arabalara bindik eve döndük. Yolun ortasında yine bunlarla vedalaştık.
Amkızı belinden kavrayarak öptüm. Abisi kötü kötü bakmaya başladım. Abime baktım beni
korusun diye herif tekerleğe tekme atıp kontrol etmekle meşguldü. Neyse ki direk yola çıktık.
Amkızı o yazdan 6 ay kadar sonra o motorcu muallaknin arkasında giderken görecektim. Kesin
vermiştir o çocuğa.
eve gelip direk kafayı vurup yattık. Birkaç saat sonra uyanıp gecenin köründe yemek yedik. Ve
herkes odasına çekildi.
1 hafta kadar geçmişti. Sıkıcı hayatımız devam ediyordu. Ara ara buse ile konuşuyorduk. daha
doğrusu o yazıyordu ben konuşuyordum. Bunun dışında bir tak yaptığım yoktu. sonra girdiğim
sınavlar açıklandı. hepsinden kalmıştım. ikinci sınavlara girecektim ama anlamı yoktu artık.
Kalmamam mucizelere kalmıştı. Keşke kimya öğretmenini gibip şantaj yapsaydık, en azından onu
geçerdim.
babam her gece gelip sınavlarımı soruyordu. Bende daha açıklanmadığını söylüyordum. Evdeki
beyzbol sopasını çöpe atsak söylerdim ama tedirgin oluyordum.
binanın önünde ki merdivenlerde kara kara düşünüyordum. Yavaş yavaş taka batmaya
başlamıştım. Tabi 1 sene sonra ki durumumu bilseydim tadını çıkarırdım.
ilkokullu muallak yanıma geldi:
-zapa abi ne oldu?
+ne olmuş?
-üzgün görünüyorsun.
Bak bak ilkokullu muallaknin cümlelerine.
-seksin ne demek olduğunu biliyor musun?
+ayıp abi.
-ne ayıp ?
+o kelime.
-ne anlama geliyor lan biliyor musun?
+hayır ama ayıp.
--aslında değil çok güzel bir şey.
-ne demek ki?
+babanın anneni sevmesine seks denir. Güzel değil mi?
-aa güzelmiş aslında. Babam anneme hep seks o zaman.
ingilizce am günü yağın yaratıcısı bana göre bu çocuktur.
+şimdi git derslerini düzelt. 4 getir hepsini.
-çalışıyorum hergün zaten.
+iyi git şimdi arkadaşlarınla oyna.
-yok ya sıkılıyorum onlarla.
+lan gibtir git şuradaaaaan.
korkup kaçtı pezevenk. Her zaman ilkokulluları sevmem.
zaman kavramını unutmuştum o arada. kalkmak için hamle yaptım neredeyse arkaüm düşecekti.
buse ile pek görüşemiyorduk o dönemde. Bir gece bakkala gitmek için dışarı çıktım. Bakkal
evimize yakındır. Arkasında yıkık dökük bir bina vardır bu bakkalın. Neden bilmiyorum ama
oradan dolaşacağım tuttu. Tesadüfe pek inanmam açıkçası. O binadan geçerken buse yi gördüm.
Karşısında bir çocukla beraberdi. Ama buse bildiğin konuşuyordu. Baya baya konuşkan bir
huurydu yani. Dili de vardı hem. Görüyordum konuşurken dilini. Dişlerinin arkasındaydı. Kendimi
kandırılmış hissediyordum doğal olarak. ama pek üzülmedim. Sorun edilecek gibi değildi bana
göre. Yanlarına gittim:
-buse sen hani konuşamıyordun amk?
tuhaf bir cümle bitirişi olmuştu. Buse şaşırdı beni görünce.
yanında ki çocuk atladı lafa.
+hayırdır genç kimsin.
benden büyüktü çocuk. Bu kızlar ne meraklıydı kendilerini büyüklere yamamaya. Bende
doğmamış bütün kızlara ultrason cihazından öpücük atmalıydım o zaman. Yatırım olurdu ilerisi
için.
-bu kız bana dilsizim demişti.
*hayır konuşma yetimi kaybettim demiştim.
-aynı şey işte.
+şimdi de konuşuyor birader.
-ya sen kimsin aga bir karışma lütfen.
+ben suat sen kimsin?
aaa suat lan bu dedim.
-suat aga sen misin ya. Az gibmedim seni laf arasında. Abimin sevdiği kızı gibmedin inşallah.
real: ben zapayım. Bu kızla arkadaşız biz.
+iyi kardeşim şimdi git bir şey konuşuyoruz.
-buse bir şey söyle lan.
*zapa git başımdan şimdi. Özür dilerim senden . canım sıkılıyordu böyle yaptım tamam mı?
-nasıl bir kevaşesin arkadaşım sen.
suat sinirlendi. Bir tane çıkardı ağzıma. Bu yıl zapanın ağzını yüzünü dağıtma yılıydı. Herkes
yüzümü gibiyordu. Yere düştüm yine. Temizdi yerler. Ama artık az çok kavga etmesini
öğrenmiştim. Ayağa kalkıp bir kafa attım çocuğa. Hayatımda tutturacağım 3 kafa vuruşundan
biriydi.
çocuk burnunu tutup ciddi ciddi ağlamaya başladı. Ben de gülmeye başladım. Ama ne olur ne
olmaz diyerek geri eve gittim. giderken de buse ye “huur “ diye bağırdım. Eve gidip abime bir
çocuğa kafa attığımı söyledim. “afferin iyi öğrenmişsin benden” dedi . tuvalete gidip mastürbasyon
yaptım ve tekrar aynı şeyi söyledim. “kim lan sana sataşan “ dedi bu sefer. Bu çocuğun
öğretmenleriyle konuşmam lazımdı, bu herife takdir vermeleri suç sayılırdı. Hatta 5 ay hapis ve 4
gardiyan tarafından gibilme cezası verilmeliydi.
(şimdilik son entry biraz hava falan alalım. ayrıca hem yaşadıklarımdan hem klavyeye bakmaktan
kusacağım artık. Okuyanlar varsa onlarda beklemez hem matürbasyon falan yaparlar)
2. Sınav dönemi gelmişti hatta geçmişti. Size bunlardan pek bahsetmek istemiyorum. Sınıftan
gelen bile yoktu sınavlara. Tek başıma laf olsun diye gittim toplamda 8 lira para verdiğimle kaldım
. buse ülkesine dönmüştü, zaten o yaşananlardan sonra görüşmemiştik. Keşke yatmaya
çalışsaydım onunla.
*-*
*-*
sınıfta kaldığım kesinleştiğinde bunu babama açıklamam gerekiyordu. Hayatımın en stresli
anlarındandı. Keşke annemle yatsalardı o anda söyleseydim o zevkle pek ses çıkarmazdı. Ama
yatmıyorlardı, bence üreme organları falan da yoktu bunların. Belki de el ele tutuşarak olmuştuk
biz.
babm salonda çay içip haberleri izliyordu. Yanına gittim. allah ım bir şey olmazsa söz bu Cuma
yardırıyorum dedim.
-baba sana bir şey söyleceğim.
+söyle.
Uzun süre beklesemiydim derken yapıştırdım cevabı:+sınıfta kaldım baba
-ne?
öyle bir yüz ifadesi aldı ki babam, mutfak camına koşup atlamayı düşündüm.
+sınıfta kaldım baba.
-ne diyorsun oğlum sen?
ananın amı diyorum ananın.
+sınıfta kaldım diyorum.
annem zılgıta başladı:
*çok yüz verdik bu çocuğa çok. Bak bizi elaleme rezil edecek.
-babam yanımdan geçip gitti. Sonra ne aradığını bilmiyor bir yüz ifadesiyle geri döndü. Suratıma
inanılmaz bir tokat çarptı. Zapayı tokatlama şenlikleri hız kesmeden devam ediyordu. Tekrar
ayağa kalkmamı istedi. Tekrar kalktım, yine vurdu. Ardından bir kez daha. 5 tane tokat atmıştı
toplamda. Bu arada tokat diye de bir şehir var insan yaşıyor muydu acaba orada?
gözlerim dolu dolu olmuştu. Ama ağlamadım yine de. Odaya gittim. baktım abimin de bana
bakarken gözleri dolmuştu. Çok kötü hissettim kendimi. Abim yutkunarak takma kafana diyordu.
Benden çok üzülmüştü durumuma. Yine de en azından takdir almasaydı göt. Çok çalışkandı
arkdaş. Bütün genetiği bu herife vermişlerdi. Bana da yarrak kalmıştı galiba. Tuvalete gittim yine.
Abim içeride sümüklerini çeke çeke hıçkırıyordu. Herif neredeyse ağlayacaktı benim yüzümden.
iyi bir adamdı. Sonra amkızı düşünüp mastürbasyon yaptım. Ağlayacak durumda olduğunuzda
çok acayip oluyordu mastürbasyon yapmak.
Hayat her zaman eğlenceli değildi .
(internet kafeden yazıyorum. bu arada internet kafe kültürü bitmiş arkadaş. ne cs kuruldu diyen
var ne partiye gelin diyen. tek başımayım kafede. aslında burada mastürbasyon iyi gider)
Sabahın köründe uyanmıştım. 5 falan olmalıydı. Okul kıyafetlerimi dolabımdan çıkarıp giydim.
Okulların ilk günüydü ve ikinci senemdi. Niye saat 5 te kalktım bilmiyordum. Düpedüz aptallıktı
yaptığım. Çok geçmeden salaklığımın farkına vardım. Kıyafetlerimi çıkarıp yine uyudum. Saat 4
ya da 5 te uyanıp üzerinize gelen uyku seliyle yatağa yatmaktan daha güzel bir şey yoktu. lafın
gelişi tabi, yoksa uyumaktan daha güzel yığınla şey vardı.
uyandığımda saat 9 du. Okula geç kalmıştım. Hemen kıyafetlerimi giyip evden çıktım. Yaz ne
kadar da çabuk geçmişti. Biri zamana çabuk olmazsan sikerim belanı demişti herhalde. O kadar
çabuk geçiyordu ki hayat, dolu dolu yaşamak için plan yaparken bitiyordu. Düşüncelerimi gözden
geçirdim. Am diyerek konuyu kapattım. Derin düşünmekten daha salakça olan az şey vardır.
Okula giderken tedirgin oldum hafiften. ikinci senenizde kendinizden küçüklerle bir arada olmak
pek güzel görünmüyordu. Aslında ben sorun etmezdim ama o salaklar sizi gözlerinde büyütürlerdi.
Birden aklıma amkız ve büşra geldi. Belki buradakiler de büyük erkeklere vermek için sıraya
dizilirlerdi. Ama her zaman sizden daha büyükleri bulunurdu tabi.
o kadar tembel ve üşengeçtim ki sayısal sınıfı yine değiştirmemiştim. Kendimi bitirmek için vardım.
Aynı sınıfa ikinci kez girecektim. Kapının önünde durdum. Dışarı çıkıp sokakta dolaşabilirdim. Çok
güzel bir fikir gibi geldi. Ama uygulamaktan korktuğum için kapıyı açtım. En boktan anla karşı
karşıyaydım. Bütün sınıf bana kitlenmişti. Bu yüzden okula geç kalmayı hiç sevmezdim. Öğretmen
adımı sordu:
-adım zapa.
+erkencisin zapa.
-evet bugün öyle oldu. Ama genelde erken gelmem, hiçbir konuda.
+nasıl yani?
-yani işte, erken gelmek.
saçmalıyordum. Hoca anlasaydı sanırım müdür yardımcısına beni siktirmeye çalışırdı. Okula yeni
gelmiş bir öğretmendi. Ne öğretmeni olduğunu bilmiyordum ama güzel kadındı. Vücududa ne
kadar sağlamdı öyle.
yerime geçmemi istedi. En arka sıralara baktım. Furkan bana bakıp sırıtıyordu.
Ne salak insanlardık. En azından yerim belliydi. Kimse furkanla oturmamıştı bile.. yine aynı
sıramda oturuyordum. Furkanla selamlaştık ve cemili saygıyla andık . furkan kafasını sıraya
gömdü, bende yan sıradakilere bakmaya başladım. Sağda yine şişmanlar vardı. Farklı
şişmanlardı ama şişmanlardı nihayetinde. Ülke de şişman üretme fabrikası vardı galiba.
Şişmanların kalçalarına baktım, leğen gibiydiler. Duvara dayayıp kafa atılabilirlerdi. Şişmanlar
onlara baktığımı görünce gülüp önlerine döndüler. iki şişmanla grup seks nasıl olurdu acaba?
Düşünsenize ikisi birden kalçalarıyla penislerinizi sıkıştırıyorlar. Çok acayip olurdu.
bu kez ön sıramda bir kız oturuyordu ve tek başındaydı. Sol gruba baktım, solda oturmayı
haketmiyorlardı. Badem bıyıklı piç kurularıydı. Ön sıralar yine çalışkan duruşlu kız öğrencilerindi.
Yapacak bir şey bulamamıştım. Önümde ki kıza adını sordum:
-söylersem konuşmaya devam edecek misin?
kızın saçları kısacıktı. Benim saçlarım daha uzundu onunkilerden. Sanırım bu yüzden onun
yanına oturmaktan çekinmişlerdi.
+kaç yaşındasın sen?
bu soruyu her seferinde neden soruyordum bende bilmiyorum.
-sen sınıfta kaldın değil mi?
akşama kadar cevapsız sorular soracaktık bu gidişle. Direk pantolonu indirmeliydim aslında ama
ya şişmanlar penisimin üzerine otururlarsa?
+evet sınıfta kaldım.
-nasıl bir duygu?
+herkes sana verecekmiş gibi oluyor.
kız pis pis baktı yüzüme. Ama bence alttan alta gülüyordu:
-o niyeymiş?
+tanıdığım bütün kızlar kendinden büyüklere vermek için yaşıyor. Aslında bir de motorum olsa
fena olmazdı.
-iğrençlikte sınıf atlarsın sen.
+onda da sınıfta kalsam intihar ederim artık.
kız güldü. Bu iyiye işaretti, gülen kız benim için potansiyel vericidir; gülmeyenlerse çoktan
vermiştir.
ona sınıfta kalıp kalmadığını sordum. Lise 1 de kaldığını söyledi. En arkada 3 kişiydik ve hepimiz
sınıfta kalmıştık. Furkan bir an sıradan kafasını kaldırdı:
-aga geldik mi dedi ve tekrar yattı. Piç kurusu rüyasında beni sikiyordu galiba.
eve gittiğimde abim kapıyı açtı, ardından banyoya girdi. Annem yan komşuya gitmişti. Fırsattan
istifade hemen bilgisayara geçip arama motoruna “am sikiş seks izle” yazdım. Herhangi bir site
adından haberdar değildim. Pek fazla ilgilenmiyordum bunlarla.
uzun aramalar sonucu güzel bir ferre buldum. Pantolonumu aşağı indirdim ve penisimle göz göze
geldim. “i m ready” diyordu. Yabancı dili de vardı kendisinin. Bu yüzden ona christopher adını
takmıştım. Bence christopher tipi vardı penisimde. Yavaş yavaş kavrayıp ileri geri gitmeye
başladım. Derken dış kapı anahtarla açıldı. Annem gelmişti eve. Penisimi bırakmak istiyordum
ama elim bırakmıyordu. Bir yandan zevkten geberiyordum diğer yandan bilgisyarı kapatıp
pantolonu çekmem lazımdı. Ama beynimin kıvrımları yarrak şeklini almıştı ve duramıyordum.
Annem odanın kapısının camından göründü. Ardından kapıyı hafifçe ittirdi. Ne yapacağımı
şaşırdım ve elimle penisimi kapatarak kasaya eğildim. Annem içeri girmişti. Reset tuşuna
basmıştım ve sikim pantolonun dışındaydı. Annem yukarıdan bakıyordu bana:
-oğlum ne yapıyorsun öyle?
o anda boşalmıştım. Vücudum titriyordu ve kasaya attırmıştım. Bir an sol elimle ciddi ciddi kasayı
kavradım. Hiç bu kadar seksi bir kasa görmemiştim.
+annehhhh bilgisayaoyhh arızalandı da sen git istersen.
annem hiç ikiletmeden gitti. Abim olsa eminim bin tane şey sorar ve onu övecek zemin hazırlardı.
Ayağa kalkıp pantolonu çıkardım ve eşofmanı giydim. Tuvaletten peçete alıp kasayı temizledim.
Aslında kasayı duşa sokmalıydım. Hayatında ilk kez attırılıyordu kendisine.
abim 10 dakika kadar sonra banyodan çıktı. Bornozuyla odaya girdi arka herif. Abimin tipinden hiç
bahsetmedim bu arada. gerçi kendi tipimden de bahsetmedim. Gözlüklü,kel ve şişman değiliz işte
bu kadarı yeterli. Şişmanlardan ciddi anlamda nefret ederim. Yani o kadar açlık varken bir insan
nasıl şişman olmaktan utanmaz. Hastalığı olanları bir kenara bırakırsak şişmanlık utanılması
gereken bir şeydir. Daha da berbat olanı ise şişmanların “biz kendimizle barışığız” demesi.
Tanıdığım şişman olan 35 yaşında bir adam vardı, yine şişman olan bir arkadaşına “lan gibinde ki
kılları nasıl kesiyorsun? Valla ben göremiyorum aynadan baka baka yapabiliyorum” demişti. işte
şişmanlığın özeti budur.
abim şak diye bornozunu çıkardı odanın içinde. Arkası dönüktü bu sırada ve arkaünü gördüm. Hiç
utanma falan yoktu herifte bunun yanında korkmuyordu da. Ya gay ve içest biri olsaydım? Şimdi
inlete inlete duvara vururdum o arkaü. Gerçi o arkaü barbaros şansala versen çöpe atar. Bu kadar
biçimsiz bir arka, cidden şaşırtıcıydı.
-abi odada soyunmasana insan var be burada.
+hani nerede?
mahallede ki ilkokullar gibmişti bunu yoksa böyle çocukça bir şey söylemezdi.
-tam arkanda, berbat arkaünü gören bir insan var.
+sen de insansan vah halimize.
-abi bu yaz büşra nın verdiği çocuğu yüz yüze gördüm he.
+kimmiş o ?
-suat.
+her görüştüğü çocuğa vermek zorunda mı lan odun?
-sen kız olsan her görüştüğün çocuğa verir misin abi?
+benim kriterlerim var lan.
ruhu muallakyi bunun emindim.
-abi cidden dürüst ol bana verir miydin?
+senden iyisini mi bulacağım lan. Peki sen bana verir miydin?
-sana vermezsem amımı testereyle deşeceklerini söyleseler bile vermezdim..
+gibtir lan ben de sana vermezdim zaten.
-ben o arkaü olmasını bilirdim merak etme.
iki erkek kardeş neden böyle bir konuşma yapardı ki? Ruhumuz huur falandı galiba.
Okul o kadar sıkıcı ve berbat bir yerdi ki şişmanlarla ilgili fanteziler kuruyordum. Bazen badem
bıyıklıları hayalimde komünistlerle öpüştürüyordum. Çok çok kötüydü okul. Aslında ön
sıralardakiler gayet eğleniyorlardı. Söylenilen herşeye gülüyorlardı ön sıradakiler. Badem bıyıklılar
daha çok kurtlar vadisi ve cami de safları sıklaştıranlar familyasındandı. Furkan ve ben neden
okula geliyorduk en ufak bir fikrim yoktu. herhalde toplum bizi bir yere ait olmaya zorluyordu.
Yapacak bir şeyim olmadığından ara ara önümüzde ki sıraya oturuyordum. Kısa saçlı kız buna
pek tepki vermiyordu. Adı yeşim olan bu kızın hiç sınıftan biriyle görüştüğünü görmemiştim.
Teneffüslerde ya sırasında öylece oturuyor ya da dışarıda banklardan birine çöreklenip
bekliyordu. Onunla diyaloglarımız çok salakça oluyordu. Biyoloji dersindeydik ve öğretmen evrim
teorisi ile ilgili gelen bir soruya “onların atası maymun olabilir ama bizim değil yeaaa” gibi
saçmalıklarla karşılık veriyordu. Yeşime dönüp evrim teorisi için ne düşündüğünü sordum:
-maymun ,kertenkele neyden gelirsek gelelim önemi yok. Varız işte.
+öyle deme. Mesela maymunlara bak, Zevk için birlikte oluyor hayvanlar. Bu bence çok insanca.
-senin aklında hep böyle düşünceler mi var?
+nasıl düşünceler?
-durmadan çiftleşmek gibi.
+aslına bence o tekleşmek. Sonuçta iki kişi tek oluyor gibi. Birbirinin içinde…
-tamam tamam detaya inme.
+hiç biriyle tekleştin mi?
-hayır.
+kızla tekleştin mi?
-hiç kimseyle tekleşmedim demek hem kızla hem erkekle tekleşmedim demek oluyor.
bu konuda haklıydı. Ama kısa saçlılar da lezbiyenlik eğilimi görülüyordu, bunun için öyle
sormuştum. Mesela bir erkek iki kızın birlikte olmasını izlerken zevk alır. Hatta ben genelde
lezbiyen ferresi izlerim. Acaba kadınlarda da böyle oluyor mudur? iki tane kas yığını herifi izliyorlar
mıdır?
kız olsam kesinlikle lezbiyen olurdum
furkan la konuşmalarımız asgari düzeydeydi. Günde toplam 10 dakika falan konuşuyorduk en
fazla. Onlarda saçma konular üzerine oluyordu. Dil ve anlatım derslerinde genelde furkanın
saçmalıklarını dinliyordum:
-zapa, cemil burada olsa güzel olurdu kanka.
+evet.
-ama şimdi de sırada rahat oturuyoruz. Alınmasın ama cemil de koca arkalüydü.
+evet.
-önümüzde daha güzel kızlar vardı. Mahide nin kalçaları ne kadar güzeldi lan.
+bilmez miyim.
-abi o arkaü alacaksın dolaba yapıştıracaksın…
+bu söylediklerini kimse benden iyi bilemez emin ol.
-niye rüyanda kızı öyle mi gördün hehehe. Şaka yapıyorum zapa.
+önemli değil.
geometri hocasıysa insanı çileden çıkaracak cinstendi. Kadın beni tanıyordu ve durmadan tahtaya
kaldırıyordu ve ben bir tak bilmiyordum geometriyle ilgili. Yine tahtaya bir soru yazdı ve arka
sırada beni gördü:
-oooo zapa efendi teşrif eder misiniz sorumuza.
hem ooo zapa diyordu hem de koca arkalüydü. Şişmanlara baktım ardından geometri hocasına,
duvara dayayıp poposuna kafa atılması gereken kişi sayısı hızla artıyordu, tahtaya gittim çekine
çekine.
-evet zapacığım sorumuz için ne düşünüyorsun?
bir üçgen vardı ve açılarını falan hesaplayacaktım galiba. Ama formül gerekliydi. Okul daha yeni
başlamıştı ve kadın direk ders işlemeye başlamıştı. rüyasında arkaüne pergel sokulduğunu
görüyordur büyük ihtimalle.
soruya bakınca aklıma hiçbir şey gelmedi.
+hocam bu soruya başkasını kaldırın bence.
-çok kolay zapa yapabilirsin çalıştır kafanı.
hey teacher, leave them kids alone.
+öğretmenim bu soruyu yapamayacağım.
-bu soru yapılana kadar sırana geçemezsin.
+yıllarca tahtanın önünde duramam.
pencere açıktı arkasında hemen koşup atlasam kurtulurdum bu andan. Beni rezil ediyordu tüm
sınıfa, arkaüne pergel soktuğum.
+cidden yapamayacağım.
-çok ciddiyim zapa!
kaşlarını çatınca korkunç olduğunu sanıyordu . halbuki kaşlarını çatan göbekli bir kadındı alt
tarafı. Saate baktım zilin çalmasına 25 dakik vardı. Allah ım yardım et vallahi bu kez kesin
cumadayım.
ardından inanılmaz bir şey oldu. Kapı açıldı ve müdür yardımcısı geldi. Öğretmeni dışarı çağırdı
bir şey konuşmak için. O ders boyunca sınıfa gelmedi geometri öğretmeni. Allah a her şey için
teşekkür ettim. Ama cumaya gitmedim. Küçükken Cuma da “şşşt , sessiz olun çocuklar” diyerek
benle abime kızan adam bütün bunların sorumlusudur.
okulun 2. Haftası bahçede yürürken denizle karşılaştım. Tam yanında geçerken “selam yok mu
zapa” dedi. Midesi ne kadar genişti bu kızın böyle.
+selam deniz.
-aleyküm selam.
Görmeyeli fethullahe olmuştu.
+ne oldu deniz ?
-bir şey olmadı öylesine işte. gel oturalım biraz şurada canım sıkılıyor zaten.
bir ara telefonda “ı” harfi “i” olarak yazılabiliyordu ancak. Abime bir kız sıkılıyorum yerine
gibiliyorum yazmak durumunda kalmıştı. O an abimin nabzı falan düşmüştü. Ardından gidip
çekmişti tuvalette galiba. Aklıma bu gelmişti .
denizle banka oturduk. Zaten pek meşgul biri değildim.
-deniz seninle konuştuğumuzda genelde dayak yiyorum.
+haha yok be. Denk geldi bir ara. Nasıl sınıfın güzel mi?
-tak gibi be deniz. Kimse verecek gibi durmuyor. Sırana bakıyorum ve seninle geçirdiğimiz
hatıraları düşünüyorum. Ama şişmanların yeri doldu mesela. Hem mahide gibi bir arkate yok artık
önümde. Biliyor musun mahide yi gibmişliğim var. Bir ara okulun bile sevgi koyacak durumdaydım.
Ama artık bomtakum. Son bir kez, son kez versen ya bana.
fonda çalan şarkı: anlamazdın anlamazdın.
real: fena değil işte tıfıllarla eğleniyoruz.
Denizin göğüsleri de daha da büyümüştü eskiye nazaran. Çocuğu olsam ne yumulurdum o
göğüslerine. Cennetten cehenneme düşmüş gibiydim. Ne güzel geçen sene 2 farklı popoyu
pantolonsuz görmüştüm. Ama şimdi, en son gördüğüm pantolonsuz popo abiminkiydi. Böyle bir
hayatı neden yaşıyordum ki?
-bizim sınıfta berbat zapa ya. Ben sözele geçtim, zaten geçen seneden çok kişi kalmış , atılmış.
Derya da başka okula gitti.
anlattıkları zerre umurumda değildi. Bacak bacak üstüne atmıştı ve bende buna bakmakla
meşguldüm. Ama deryanın gitmesi fena olmamıştı. Zaten nefret ediyordum kendisinden. Gerçi
suat denen herif onu da gibmiştir bence. Hiç görüştüklerini görmemiştim ama suat netice de,
adam abim ve benim görüştüğüm her kızı arkaürüyordu. Aslında suatı giberek bu yokluğu
bitirebilirdim. Hem buse nin ve büşranın organları sinmiştir belki üstüne.
+deniz erkek arkadaşın var mı?
onur gurur ve diğer saçmalıklar beni ilgilendirmiyordu. Daha 17 sine bile girmemiş bir ergenden bu
beklenmemeliydi ayrıca. Küçülebilirdim karşısında, önünde mastürbasyon yapabilirdim, yeter ki o
vücudun içine dahil olayım.
-yok be ne erkek arkadaşı. Sıktılar artık.
bu arada durum baya tuhaftı. Karşımdaki kızı çıplak görmüştüm ve bu şekilde konuşuyorduk.
Ülkenin en geniş insanları olabilirdik, mahallemizde hergün başka kadınla eve giren orta yaşlı
ağabeyleri görmeseydim.
+deniz okuldan sonra gelsene benimle. Sınıfta adam akıllı görüştüğüm biri yok zaten. Konuşuruz
dolaşırız.
-farketmez. Okul çıkışında bekle o zaman.
+tamam dedim ve yanından ayrıldım.
sınıfa girdiğimde baya heyecanlıydım. O sevinçle şişmanların poposunu tokatlayabilirdim. O
sıralarda düşüncelerimin yüzde sekseni şişman poposu üzerineydi. Merak ediyordum onları.
okuldan sonra furkana işimin olduğu söyledim. “benimde var ne olmuş” diye cevap verdi ve
yanımda durmaya devam etti.
+Furkan birini bekliyorum dostum.
-iyi birlikte bekleyelim kanka ne olmuş.
+gibtirip gitmeni rica ediyorum.
Furkan bunu duyunca üzülerek yanımdan gitti. Hiç arkadaşı yoktu furkanın. Kendisine ayıp
etmiştim ama dünya seksi adına daha mühim işlerim vardı. Zaten rüyalarında beni gibtiğini
düşünüyordum, bu yolla ödeşiyorduk kendisiyle. Kim rüyasında “kanka geldim” derdi ki?
üzülerek yanımdan giden furkan meğerse bana kin güdüyormuş. furkandan ayrıldıkdan sonra
arkamdan kafama bi top geldi. topu voleybol oynayan kızlar atmış.
+adın ne senin ?
bi insan neden kafasına top atan insana adını sorarki. hoşlanmıştım ondan ilk defa böyle şeyler
hissediyordum. karnımda birden ağrılar girmeye başladı
-hande.
adını hemen söylemişti gülerek. benden hoşalnmıştı galiba yoksa söylemezdi. söylemezdi değilmi
? bende öyle düşündüm bana bakışından cesaret alarak ona enterasan bi soru sordum.
+hande kantinin arkasındaki yavru köpekleri gördünmü ?
hemen merak etmişti onu oraya götürebileceğimi söyledim ve hemen götürdüm. hande birden
dudaklarıma yapıştı. azmıştı adeta. fermuarımı açıp birden sikimi tuttu saksoya almaya başladı.
bende hemen eteğini kaldırıp benim küçük osmanı handenin amına yerleştirdim. hande artık kız
değildi bozulmuştu. nasıl geçirdiysem artık zevkten dört köşe olmuştu daha hızlı daha hızlı diye
bağrıyodu erkeğim diyordu.
derken arkadan bi ses geldi müdür bizi izliyomuş hep ikili yapmak istermiş geldi katılmak istedi
ikimiz bi güzel handeye geçirdik...
Deniz okul çıkışında yanıma geldi. En sonunda bu kızla evleneceğim diye düşünüyordum.
Durmadan buluyordum bir yerden çıkartıyordum. Kız bizim mahallede ki ilkokullu arka gibiydi. O
muallak de her yerden çıkıyordu. Bakkala giderken, binanın önünde otururken, top oynarken bir
anda ilkokullu çıkar “oo zapa abi çok iyi oynuyorsun” der ve görevini bitiren asker edasıyla evine
dönerdi.
denizle birlikte yürümeye başladık. Aslında yanımda biriyle yürümekten de utanırım ama ne
yaptığım aklıma gelmiyordu.
-ee zapa nereye gideceğiz?
+bilmem var mı gitmek istediğin bir yer?
-sen söyle ne bileyim sen çağırdın.
bak kevaşeye ya istemeseydin gelmezdin sonuç itibariyle.
+iyi bari gel şuraya oturalım.
oturmaktan nefret ediyordum o ara. Durmadan oturuyordum, okulda, okulun bahçesinde, binanın
önünde, evde. Popom artık gibseler bile razıyım yeter ki oturma der gibiydi.
denizle bankın birine oturduk. Belediye her tarafa yerli yersiz bank koyuyordu. Her mahallede
neredeyse bir park oluyordu.
deniz oturunca eteği hafif sıyrıldı ve iyice tüm bacağı görünür vaziyete geldi. Bende ona yakın
duruyordum, bu sayede bacaklarımız birbirine değiyordu. Çok tahrik edici bir durumdu benim için.
Ki en son dediğim gibi abimin arkaünü görmüştüm. Denizin bacakları kızgın kumlardan serin
sulara atlamak gibiydi.
-deniz senin vücudun her sene gelişiyor galiba dedim.
+hehe annemde öyle diyor.
aklıma konuşmak için hiçbir şey gelmiyordu.
-annen güzel midir?
+evet niye sordun?
-belli mi olur giberiz falan.
real: hiç öyle sordum .
+zapa bütün gün konuşmadan duracak mıyız?
-şu anda konuşuyoruz ya.
+zoraki oluyor. istersen kalkalım.
haklıydı bir yere varamıyorduk. Düşünemiyordum o anlarda.
denizi bıraktıktan eve geldim. Bütün aile salonda televizyon izliyorduk. Dandik bir yabancı film
izliyordu babam, bizde mecburiyetten filme bakmak durumundaydık. Babam kötü filmleri bulma
komitesindendi. Adam nerede berbat bir film var bulur izlerdi.
filmin bir sahnesinde başrol 465431 kişiyi öldürdükten sonra sevgilisinin yanına gitti. Ardından
bunlar şehvetli şekilde birbirlerine girdiler. Bütün oda sessizlğe gömülmüştü. Annem memelerini
sıvazlarken babam pantolonu indirmiş duvara fışkırtıyordu. Abimde balkonda süpürgeyi içine
alıyordu.
böyle olsaydı bile daha iyi olurdu. Ama annem ve babam “bunların yaptığı ne lan böyle” der
gibiydiler. Hayatlarında hiç birbirlerini çıplak görmemişlerdi herhalde. Abime baktım pis pis sırıtıp
bana bakıyordu. “komik mi lan terbiyesiz herif” dedim şakasına. Babam “abinle ne biçim
konuşmak öyle odana git “ dedi. Havalara bak adamda ki sanki şato da falan yaşıyoruz da odana
git diye. Zaten abim de o odaya gelecekti nihayetinde. Odadan çıkarken anneme baktım. Kadın
ruh gibi izliyordu. Bence ben isaydım annemde meryem. Mümkünatı yok bu kadın o işi yapmış
olamazdı. Keşke maria magdelena m olsaydı. Çünkü arkae gerçekten çok ihtiyaç duyuyordum.
odama gidip biyoloji kitabında ki anüslere falan bakmaya başladım.
bu şekilde günler birbirini kovalıyordu. Denizle okul bahçesinde konuşuyorduk, furkanla sırada boş
gözlerle etrafa bakıyorduk, yeşim bence kesin lezbiyendi.
okuldan döndüğüm birgün abimin kişneyen huur çocuğu arkadaşı evdeydi. Uzun süredir
görünmüyordu ortalıklarda. Odadan at sesleri gelince kesin o dur dedim ve haklı çıktım. Abimle
yine msnde kızlarla konşup kişniyorlardı.
-abimin arkadaşı sen niye bu kadar heyecanlı tepkiler veriyorsun dedim.
+koçum kıza baksana neler yazıyor. Kesin verecek. Gerçi sen anlamazsın bu şeylerden.
yanına gittim atın ve bahsettiği kızın yazdığına baktım. Yemin ederim “yarın ödevi verirsin bana”
yazmıştı. Atla göz göze geldik. Bu bana “verecek değil mi lan” bakışı attı bende “senin ses
tellerine abanayım” bakışı attım. ikimizde mutlu mesut hayatlarımıza devam ettik.
abimi kişneynle baş başa bırakıp dışarı çıktım. Mahallenin işsiz abilerinin yanına gittim. “hoş
geldin zapa görünmüyorsun “ dedi içlerinden biri.
+bu ara ödevlerim varda.
-bırak lan ödevi karı kız durumları nasıl.
bütün mahalle popo ve vajina ikileminde gidip geliyorduk. Sadece annem ve babamın o organları
duymuşluğu yoktu.
+pek ilgilenmiyorum açıkçası.
aslında ona bile yürüyecek haldeydim.
-lan ilgilenmiyorum ne? muallak misin sen he muallak misin lan ?
bunu söylerken eliyle ensemi de kavradı arka.
+ondan değil kızlar pek yüz vermiyor.
-kim yüz vermiyorlar zapa’ya, anasını gibelim.
bir ara bu adamın kızkardeşiyle de ilgileniyordum ve o kız beni terslemişti. Adamın annesi adına
üzüldüm. Hem içest hem mature kötü olmalıydı.
+haklısın abi gibelim.
iş hem içest hem gruba dönmüştü.
-neyse zapa sen git bir şey konuşacağız.
Zaten gidecektim yanlarından böyle demesine gerek yoktu. kendimi dışladığım ilkokullu gibi
hissettim.
ilk sınavların yaklaştığı hafta işler iyice kötüye gitmeye başladı. Bu döneme bok diyorum. kişneyen
adamdan bile daha kötü şeylerle karşılaşacaktım.
kimya dersindeydik ve ders boştu. Zaten kadın gelse de uyuyordu. Furkana bu kadını çırılçıplak
soyarsak şantaj yapabiliriz demiştim.
+sonra ne olacak?
-kimyadan kalmayacağız.
+diğer öğretmenler bırakırlar bizi.
-onları da sikeriz.
+doğru lan.
gözleri ışıl ışıl olunca ciddi zannettiğini anladım. Ona uyuyabileceğini söyledim zaten uyuyacaktı.
kimya dersinde badem bıyıklılardan biri yeşime laf atıyordu. Yeşim sınıfta hiç sevilmiyordu.
Herkes onunla arasına bir mesafe koymuş gibiydi. Bense tam tersi onunla konuşmaya
çalışıyordum ama bu kez de o benimle konuşmamaya çalışıyordu.
badem bıyıklılardan biri yeşimin yanına gitti ve kızın saçını çekti.
-lan abdestin bozulmasın dedim.
anlamadı ne dediğimi. Ama yeşil çocuğun bunu yapmasına sinirlenmişti. Şişmanlar ve bademler
çocuğun yeşime yaptıklarına gülüyorlardı. Ardından yeşim çocuğun toplarına indirdi bir tane.
Hassiktir diye bağırdım sevinçten. Ben öyle bağırınca furkan da uyandı. Her zaman birinin
toplarına vurmak istemişimdir ama ölmesinden korktuğum için cesaret edememiştim. Ama
ölmüyorlarmış. Gerçi çocuk acı içerisinde yerde kıvranıyordu. Ardından diğer bademler yeşimin
üzerine geldi. 4 kişiydiler zaten. Biri yerdeydi diğer 3 ü ayakta. Uzun süredir dayak yemediğim için
aranıyordum açıkçası. Bademlerden birine kafa attım. Bu benim tutturduğum 3 kafadan biri
değildi. Omzuna vurdum. Ama çocuk çok yavaş olduğu için ardından bir tane karnına geçirdim.
Bademlerden bir diğer bana kafa attı. Gerçekten çok sağlam vurmuştu. Ulan ben niye kafaları
tutturamıyordum. Gerçi o çocukta çenemle ağzımın ortasına bir yere vurmuştu. Neyse ki yavaş
vurduğu için pek bir şey hissetmedim. Derken furkana bademlerden cihat gücü geçmiş olacak ki
bana kafa atana kafayla karşılık verdi. Ulan bu herifte kafayı tutturmuştu amk ben niye
tutturamıyordum? Son kalan badem de sırasına kaçtı. Bademleri yok etmiştik. Şişmanlar “ooooo
wuhuuuu” sesleriyle eşlik ederlerken öndekilerin bir kısmı test çözüyor diğer kısmı da korku dolu
bakışlarla bizim olduğumuz yere bakıyorlardı. Yeşim bize bir saol bile dememişti. Ben bundan
böyle yeşimin olmayan şarkılarını dinlemeyecektim.
furkanla okul çıkışında mutlu ve okulun sahipleri gibi hissederek yürürken bademler karşımıza
çıktı. Bu sefer arkadaşları da vardı. Bilirsiniz okullarda ülkücü gruplar filan olur. Aralarından
onlardan da vardı.
bu kısmı size anlatmak istemiyorum. Sadece diyebileceğim siktiğimin okulunu temizlemiyorlardı
her zamanki gibi. Toz toprak kaynıyordu her taraf.
üstüm başım kir içinde eve gittim. evde kimse yoktu. anahatarı komşuya bırakmışlardı. Tam
tuvaletteyken telefon çaldı. 3. Çalışında yetiştim. Annem arıyordu:
-oğlum abine araba çarptı dedi. Abim için ilk kez gözlerim o anda dolmuştu. Odaya gidip boşluğa
bakmaya başladım.
10-15 dakika kadar öylece oturduktan sonra telefon çaldı.
babam bir hastanenin adresini verdi ve gelmemi istedi. Şimdi dürüst olmalıyız gitmek zorunda
değildim. Böyle zorla çağrılmak sinirimi bozmuştu. Yine de hemen evden çıkıp söylediği
hastaneye gittim, bahsettiği hastane 20 dakikalık yürüme mesafesindeydi.
hastaneye girdim ve önüme çıkan doktora abimi sordum:
-şuraya gidin görevli söyler nerede olduğunu ?
türk dizilerinin yan etkisini görmeye başlamıştım.
+yaşayacak mı doktor.
-oğlum ben ne bileyim git ona bakan doktora söyle.
+nasıl ya kaç tane doktor var.
-baya.
boşu boşuna oyalıyordu göt. Bahsettiği kişinin yanına gittim. bana abimin nerede olduğunu söyledi
ama bulamam dedim. Mecburen yanımda geldi.
abimin kaldığı odaya girdim. Orospu çocuğu kanlı canlı yaşıyordu. Öyle suratında birkaç çizik
falan vardı. içten içte sevindim bir şey olmadığına.
-ne oldu abi nasıl başardın bunu?
+düzgün konuş abinle. Bak çocuğu matematik olimpiyatlarına göndereceklermiş o heyecanla eve
gelirken olmuş.
başarılı heriflere üzülmeyeceksin. Ayrıca bu çocuk düpedüz maldı. Eve 50 adımlık mesafede nasıl
bir insan arabayla çarpışır.
abimde mal gibi sırıtıyordu. Herhalde izlediği ferreler aklına geliyordu. Seksi bie hemşire ona
verecek sanıyordu. içeri hemşirenin biri girdi. Birkaç ton vardı. Abime baktım, morali bozuldu.
Kesin sikeceğini düşünüyordu seksi bir hemşireyi.
(şimdilik son geceye doğru geleceğim, kafeci tanıdık olmasa oral çektirmek zorunda kalırdım,
param yok lan bu kadar)
abimin hiçbir şeyi yoktu ama önlem mahiyetinde kalmasını istdiler bir gün daha. Annem de
vefakar kadın triplerine girip abimin yanında kaldı. Babm da durur mu amk bu da gaza geldi bu da
abimin yanında kaldı. Bana da bir gibtir git demedikleri kaldı zaten. Tek başıma eve gelip direk
soyundum. Çıplak olmak gibisi yoktur. Evde dönmeye başladım çıplak şekilde. Gözlerimi kapatıp
çıplak dönerken bir popoya çarpacağımı hayal ediyordum. En sonunda sallanan penisim koltuğun
ucuna çarptı, bende bağıra bağıra yere kapaklandım.
akşama doğru kapı çaldı. Ben o sırada babamın oturduğu sandalyeye iğrençlikler yapmakla
ilgileniyordum. Vücudumu kapının arkasında saklayarak kapıyı açtım. Kişneyen bin kurusu kapıda
bekliyordu salyalarını akıtarak.
-abin evde mi zapa.
+hayır değil.
-nerede?
+hastanede araba çarpmış.
bu gerizekalı tuhaf tuhaf sesler çıkardı. Üzülme efektiydi galiba. Hangi hastanede olduğunu bile
sormadan koşarak uzaklaştı. Bu çocuk aklıma hep askerde at la yiyişen bir adamı getiriyordu.
Mahallede işsizlerden biri anlatmıştı bunu. Bir de öyle bir iştahla anlatıyordu ki mahideyi gibtiğini
falan zannetmeye başlamıştım.
kişneyenden sonra yine kapı çaldı. Kapıyı açtım ve ilkokullu karşımdaydı.
-zapa abi bana ders çalıştırsana dedi.
küçük mahallelerde oturanlar bilir vardır böyle şeyler. Çatkapı gelir komşu çocuğu ve ders
çalıştırılmak ister. Annesi annemle arkadaştı. Bende bu binle arkadaş olmak zorunda değildim.
Cevap bile vermeden kapattım kapıyı. Bu 10 kere falan zile basınca sinirle kapıyı açtım
gizlenmeden. Çocuk beni çıplak görünce nasıl bir ruh haline büründüyse defteri atıp merdivenden
indi. Defteri alıp geri fırlattım yanıma. “bugün olmaz abim ölüyor “ dedim. Defoldu gitti yanımdan.
Ertesi gün evde kimse olmadığı için okula gitmedim. Güzel bir gündü benim için, okula gitmediğim
her gün güzeldir.
öğlene doğru bizimkiler eve geldi. Hem annem hem babam abime destek olarak sürüklüyorlardı
herifi. Bu binte “ahh ohhh” diye inliyordu. Hesapta ağrısı varmış gibi göstermeye çalışıyordu ama
kesin doktorlar gibmişlerdir bunu diyordum.
abim odaya geçip yatağa yattı. Bende buna tepeden bakmaya başladım.
-ne oldu lan zapa.
+ne ne oldu?
-ne diye mal gibi bakıyorsun?
+doğru söyle lan gibtiler mi seni?
-hehe ne diyorsun lan mal.
+ne diye inliyorsun salak salak.
-iyi davranıyorlar inleyince.
+sana zaten normalde de iyi davranıyorlar.
-olsun böyle daha da iyi.
demek ki abim orgazm taklidi yapsa evi barkı üzerine yapacaklardı.
bu arada sınıfta işler berbattı. Bademler bütün gün gözünü bizden ayırmıyordu. Kalkıp kafa atmak
istiyordum ama tutturamayacağımı biliyordum. kavgadan sonra yeşim bizde daha iyi
davranmıyordu. Kız iyilik yapınca cehenneme gideceğini sanıyordu. Fizik dersi işlenirken yeşim le
konuşmaya çalışıyordum:
-yeşim saçını neden kısa kestiriyorsun?
+sen neden hiç susmuyorsun?
-sen neden hep soru soruyorsun?
+sen niye hiç cevaplamıyorsun?
bu kızı akıllarda soru işaretleri bırakarak gibmek istiyordum.
bu konuşmaların geçtiği günün sonunda furkan beni eve davet etti. Çocuğun yalnızlıktan ölecek
durumda olduğunu 10 km öteden anlıyordunuz. Yalnızlık bu kadar sorun edilmemeliydi aslında.
Kimsenin aptallıklarını dinlemek zorunda kalmıyordunuz, iğrenç muhabbetlerinden kusacak
duruma gelmiyordunuz. Neden bir insan yalnız kalmak istemez ki?
furkanların evi de her ev gibiydi, bu yüzden anlatıp zaman çalmak istemem. Furkanın odasında
bilgisayar başında oturuyorduk. Hararetli şekilde oyunlardan bahsediyordu. Bir tak anlamıyordum
söylediklerinden. Sadece gta yı adam akıllı biliyordum. o gibik oyunda da inşaat patlatma görevini
geçemiyordum zaten. Ardından odaya furkanın annesi girdi, bize meyve suyu ve atıştırmalık bir iki
şey getirmişti. Kadının yüzünde zoraki bir gülümseme vardı. bunun yanında Gözünün altında hafif
morluk vardı. Furkan annesinin gözüne baktığımı görünce kıpkırmızı oldu ama belli etmemeye
çalıştı. Furkanın annesine gülümseyip teşekkür ettim. Eğer çok konuşkan ve kendinden emin biri
olsaydı hayatta teşekkür etmezdim. Ama yüzünde mağrur bir ifade vardı. Furkan oyunları
anlatmayı kesmişti, 10 dakika kadar susup sadece önündeki oyunu oynuyordu. Sonra birden
konuşmaya başladı:
-kanka bizim evde durumlar biraz kötü.
bu pek umurumda değildi açıkçası.
+anlıyorum.
-annemin gözünün altında ki morluk falan hep o yüzden.
+anlatmak zorunda değilsin .
Gerçekten değildi, pek dinlemek istemiyordum.
-boşanabilir bizimkiler.
keşke abimle bizde boşansaydık.
+evet.
sonra sustu furkan. Konuşurken de yutkuna yutkuna konuşuyordu. Üzülmüştüm onun adına. Hayır
yalan atıyordum, pek önemseyememiştim o an. Ama kötü bir durumdu elbette. Herif çok bitkin
görünüyordu. Aile de ne olursa olsun genelde penisin ağzında kaldığı kişi çocuklar olur.
furkanlarda bir süre daha oturduktan sonra eve gittim. abim hala yatıyordu. Tam uyuz binin
tekiydi. Benden age ofu açıp dediklerini yapmamı istiyordu. Oyundan da zerre anlamıyordum,
halbuki hilesi falan varmış yazsaydık bu kadar zahmete girmezdik. En sonunda abime
dayanamadım ve internetten mature ferresi açtım . abim “kapat lan bu iğrenç şeyi” diyordu.
Kadınlara saygısı yoktu bunun. Ne olmuş kadının göğüsleri ayaklarına kadar sarkmışsa? Onun da
gibilmeye herkes kadar ihtiyacı vardı. Abim tiksinmeyle karışık bakıyordu ama zevk alıyordu
bence. En sonunda yaşlı kadın ferre de ciddi ciddi bayıldı, orada kapattım. Yaşlıların
bayılmalarından daha iğrenç az şey vardır.
---
saate baktım ve zilin çalmasına neredeyse yarım saat vardı. Matematik sorularına baktım, hiç
birini yapmamıştım. Ama en azından koskoca yarım saatim vardı. Matematikten ilk sınavımızdı ve
yine çalışmamıştım. keşke en arkada oturmasaydım veya miyop olmasaydım. Yeşim ön sırada
kalemi kağıttan çekmiyordu neredeyse. Bademler amuda kalkarak bile yazabilirlerdi, huur
çocukları bir an olsun soruyu bile düşünmeden bütün problemleri yapıyorlardı. Furkan a baktım,
furkanda bana baktı. Keşke cemil de olsaydı, hafiften yalnız hissetmiştik kendimizi. Yalnızlık bu
anlarda iyi değildir. kendiniz gibi veya daha kötü durumda ki insanları görüp rahatlatırsınız
kendinizi. Bu da insanın ne kadar zavallı ve iğrenç bir yaratık olduğunun kanıtıdır.
bir kez daha furkana baktım. Kısık sesle “kanka ben gidiyorum” dedi. Kağıdını verdi ve sınıftan
çıktı. O artık özgürdü, bense her şeyi biliyor gibi gözüken bu yığının ortasında kalmıştım. Ama
olsun ben mahidenin poposunu görmüştüm, hatta görmekle kalmamış içine girmiştim. Sadece bu
yüzden bile kafadan elli puanı hakediyordum. Ama asosyal ve her tarafından abazalık akan
matematik öğretmeni ne anlasın benim halimden? bana ekstra 50 puan vermesi için onun shell
istasyonunda pompacı benimde her seferinde yüz liralık akaryakıt alan bir embesil olmam
gerekirdi. Şişmanlara baktım, zar zor soluk alıp vererek önlerinde ki kağıda homurdanır vaziyette
eğiliyorlardı. Ama yeşim tam anlamıyla pislikti. Yani onun için kafa atmaya çalışmıştım ve o bana
yardım etmiyordu. Sırtını dürtmeye başladım, kısık sesle git başımdan diyordu. Bir an sırtını
delecek gibiydim, parmağımla.
hafiften kafasını çevirdin yeşim:
-ne var ?
+sence kağıtları değiştirmeli miyiz?
-neden?
+senin için kafa atmaya çalıştım bademlere.
-senden kafa atmanı istememiştim.
+ama attım artık.
-iğrenç birisin.
+ama kafa atmaya çalıştım.
kağıdıma baktı yeşim.
-hiç mi yapmadın ?
+hiç yapmamak veya az yapmamak diye bir şey mi var .
Bu gerizekalı bile bütün soruları yaparken benim soruları yapamamam, matematik zekam -50 ydi
herhalde.
ardından işler daha da taka sardı. Matematik öğretmeni bizi konuşurken gördü. bin kurusu direk
geldi ve iki kağıdı da alıp gitti. Yani bu yaptığı kıskançlıktı. Tam da bütün deham ortaya çıkacak
gibiydi. Yeşim bana sinirli sinirli bakıyordu, sınıftan çıktık. Yeşim ciddi ciddi eliyle yakamdan tuttu.
-gibtir git oğlum başımıza bela mısın sen?
+bıraksana lan gömleğimi.
-bir daha benle tek kelime bile etmeyeceksin.
+iyi bırak gömleğimi.
bu hepsinden kevaşe çıkmıştı. Bademlerle bir olup maklubelere yatırarak gibmek istedim onu.
Yanımdan gitti yeşim. Bende kalçalarına baktım, zaten iyi bir vücudu yoktu.
teneffüslerde ve okul çıkışlarında ara ara denizle konuşuyorduk. Bu sene pek konuştuğu kişi
olmadığını söylüyordu. Bende göğüslerine bakıyordum o bunları söylerken.
bir okul çıkışında denizle ilerlerken en sevdiğim popoyu gördüm. Miyoptum falan ama bu arkaü
unutmazdım. Mahide nin yanında yine biri vardı. Bence mahide yi artık arkaü yönlendiriyordu.
Bütün düşüncelerine falan arkaü karar veriyordu. Bu yüzden yanında hep farklı bir erkek vardı.
Belki de onu benden ayıran da arkaüydü. Mahide nin durmadan farklı biriyle olması arkalükten
başka bir şey değildi. arka kelimesi çok kötü bir kelime bu arada. 10 15 defa tekrar edince
tiksiniyorsunuz. Popo ona nazaran daha iyi.
denizle yürürken onu bizim eve davet ettim bilmem kaçıncı kez. O da bize gelmeyi kabul edince
bütün vücudum aydınlandı. Uzun süreli hasretimi dindirebilirdim. Bu tür şeyler insanda bağımlılık
yapıyordu. Devrim, savaş, utandırıcılar , seks, lipton ice tea şeftali. Ama seks diğerlerine nazaran
daha uzak bir ihtimaldi. Bazen seks sizi o kadar sarıyordu ki her şeyi yanlış anlıyordunuz. Bir
keresinde televizyonda ki bir filmde kemal sunal restine rest demişti. Ailecek oturup izlerken ben
salyalarımı akıtarak gülmeye başladım. sonradan restine rest dediğini abimden öğrendim. Bense
onu “seksine seks” sanmıştım.
Denizle bizim eve geldik. Keşke embesil abim evde olmasaydı. Bu kapıyı açınca yüzü yine
aydınlandı bunun. Birlikte giberiz falan zannediyordu. Denizi bizim odaya arkaürdüm. ikimiz
oturduk sandalyelere. Gerizekalı abime baktım, herif kapıyı açıp tekrar yatağa gelmişti. Bize bakıp
sırıtıyordu. Abimin otuzbir malzemezi olmak istemiyordum. Denize istere salona gidebileceğimizi
söyledim. iyi olur dedi. O da abimden korkmuştu belliydi.
denizle salona giderken odanın kapısından abime baktım. içine akıtmıştı herhalde öyle acınası bir
yüz ifadesi vardı. Kursağında bırakmıştım penisini.
salonda denizle birlikte koltuğa oturup televizyonu açtım. Kanallar berbat programlardan
geçilmiyordu. Deniz bacak bacak üstüne atmıştı, belki de bu yüzden açtığım her kanal kötü
geliyordu.
-ee zapa okul nasıl gidiyor?
en azından ooo dememişti.
+çok iyi. Bir aksilik olmazsa teşekkür alacağım.
okul konusunda yalan atmaya bayılıyordum. ilkokulda bir arkadaşımın kardeşi vardı. Çocuk takdir
alacağım diye insnların kafasını gibiyordu. Karne günü sorumluluklara kalmıştı.
-vay çalışıyorsun yani artık
+evet. Hergün 150 soru çözüyorum. Bir saat kadar da konulara bakıyorum.
ben hayatım boyunca toplamda 25 soru çözmüşümdür. Bunları çözerken ilkokul da kurstaydım.
Onları da yanlış yapmıştım ama hoca cevapları açıklayınca o cevaplarla yanlış yaptıklarımı
değiştirmiştim. Sınıfın en yüksek netine sahip olmak paha biçilemezdi. Abimin yerinde olsam
mutluluktan arkaüme mermer falan sokardım.
-çok iyi be. Bizi de çalıştırırsın artık.
bu salakların bir üst sınıfta olup benim kalmış olmam acınasıydı. Benden üst sınıftaydı ve
çalıştırırsın diyordu.
+evet olabilir.
deniz in suratına baktım. Bence kesin verecekti. Ya da vermeliydi, yemin ederim çok ihtiyacm
vardı.
Denizden bir adım bekliyordum vücuduna yapışmak için. Deniz “kumandayı versene bir
araştırayım” dedi. Bence tam zamanıydı. Elimi bacaklarına attım. Deniz “yapma, be dur” diyerek
güldü. iyice sevindim böyle olunca. Elimi bacaklarının daha da ilerisi arkaürdüm. Sert bir şekilde
okşuyordum bacaklarını. Eliyle beni ittiriyordu hafiften. Bu sefer elimi göğüslerine attım ve onu sırt
üstü yatırdım. Ardından heyecanla üzerine çıktıp. Ardından deniz “bıraaaaaaaak” diye bağırmaya
başladı. O korkuyla üzerinden kalktım. “huur çocuğu, bin bir daha yanıma yaklaşma lan” dedi ve
evden gitt. Bu yaptığı utanç vericiydi. ilk başta gülmesi ve ardından bunu yapması tahammül
edilebilir gibi değildi. Kızın öyle bağırdığını duyunca abim salona koşmuştu. Kız gidince
konuşmaya başladı:
-sapık mısın lan sen?
+abi zaten taş kesilmiş gibiyim git yanımdan seni de gibebilirim.
o an yüzüne baktım, sahiden korkmuştu. Merak etmesine gerek yoktu, o arkale kimse ona taciz
girişiminde bulunmazdı.
-lan ya kız ailesine söylerse başımıza iş alırsak?
+ya kız ne diyecek benimle yattığını mı?
-oha yattınız mı?
abime baktım elini pantolonunun üzerine attı.
+her neyse işte abi.
-anlat lan anlat.
iyice gaza gelmişti. Çekmek için yer arıyordu pislik.
+biz birgün bunların evindeydik.
-evet .
+bu direk soyundu.
-aoghh anlat lan anlat.
+hemen üzerine atladım.
-haha hadi lan çabuk ol.
+ardından annesi bizi yakalamasın mı*
-of oğlum ya.
+dur dinle asıl olay şimdi başlıyor. Annesi de geldi yanımıza soyundu.
-hadi lan.
+inanmazsan inanma.
-tamam lan tamam anlat.
+birlikte yalaşmaya falan başladık. Sonra…
-sonra.
+bunlar aktarlıymış meğerse.
-hasgibir lan muallak. Biz de seni dinliyoruz.
abimin hayal kırıklığı kate upton ın swfsi diye açtığı şeyin korkunçlu karı çıkmasıyla hayatı
trajediye dönüşen çocuğunkiyle yarışırdı.
Bu olaydan sonra deniz benimle irtibatı kesmişti. Hayatım iyice durulmuştu. ilkokulda ve
ortaokulda hatta lise 1 de hiçbir şey yaşamazken birden bire her önüme geleni söylememle tuhaf
şeyler olmuştu hayatımda. Ama artık pek yapacak bir şeyim kalmamıştı. Deniz o günden sonra
benimle bir daha muhattap olmadı. Yine abimle kalmıştık. Abimin kişneyen binine ne olmuştu
merak ediyordum. En son abime araba çarptı diyince arap atının tecavüzüne uğramış gibi sesler
çıkararak nereye gittiği belirsiz bir şekilde koşmuştu.
-abi senin arkadaşın araba çarptığı gün bize gelmişti konuştunuz mu onunla?
+evet .
-buldu mu seni o gün?
+hayır.
-ee nereye koştu o öyle hayvan gibi?
+düğünü varmış galiba.
abim dalga geçiyordu galiba. Ama yüzüne baktım ciddiydi. Belki de gelini gibmek için gitmiştir
kişneyen. Tuhaf bir herifti. Okula gidip gitmediğini de bilmiyordum. Zaten hangi öğretmen dersinde
bu herifle muhattap olmak ister ki?
ilk sınavlar bittiğinde elimde kalan şey ferre izlerken sıvazladığımdı. O da pasif gibiciydi zaten.
Mahide yi gibtiklerini hissediyordum. Rüyamda, hayalimde hep mahide inliyordu. Onlar yapınca
bende yapmış oluyordum.
ve berbat durumda oluşumun tescillenmesine geldi sıra. 17 me girmemiştim ve artık en azından
bir canlıyla daha birlikte olmak istiyordum. Hayatta başak bir amacım yoktu. zaten olsaydı da
erişemezdim. Tek servetim birkaç yılda biriktirdiğim 97 liraydı. Hiç harcamıyordum o parayı.
Ekmek aldıktan sonra artan paralar sayesinde 97 lira biriktirmiştim.
mahallemizde kaşar melis adıyla anılan bir kız vardı. Zaten melis adlı bir kız hakkında hiç iyi
şeyler söylendiğini görmedim. Melis dediğimiz kız balk etli biriydi. 1. 55 falandı herhalde. Mal
varlığı türkiyenin ekonomik kalkınma planını tek başına gerçekleştirebilirdi. Bunda yağları
tartışmasız çok etkiliydi. Göğüsleri ve poposu ciddi anlamda büyüktü. Yüzü de öyle çok aykırı bir
güzelliği olmasa da fena değildi. Ya da çirkin olabilirdi, o ara pek dikkat edemiyordum buna.
Poposu olan her dişi birey buna göğüslerini de eklerse benim için tapılabilecek bir varlıktı. Benden
bir yaş büyük olan melisi uzun aramalarım sonucu mahallede bir yerde sigaara içerken buldum.
Kızı bulduğumda tam 9 gündür onu arıyordum. Ona işim düşmeseydi hergün görürdüm.
Melisin yanına gittim. beni henüz görmemişti bile merhaba melis dedim.
-oooo zap…
kesin sikecektim artık bunu.
-oo zapa yanımıza gelir miydin sen?
küçükken mahallede herkesle zaman geçirirdim ben. Lise de ise pek görüşmüyordum onlarla. Bu
yüzden her kimle selamlaşırsam “oo zapa, yaşıyor musun sen” gibi tepkiler alıyordum.
+gelirim tabi ne olmuş?
-iyi gel otur yanıma. Sigara içer misin?
sigara içen biri değildim. Kızın yanına bağdaş kurup oturdum. O da aynı şekilde oturuyordu. Bir
apartmanın bahçesi gibi bir yerdi. Etrafı duvar örgüyyle ve ağaçlarla kaplıydı. Sigara içtiğimizi
kimse görmezdi anlayacağınız. Bende bir nefes alayım bari diyerek içime çektim. Sonra aralıksız
1 dakika öksürdüm. Meliste helal helal diyerek gülüyordu.
-hiç mi içmedin be?
+hayır. Bir daha da içmem bu ne böyle.
-başta ben de öyle demiştim.
+iyi bok yemişsin.
-hehe salak. Seni de görürüm büyüyünce.
alt tarafı 1 yaş büyüktü benden. O günden sonra 1-2 kere daha içime çekmiştim bu tip anlarda.
Onun dışında hiç sigara falan içmedim.
+melis hayatın nasıl gidiyor?
-iyi fena değil. nereden çıktı bu?
+hiç soruyorum öyle. Melis sen hiç şey yaptın mı?
bu sigaranın da etkisiyle öksüre öksüre kahkaha atmaya başladı:
-ne yaptım mı lan?
+bilirsin işte iki kişi tek hale bürünür.
bu tekleşmenin patentini almayı planlıyordum. Bu arada melisin yattığını elbette biliyordum. kız
mahallede bir babama vermemiştir herhalde. Bir de abimle bana. Ailecek seks yetmezliğinden
ölecektik.
-yani zapa bu şeyler her yerde konuşulmaz. Başkasına söylesen seni linç bile ederler bu ülkede?
külliyen yalandı bu. Bir insana hayvanca bir açlıkla değil de sakince bu konuya açarsanız o en
fazla utanır müsaade isterdi.
+her neyse işte cevapla hadi.
-ne diyeyim şimdi? Hem sen neden soruyorsun, sen söyle bakayım hiç sen yaptın mı?
“+ulan babamı bile gibeceğim neredeyse.”
+sınıftan bir kızla yaptım.
-vaaay zapa ya bakın siz. Demek bir kızla yaptın.
+yani doğal olarak. erkekle yapmak güzel olmazdı.
-haha sana göre.
+sana göre nası.
-kızlara göre pek farketmez aslında.
+nasıl, kızlarla da mı yapıyorsunuz?
-var yani yapanlar.
+gol atamadıktan sonra top oynamanın ne anlamı var ki?
-o ne demek be?
+yani iki kız ancak zaman geçirtir. Sonuca varamaz.
-yani belli olmaz orası.
+hadi be söyle artık hiçbir erkekle yaptın mı?
-öff evet evet.
+anlatsana.
-iyice sapıklaşmışsın zapa he. Sen küçükken kuran kursundan çıkmazdı.
yemin ederim doğru söylüyordu. Ben kuranı bile hatim etmiş biriyim. Hatta yasinin 4 sayfasını
ezbere biliyordum ama hep 4 sayfasından sonra kuran kursu bitiyordu.
+sen anlat bende anlayacağım melis.
-ilk başta sen anlat.
keşke hala bu tarz insanlarla görüşsem. Gerçi artık etrafmda insan bile yok. Sadece kafenin
önünde bir kedi var bide kafe sahibi. O da ferre izliyor sanırım ekrana dalacakmış gibi bakıyor.
+sınıftan bir kız bizim eve gelmişti. Bununla doğruluk mu cesaretlik mi oynuyorduk.
-bakın zapaya ya yürü be .
senin cümlelerini gibeyim. Bir vajina iki göğüs ve bir popo için düştüğüm hallere bak.
+ardından oyun tuhaf yerlere geldi. Kız oyundu, ben de dayanamadım üzerime atladım.
zaten 17 yaşında bir kızın yanında bir erkek olması bile onu ateşler. Bu durumda melis iyice
coşmuştu.
-böyle mi anlatılır be.
+hadi melis şimdi anlat.
-ya benimkisi böyle değil. işte başlangıç diyelim. Buna muamele çekmek falan diyorlar galiba.
+o ne demek öyle?
-yani sadece yalıyorsun.
vücuduma ani bir titreme geldi.
+ee sonra ne yaptın?
-o kadar işte.
+tekleşme?
-saçmalama be ben bakireyim.
of allahım hani kaşardı bu kız.
yine de en azından tahrik olmak amacıyla iyice yanaştım melise. Elimi falan pantolonunun
üzerinde gezdiriyordum. “iyice sapıklaşmışsın sen zapa” diyip gülüyordu melis. ikinci bir deniz
vakası yaşanmaması için dua ediyordum. Göğüslerine hafifçe dokunmaya başladım. ardından
melis mahalledeki lakabını hakeder bir şekilde gel benimle dedi ve bahçesinde bulunduğumuz
binanın bodrumuna indik. Melisin kalçalarını sıkmaya başladım. ardından melis pantolonumu
indirdi ve yalamaya başladı christopherı. Saçından çekip sert bir şekilde ileri geri çekiyordum
kafasını. Melis te penisim ağzındayken gülmeye çalışıyordu. Ortaya serkan inci nin tipi gibi bir
şekil çıkıyordu.
melis çoktan bir kez getirmişti beni ve ikincisi için yalıyordu. Ardından melis ayağa kalktı. Onun
pantolonunu indirdim. Gördüğün en etli vajinaya sahipti kendisi. Penisimi içine yerleştirecektim ki
istemedi. Ardından “şimdi sen yala” dedi. Mecburen katlandım bu duruma. Vajinası kokmuyordu.
Yani hiçbir şey kokmuyordu.
Tuz falan dökmüştü galiba üzerine. Tu z bile hafiften kokardı ama kızın kokusu yoktu ciddi ciddi.
Ardından bu sefer melis saçlarımı derisinden koparacakmış gibi çekmeye başladı. 10 dakika beni
bu iğrenç şeye maruz bıraktı. Ardından gelince pantolonunu çekti.
-ee melis tekleşelim.
+olmaz zapa ya .
-ya melis baksana bu şekilde bırakılır mı?
christopher diyaloglardan habersizdi. Kendi başına dik vaziyette girecek yer arıyordu. Ardından
melis tekrar yalamaya başladı penisimi ve ikinci kez geldim. Ardından giyinip binadan çıktık.
istediğimi alamamıştım. Zaten bu 16 . yaşımın son seksüel olayıydı. Yalnız bu melis sahiden
kaşardı. Zaten ailesi de 18 yaşında onu biriyle nişanlayacaktı. Hangi gerizekalı mahallenin
potansiyel seks makinesiyle evlenir ki? Aslında ben evlenirim, güzel bir olay yani.
ikinci sınavlar başlamıştı. Sürat kesmeden derslerime çalışmamaya devam ediyordum. Dil ve
anlatım ve edebiyat gibi sınavlar atmaya daha müsait sınavlardı ama fizik sınavında atamadığımı
bile hatırlarım. Fizik sınavında gerçekten atılmıyordu. Yani maddenin üç halini falan yazmıştım bir
keresinde. Keşke fen bilgisi dersini lise de üç farklı derse ayırmasalardı. Belki herşey atmaya
daha müsait olurdu.
okulların kapanmasına az bir süre kala monotonluktan ölmek üzereyken abim dünya nın gidişatını
etkileyecek bir eylemde bulundu, eve kız attı. Hala zihnimin bir yanılsaması olarak gördüğüm bu
durum sadece benim veya çevremdekiler için değil tüm evren için büyük bir tehditti.
Abimin eve getirdiği kız sıradan bir tipti. Saçları düz falandı, dar pantolon ve hırka giymişti. Abimle
birlikte yanında ki kız bilgisayar oynarken içeri daldılar. Abim beni odanın dışına çağırdı yanına
gittim mecburen.
+zapa oğlum ssen evden git ne olur ne olmaz.
-ulan utan utan namuslu kızlara yaptığın iğrençliklere bak.
+ne iğrençliği lan , hem bunu sen mi söylüyorsun, mahallennin sapığısın pezevenk.
-o kızı gibtirmem lan sana.
+kendine gel lan deli.
-abi çok ciddiyim ya ikimiz ya hiçbirimiz.
+salak salak konuşma git şu evden.
abim bir kızla birlikte olacaktı ve ben elizabethe devam edecektim. Bu hem şahsıma hem
christophera edilmiş bir hakaretti.
-o zaman para ver lan bana. Yoksa girerim kızın odasına onu gibmeye çalıştığını söylerim.
gibmek kelimesi de berbattı.
abim bunu diyince sahiden diyebileceğimi sandı. Banyoya gitti bir an için. Herif banyoda parasını
saklıyordu. Bende fırsattan istifade kızın yanına gittim.
-merhaba ben zapa.
+merhaba zapa, abin söylemişti.
-iyiymiş. Ee ne yapacaksınız ders falan mı çalışacaksınız?
+evet matematik çalıştıracak bana.
allah ım benim neden matematiğim bu kadar kötü.
belki de polinomları bilseydim şu anda bu durumda olmazdım.
-evet iyidir matematiği.
+iyi mi? Abin okulun en çalışkanlarından. Süper matematiği çocuğun.
-çocuk diyip geçme bence. Kendini koru bundan.
+haha neden?
“-nedeni mi var lan sevgi koyacak senin”
-biraz tezcanlıdır kendisi.
+bir şey olmaz merak etme.
“bugünün gazete manşetleri: hayatında am görmeyen genç matematik dersi bahanesiyle ders
çalıştıracağını söylediği kızın vajinasını söküp kayıplara karıştı. Mağdur kız vajinasını istiyor.”
-iyi ben söyleyeyim de.
kızla konuşurken abim çağırdı tekrar. 20 lira uzattı bana. Hiç yoktan 20 liram olmuştu. Artık kızı
öldürse umurumda değildi.
p
dışarı çıkıp gezmeye başladım.20 lirayla ne yapacağımı düşünüyordum. Benim için bir servet
sayılırdı. Eski günlerin hatırına uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapmaya karar verdim.
Kızlardan birini takip edecektim. Ama ne güzel ne de seksapalitesi yüksek olmalıydı. Özellikle
şişman kızları arıyordum. En sonunda evlenmemiz halinde yatağa vinçle taşıyabileceğim tarzda
bir kızın peşine düştüm.
kız her 5 dakika da bir mola veriyordu. Yani kızın neresine baksanız poposu görünüyordu. Sadece
arka falandı kız. Tuvalete oturduğu anı hayal bile demiyordum. Arkasından yürüdüğüm için
gözlerimi nereye kaçırırsam kaçırayım insanlar kızın arkaüne baktığımı sanırdı.
25 dakika içinde 5 mola verdikten sonra kız çimenliğe oturdu. Zemin birkaç metre aşağı çöktükten
sonra kızın yanına gittim. aslında gayet seksleşilebilecek bir kızdı bence. Yanına gidince tip tip
bakmaya başladı bir an, ulan ya öğlen yemeği zamanına denk geldiysem diye geçirdim içimden.
Ya yemeğini vajinasından içeri sokarak yiyorsa, ya beni vajinasından içeri sokup geri kalan
hayatımı orada geçirmeme neden olursa?
inanılmaz bir iç çatışma yaşıyordum. Sonra kız konuştu:
-merhaba bir şeye mi bakmıştınız.
güzel konuşuyordu kız, ben konuşurken yediği insanları falan ağzından sıçratır diye bekliyordum.
Aslında abartılacak kadar şişman değildi.
+ben bir saçmalık yapıyorum. Böyle önüme çıkanı falan takip ediyorum.
-sapık mısın sen?
+o anlamda değil.
-ee ne yapıyorsun takip edip?
+konuşuyorum falan, zaman geçiyor hem. Abim şu anda evde bir kıza matematik çalıştırıyor da.
-ilginç.
+kesinlikle. Yani matematiğim iyi olsaydı o kızı ben çalıştırabilirdim.
-kötü mü matematiğin.
+yani 90 aldım son sınavdan (15 falan almıştım) ama abim beni 5 puanla geçti.
-derslerin iyi o zaman.
“+haha ne diyorsun lan sen şişman anasını bile gibiyorum”
+evet. Takdiri 3.35 le kaçırdım (küsuratlı atınca inanıyorlar)
-yazık olmuş.
+evet öyle. Birini bekliyor musun?
-evet abimi.
+iyi günler.
dedikten sonra biraz daha dolaştım ve eve gittim. evin camlarında meni falan yoktu belki de abim
yapmamıştır diye seviniyordum.
zile bastım ve abim kapıyı açtı. Yüzü asıktı abimin. Onu böyle görünce çok sevindim. Bu yüzüme
bile bakmadan odaya gitti. Hemen yanına, odaya gittim:
-abi ne oldu kendini gibmiş gibisin.
+sus be oğlum.
-söyle be ne oldu?
+her şey iyiydi ders çalışıyorduk?
-soruyu mu yapamadın lan haha.
+yoo soruları gayet rahat yapıyordum.
-ne oldu peki anlat çabuk.
+sonra kızla hafif hafif sürtünmeye başladık.
-meğer kızın gibi varmış çıkardı seni dayadı dolaba ve…
+lan sus iki dakika. Sürtünüyorduk, bende senin taktiği yaptım.
-direk ağzına…
+ya sen bana ne söylemiştin büşra ile.
-elini direk bacaklara falan mı at demiştim?
+bunun gibi işte. bende attım bacaklarına elimi, kız geri çekildi ama gülüyordu.
-abi gülüyorsa çıkarsaydın direk oluyor öyle.
+hee kolaydı . bu gülünce bende gülmeye başladım.
-evet.
+hatta biraz hayvanlaştım kahkaha atmaya başladım.
-çok güzel.
+güldük güldük olay kendiliğinden bitti ders çalışmaya devam ettik.
-senin baban da böyleydi zaten.
16. yaşımın son dönemini adlandırmak gerekseydi adlandırmazdım. O kadar ki boktandı.
Okulda bademler, evde abimler ve sokakta ilkokullu piç kurusu.
yavaş yavaş ilk dönemin bitişine doğru bir sınav öncesiydi. Ne sınavı olduğu aklıma gelmiyor.
Teneffüsteydik ve furkanla kimseye göstermeden bisküvi yiyorduk. Salakçaydı çünkü geçen sene
ki gibi değildi sınıf. Kimse bizimle muhattap olmuyordu bu yüzden bisküvi vermek zorunda
kalmıyorduk. Ama geçen sene götveren komünistler bisküvilerin kokusunu sikişirken bile
alıyorlardı. Yemin ederim sınıfın ortasında bir kız soyunsa ve biz bisküviyi açsak göt herifler kızı
bırakır bisküviyi yerdi. Hatta kız arkasını dönse ve gelin dese tam kızın yanına gidecekken geri
dönerler bisküvileri duvara dayayıp sikmeye çalışırlardı. Sikmek sahiden berbat bir kelime.
işte bu sınav öncesinde furkanla saçmalarken bademlerden birinin bisküvi isteyeceği tuttu.
Komünistler bitti derken bir de bunlar başımıza çıkmıştı. Ama komünistleri severdik yine. Bu
heriflerden nefret ediyorduk. Keşke komünistler olsaydı da bademlerine orak çekiçle vursaydılar.
Ama okul tam anlamıyla ülkücü yurduydu. Bir keresinde sırasına yıldız çizen bir çocuğu
dövmüşlerdi. Sonra neden bilim gelişmiyor. insanlar gök bilimine bu şekilde yanıt vermemeliler.
badem bisküvi isteyince furkan bademe hala anlayamadığım bir şekilde “siktaoghh gitt” dedi. O da
nefret ediyordu bademlerden, ayrıca evlerinde durumları kötüydü sanırım. Aile ilişkileri kötü
durumdaydı. Badem bunu duyunca coştu:
+kardeş allahın bisküvisini istedik alt tarafı.
-allahın siktirini çektik alt tarafı dedi furkan. Ben böyle bir şey demezdim.
+kardeş allahın ayıbını yapıyorsun.
bülent ersoy: allahınıza kurban.
ben: furkan allahını seversen sus dönemin son dayağını yemeyelim dedim kulağına eğilerek.
furkan iyice sinirlendi. Kalktı hiç yoktan çocuğa yumruk attı. Furkan harbiden iyi kavga ediyordu.
Badem yere kapaklanınca diğer bıyıklar olaya intikal etti. Yukarı döndüm “allah ım kafa atmayı
bilen iki melek gönder cumaya gelmezsem iki şişman meleğin üzerime otursun” allah ivana sert
olsaydı bizimle değılsın derdi. (tövbe tövbe)
Bademler olaya intikal edince he şey boka sardı. Furkanla ikimiz yerde dayak yiyorduk. Furkan da
adam mısınız lan siz diye bağırıyordu heriflere. Bende kafamı kaldırdım yukarıya bir an
çocuklarından birinin toplrına vurdum. Herkes bir anda çocuğa baktı çünkü bademlerden biri
ağlıyordu. Am gören abim sevinçten ne kadar ağlarsa bu da o kadar ağlıyordu. Çocuklar iyice
sinirlendi ve daha sert vurmaya başladı. Bademler nasıl kavga edebiliyordu anlamıyordum.
Herhalde biri bizi döverlerse cennete falan gideceklerini söylemişti. Bir süre sonra müdür
yardımcısı ve bir öğretmen geldi sınıfa. Bütün bademlerin kafalarına vura vura yardı ortalığı.
Furkanla beraber sırıtarak sıraya geçtik. Bağışıklık kazanmıştık dayak yemeye. Bademler bu olay
yüzünden 3 er gün uzaklaştırma aldılar ayrıca velileriyle görüşüldü. O senenin en mutluluk verici
anlarındandı.
karne almamıza 1 hafta kala okuldaydık doğal olarak. karneler çoktan hazırlanmıştı ve pek
heyecanlı değildim notlarım yüzümden. Furkanın anne ve babası boşanmıştı. Aslında bu olaylar
trajedik şekilde anlatılıp moral bozukluğuna neden olunabilir ama buna gerek yok. Aslında
anlattığım her şey trajedik olarak yazılabilirdi. Her neyse bunun önemi olduğunu düşünmüyorum.
Zaten trajedik bir yaşamı daha da dramatik yapmanın anlamı yok.
teneffüste yürürken geçen senenin şişmanlarıyla karşılaştım. Genelde onlardan uzaklaşıyordum
gördüğüm yerde ama bu sefer şişmanlar şak diye önüme çıkmışlardı. Baş şişman hemen atıldı:
-ooo zapa efendi naber.
“maktülün annesi şunları söyledi: yahu kızım alt tarafı oo demiş bunun için amı götü yarılıp yedirilir
mi? Bunu hangi insan yapar. Bak ben de bütün gün kocamın kafasını sikiyorum ama dağıtıyor mu
götü mü? Haksız mıyım bey:
+hangi kanalın kamarası”
+iyi işte.
-zapa dersler nasıl?
+takdir alacağım.
-vaaay ciddi mi?
+evet.
-demek çalışıyorsun dersine.
+kızım senin işin falan yok mu, git diyet filan yap.
-ihtiyacım yok benim diyete. Beni beğenen böyle beğenir.
“+öyle öyle, 5 sene sonra kendini kediye köpeğe siktir de gör”
+haklısın öyle tabi.
siktirip gittiler daha sonra. Şişmanları sınırdışı etmeliler.
Karnelerin alınmasına 3 gün kala bütün sınıf okulların kısa bir süreliğine de olsa kapanacağından
dolayı mutluydu. Furkana baktım, “giberim böyle hayatı” diyordu bence. Yeşime baktım “gibilirim
ben böyle hayatta” diyordu o da. O ara kötü durumdaydım her bakışı seks e yoruyordum.
annem babama “terlet beni bey” bakışı atıyor gibiydi. Babam anneme “iyi de nasıl yapılıyor “ gibi
bakıyordu. Kötü bir dönemdi.
dediğim gibi karnelerin alınmasına 3 gün vardı ve karnem berbattı. Kara kara ne yapacağımı
düşünüyordum. Mahallede ki ilkokullu bin bütün gün mahallede “akdeniz karadeniz karneleri
isteriz” diye olayları çekilmez kılıyordu. Karne günleri sadece başarılı olanlar için vardır. Diğerleri
için o gün olmamalıdır, direk gidip yatağa yatılır ve uyanıldığında birkaç hafta geçsin diye dua
edilir.
dediğim gibi 3 gün vardı. Sınıfta boş gözlerle etrafa bakıyordum. Yanımda furkan deftere birşeyler
karalıyordu. Kadro kuruyordu belki de bilmiyorum. Yanda şişmanlar gülerek bir şeyler
anlatıyorlardı birbirlerine. Belki de şişman olsaydım sınıfı geçerdim. Şişmanların hiç sınıfta
kaldığını görmedim. Şişman biri kız olsaydım birine arkaümü yumruklatırdım.
okuldan çıktıktan sonra bir süre dolandım etrafta. Çiftlerin berbat konuşmalarını falan dinledim.
Hayalimde onları tekleştirdim ardından kıza adamın penisini ısırtıp koparmasını sağladım.
Gerçekten kötü bir durumdaymışım o zamanlar.
tüm zamanların en eline mahkum kişiliklerinden biri olan abim kapıyı açtı. Birlikte odada
oturuyorduk.
-zapa çok ilginç bir durum var lan.
+neymiş o?
-karnelerin alınacağı günden sonraki gün senin doğum günün.
+karneleri aldığım gün öldüğüm gündür abi.
önce ölüp sonra doğacak gibi hissetmiştim kendimi.
-sahiden lan doğum günün o güne denk geliyor.
+ee ne yapalım?
-bir tak yapmayacağız zaten.
+abi bana hediye alsana lan.
-ne hediyesi?
+al işte bir şeyler.
-sen bana ne alırdın?
+ben sana am filan alırdım abi . senin de durumun varsa al bana bir tane.
-iyice iğrenç biri oldun sen.
+her neyse işte. bir 10 lira da yeter benim için.
abim cevap bile vermedi. Önünde ki bilgisayara dönüp oyununu oynamaya devam etti. Bir gün
age oftaki işçileri gibebileceğinin hayalini kuruyordu.
akşama doğru babam eve geldi. Abimle beni salona çağırdı.
-nasıl karneler?
+sürpriz olsun baba dedi abim. huur çocuğu yine takdir alacaktı. Böyle dediği zaman bilin ki takdir
geliyordur. Babama baktım pis pis sırıtıyor. Sonra ben babamla göz göze geldim. Bakışlarımı
kaçırmaya çalıştım ama herif gözlerini benden ayırmıyordu. Ayrıca bana bakarken abime baktığı
gibi de bakmıyordu. abim onun için boşalmalık caps arşivinin en nadide capsiyse bende o arşivin
en altında ki sıçan kadın capsiydim.
-ee zapa senin nasıl?
+ne nasıl baba?
-annenler falan oğlum nasıllar.
espri yaptığını sanıyordu mal.
“+annemi sana sormak lazım baba onu da sen gibeyon herhalde.”
+iyiler baba.
-karnen nasıl zapa?
+bir aksilik olmazsa iyidir bence.
-ne gibi aksilik?
+seste ışıkta sorun falan olmazsa.
-o karnede bir tane bile zayıf görmek istemiyorum.
bakmazsa görmezdi ama duramıyordu, bakıyordu.
+tamam baba.
ardından odamıza gittik abimle. Bu bana bakıp gülüyordu.
-ne var abi ne bakıyorsun ?
+kaç tane zayıfın var ?
-hiç yok. Takdir alacağım sürpriz yapıyorum.
+inanalım mı buna?
-o beni ilgilendirmez.
yine de huzursuz olmuştu. inanmıyordu elbette ama yine de ya alırsa diye içinden geçiriyordur.
Yatağa yatarken abime baktım. Takdir belgesiyle ilişkisi vardı galiba yoksa, kimse başkası takdir
alıyor diye bu kadar gerilim yaşamaz.
sabah uyanıp okula gittim. karneleri almadan önceki son gündü. Sınıf hala okula gelmeye devam
ediyordu .evleri yoktu galiba binlerin. Ne işleri vardı okulun son günleri sınıfta? O gün furkanın
tehlikeli fikirleri vardı:
-kanka ben eve gidemem karne gününden sonra?
+neden?
-gidersem bu karne yüzünden evden atılabilirim?
+gitmezsen de aynı yola çıkıyor.
-nasıl?
+eve gidersen karnen yüzünden evden atılacaksın, gitmezsen söz konusu bir evin olmayacak.
-doğru aslında.
+evet öyle.
-o zaman eve gitmeyeceğim. Resmi açıdan evden atılmamış olurum kendimi rahatlatırım.
bunları söyledikten sonra furkan sıraya gömdü kafasını. Yeşim oturuyordu önümde ona da
karnesini sordum:
-yeşim karnen nasıl?
+sağlığınıza duacı.
rüyalarında iğrenç espriler tarafından tecavüze uğruyordu kız.
-bu berbat bir espri.
+olabilir. Karneme gelince gayet iyi. Senin yüzünden kağıdımın alındığı ders dışında. Senin nasıl
karnen?
-teşekkürü kaçırıyorum.
bütün derslerimin bütün sözlülerine 100 verseler yine de birkaç puanla sınıfta kalırdım.
akşam evde daha da berbat bir şey oldu. Ağız bağını gibtiğim abim, annem ve babama üstün
başarı belgesi alacağını söyledi. Yani üstün başarı belgesi neye göre alınıyordu hem yıl sonunda
alınmıyor muydu bu diye düşünüyordum. Ayrıca annem ve babam üstün başarı belgesini alına
seks yapacaklarını sanıyorlardı galiba. Yoksa evlenmişler gibi bu kadar sevinmezlerdi. Bu üçüne
baktım birbirlerini falan kucaklıyorlardı. Tam acınası bir aile tablosuydu. Üçü birlikte ferre filmde
oynasa daha az iğrenç olurdu. Böyle sevgi saçmalıklarına gelemem. Her şey bir yana hiç benim
tarafıma bakmıyorlardı bile. Ben yoktum o an için. Sorun değildi gerçi bu acınası sevgi yumağının
bir parçası olmak istemiyordum. Ama bu üçünü öyle mutlu görünce çok sinirlendim. Hatta öyle
sinirlendim ki bu olaydan o kadar zaman geçmesine rağmen bu sözlükte aldığım ikinci nickte bir
hikaye anlattım. Hikaye de ne güzel abim yoktu ben tektim. Annem ölüyordu, bu biraz fazlaydı
yine de. Babamı da üvey karısı söğüşlüyordu.
(bkz: hiç üvey annenizi dürttünüz mü) yani bu hikayeyi anlatırken bir ara ben bile gerçek olduğuna
inandım. Sonra hikayeyi nickimle bağıntılı hale getirip adamı arjantine falan yolladım. tak gibi
hikayeydi niye o kadar umursayanı vardı anlamamıştım. O kadar dramatikti ki yazarken
kusacaktım. Sözlükten 3 nick aldım ve üçüde yemişinci, gerçekten acınası bir durum. Ayrıca daha
önceden silik yiyen hesabım da yok. Anlatacaklarım yavaş yavaş biterken bir itiraf daha edeyim.
ilk nickim (bkz: tabuttan gelen) le mason hikayesi anlatmıştım. O da yalan mesela inanmayın. Ne
kadar yalancı bir herifmişim böyle. bunları neden söyledim, çünkü ne kadar şey yazarsanız yazın
bir tak olduğunuz anlsevgi gelmez. nefret ederim insanları gerektiğinden fazla büyütenlere.
hikayeleri herkes yazar yani bence okumak daha saygın bir durum.
söylediğim gibi bu üçü seviniyorlardı hallerine. Odama gidip yattım karne gününü bekleyerek.,
karne günlerinden ettiğim nefret kelimelerle ifade edilemez. Okula giderken bin kurusu ilkokullu
bana bakıp sırıtıyordu. Mutsuzdum o an. Bugünüm son günüm gibi geliyordu o yüzden 97 liralık
servetimin 50 lirasını alıp harcamayı planlıyordum. Benim için büyük bir parti vermek gibiydi 50
lira. Cebimde müthiş bir servetle dolaşıyordum.
sınıfa girdiğimde midem bulanmaya başladı. Yüzüm bir anda kıpkırmızı oldu. Sınıfa baktım
çoğunluk heyecanla karneleri bekliyordu, furkana baktım neredeyse ağlayacaktı. Hocaya baktım
“hadi geç yerine “ diyordu. Ruhsuz huur.
hoca saçmalamaya başladı, oraları dinlemedim. Karneler dağıtılmaya başlandı. Alan mutlu
oluyordu olley nidaları atılıyordu. Daha sonra furkan karnesini aldı. Çocuk sırasına oturduğunda
omzuna falan dokundum gerçekten hayatta mı diye. Ölmüştü galiba.
-zapaaaa.
hoca beni çağırıyordu. Karnemi aldım hiç bakmadım bile. Eminim acınası bir haldeydi.
sınıftan çıktık. Karnelerini alanlar gülüp eğleniyorlardı. Benim gibiler de vardı tabi ama onlar o
üzüntüyle çoktan yollara vurmuşlardır kendilerini. Furkanla beraber gezmeye başladık. Kimse beni
eve arkaüremezdi. Yürürken bile titremekten ayaklarım kırılacak gibiydi. Furkan “ben eve
gitmiyorum “ dedi. Sevinmiştim, en azından yanımda biri vardı. Hangi akla hizmet bilmiyorum ama
taksime gittik bir anda. Sanki taksim bizi koruyacaktı her şey den. Saatlerce dolaştık birkaç şey
alıp yedik. Ama hayatımızın geri kalan kısmı böyle geçmeyeckti . en fazla 1 gün falan
doldurulurdu sokakta. Saat gece 10 du. Furkan:
-aga ne olacaksa olsun ben gidiyorum dedi.
+gerçekten gidecek misin?
-evet.
+dur lan bekle oturuyorduk ne güzel.
-yok zapa eve gidiyorum. Sen de git yarın buluşuruz.
cevabımı bile dinlemeden gitti bin kurusu. Yani arkadaş tek başına bırakılmamalıydı. Çok yalnız
hissettim kendimi o an. Keşke daha berbat durumda olan insanları görseydim belki o zaman
kendimi teselli ederdim. Ama yoktu, herkes bana inat mutlu olmaya sözleşmiş gibiydi. Cebimde 42
liram vardı. 8 lirasını harcamıştık. Furkan hiç para katmamıştı. Bir süre dolandım, oturdum.
Ardından yoldan geçen birine saati sordum. Saat 12 yi 10 falan geçiyordu. 17. Yaşıma girmiştim.
Hayatımın en kötü anlarıydı. Banklara oturup ağlamaya başladım hüngür hüngür. Zihnim
patlayacak gibiydi. Ağladıkça ağladım, sümüklerimi çekmekten yorulmuştum artık. Sonra sustum.
Boş gözlerle etrafa baktım. Sokaklarda çok fazla kalmayacaktım. Ama sokaklar hiç güzel değildi.
Arjantinli adam nickiyle anlattığım gibi kimse sizi evine falan almıyordu. Herkes birbirini gibme
derdindeydi. Hem ben masonlarla falan da işbirliği içerisinde değildim param da yoktu. kimse beni
koruyup kollamazdı. Hiçbir yere ait değildim ben. Hiç olamamıştım zaten. ilk defa keşke biri oooo
zapa diyerek yanıma yaklaşsaydı dedim. Ama kimse gelmedi. Saatlerce bankta oturdum ama
kimse gelmedi. Sadece mutlu insanlar önümden geçti. Allah yanımda filan da değildi. Kimse
yanımda değildi. Evet size anlatmak istediğim 16. Yaşım böyleydi. Döküntü bir bilgisayar ve
internet kafe arasında yazdım.
tabi inandırmak falan umurumda değil açıkçası. Zaten ben kimsenin hikayesine inanmam.
Onlarda umursamaz herhalde bunu. ilk defa bu sözlükte gerçekten yaşadığım şeyleri falan
anlatmaya çalıştım. Okuyanlara vs teşekkürler. Ya da teşekkür etmek yersiz sonuçta bir çok kişi
yazılanları kendini iyi hissetmek için okur.
yine de en güzel yaşım 16 dır. O yaşımı yaşayan bedenime buradan selam yolluyorum. Evet, bu
kadar iyi günler.
16 yorum
yorumGüzell
Cevapsaatlerdir bunu okuyorum gib
Cevap2 gündür okuyorum ne yazdın be huur
CevapUlan ne meret yazıyı 13 saatte ancak bitirebildim.
CevapVay amk :D
Cevapyazdıkça yazmışın amına koyum bide bi kızı nasıl gipbeilceğini anlatırmısın kısaca süreki benle uğraşan bir kız var ama aile kızı anlamıoyrum benimi seviyo sürekli benimle uğraşıyor bende yğz vermiyorum sınıf baskısı yüzünden bana biri yardımcı olursa memnun olurum
CevapVay amk sabahtan beri üç paket sigara bitirttin sabah dokuzda başladım daha yeni bitti hikayen
Cevapvay amk buneydi
CevapÇok beğendim yaş 38 ilk defa biri bana gençliğimi hatırlattı yazılarının devamını bekliyorum
CevapÇogu yazarlara taş çıkarır amk.psikolojimi bozdu lan öyle kaptırdım ki kendimi sanki hayatımda böyle biri varmış gibi felan neyse.Bunu yazanı bulmam lazım bilen varsa bilgilendirsin.Huurlara selam
Cevapaq :d bu ne yaaaa :DDD çıvdıvıyovummmm jhbjlkj aga neden girdim neyle karşılaştım
CevapHarbiden helal olsun okadar hikaye vb şeyler okudum ama ilk defa hayatımda birşeye yorum atma gereksinimi duydum kitap yaz almayanın aykü
CevapBir hayatı kurtarmak için bir böbrek satmak isteyen 18 yaşından büyük ciddi böbrek vericileri arıyoruz ve her bağışçı için iyi bir teklif ve diğer tazminatlarımız var.
CevapBizim sürecimiz hızlı ve güvenliğiniz garantilidir.
Lütfen bize ulaşın iowalutheranhospital@gmail.com
Ayrıca, 1 929 281 1248 numaralı telefondan bizi arayabilir veya bize ulaşabilirsiniz.
Bu kamuoyu için bir duyuru, biz böbrek satın almakla ilgileniyoruz ve hastalarımızı kurtarabilmek için farklı böbrek bağışçılarıyla çalışmak istiyoruz, böbrek satmakla ilgileniyorsanız, lütfen bizimle iletişime geçin; hastamıza böbrek bağışı için eşleşme ve her ödülü büyük ödüller bekliyor.
CevapE-postamızda bize ulaşın: jupitermedicalcentreinc@gmail.com
veya whatsapp'ta bizimle iletişime geçin: +1 (515) 293-5520
merhabalar okurken bazen ğüldüm bazen ağlauacak duruma ğeld,m tanışmak isterima abim insta xantes14tr
Cevapkarısını siktirmek istiyen beyler arasın 05551623625
CevapDönüştürDönüştür İfadeİfade