Eminim çoğunuz inception filmini izlemiştir.filmin sonundan etkilenenler olduğunu düşünüyorum.izlemeyenler için hemen bir mağara png atıyorum ve yinede onları düşünüp filmi anlatıyorum.
(yıldız olan yerleri filmi izleyenler ve izlemeyipte spoiiler duymak istemeyenler okumayabilir ama yazı biraz kopuk olur onlar için)
http://imgim.com/baslangic_inception_2.jpg
***filmin olayı rüyalar ile önemli kişilerin beynine girip bilgileri çalmak.bizim için önemli kısımlarını çekip alıcak olursak,leonardo di caprio filmdeki rolünde bu işlerin duayen i olan bir adamın yanındaki çırağı eğitmesiyle alakalı.çırağına rüyada olup olmadığını anlamak için sadece kendinin bildiği ağırlığı şekli ve yaptığı hareketi olan bir nesne tasarlamasını söylüyor.onu hiç bir zaman yanından ayırmaması gerektiğini de söylüyor.eğer şayet bulunduğun gerçeklikten şüphe duyarsan yani aslında bir rüyada oldugunu düşünüyorsun bu nesneyi çıkar ve ağırlığını yaptığı hareketi senin nesnen ile birebir mi ona bak.eğer değil ise rüyadasındır.hemen kendini öldür.çünkü bir rüyadan çıkmanın bir yoludur bu.nesnen tam olarak gerçekteki ile aynı ise bu gerçek hayattır.işte leo nunda böyle bir nesnesi var topaç misali.eğer gerçek hayatta ise bu döndürdüğü topaç bir süre sonra yavaşlayıp duruyor.eğer değilse sonsuza kadar dönmeye devam ediyor(çünkü rüyaları kendimiz yaratırız mantığı var ben gerçekte onun öyle olacağına inandırdıysam kendimi rüyada olur).***bu leonun karısı filmde kendinin gerçek hayatta olmadığını düşünüp kendini öldürmesi gibi bir olay var.neyse filmin sonunda leo bu topaçı tekrar döndürüyor ve odadan ayrılıyor.ama beklenenin aksine topaç hala dönmeye devam ediyor ve topaçın durması gibi bir durum gerçekleşmiyor film bitiyor seyirciler popcornlarını çöpe atıp dağılıyor
http://imgim.com/top.png
peki ya bizim bir rüyada olmadığımızı kim kanıtlayabilir.sonuçta beynimiz muhteşem bir kapasiteye sahip.hepimiz bunu geceleri gördüğümüz rüyalardan deneyimlemiştir.belkide şuan yaşadığımız hayat sadece her gece gördüğümüz rüyalardan ibaret.belkide öldükten sonra rüyadan uyanacağız ve hatırlanmayan rüyalar olarak beynimizin kortex bölümüne kayıtlanmış olarak kalacak yaşadıklarımız.bu paradoks üstünde tartışıp konuşalım
bir diğer konu ise bu son zamanlarda gelişen sanal gerçeklik ile ilgili.bu izlediğimiz matrix,tron gibi filmlerden aşina olduğumuz düşüncelerden biri.insanın yaşadığı dünyayı bırakıp sanal bir dünyada yaşamasını konu alıyor.
eğer ruhi çenet adlı youtube kullanıcısının bu videosunu izlerseniz dediklerimi daha iyi anlayacaksınız.
https://www.youtube.com/watch?v=bm_9WPr0mYQ
http://imgim.com/157incit190290.jpg
matrix filmini izlemişsinizdir.oradaki ana karakterin uyarılar aldıktan sonra kendisinin gerçek sandığı dünyanın aslında bir simulasyon oldugunu öğrenmesiyle başlıyordu film.asıl paradoks ta burada başlıyor.sanal gerçeklik üstünde sadece son 40 yıldır çalışıyoruz ki bunların hepsi bebek adımıydı sadece(1975 te başlıyor videoda bahsediliyor).bu aralar ayaklandık yürümeye hazırız.peki ya koşmayı başarırsak bizi neler bekliyor.matrix gibi bir dünya yarabilirmiyiz.paradoksumuz aslında şu.bu yaşadığımız evren dünya herneyse,sadece bir bilgisayar simulasyonundan ibaret olabilirmi.bilim adamlarına göre bu imkansız değil.zira bu teknolojinin çokta uzak olmadığı söyleniyor.gerçekten bir simulasyondamıyız.tartışalım
solucandeligi1 adlı kullanıcının az önce daha iyi düşünmek için söylediği soru
Gerçek nedir önce bunu tartismaliyiz evet bu 2 paradoksun altında da bu yatıyor
(yıldız olan yerleri filmi izleyenler ve izlemeyipte spoiiler duymak istemeyenler okumayabilir ama yazı biraz kopuk olur onlar için)
http://imgim.com/baslangic_inception_2.jpg
***filmin olayı rüyalar ile önemli kişilerin beynine girip bilgileri çalmak.bizim için önemli kısımlarını çekip alıcak olursak,leonardo di caprio filmdeki rolünde bu işlerin duayen i olan bir adamın yanındaki çırağı eğitmesiyle alakalı.çırağına rüyada olup olmadığını anlamak için sadece kendinin bildiği ağırlığı şekli ve yaptığı hareketi olan bir nesne tasarlamasını söylüyor.onu hiç bir zaman yanından ayırmaması gerektiğini de söylüyor.eğer şayet bulunduğun gerçeklikten şüphe duyarsan yani aslında bir rüyada oldugunu düşünüyorsun bu nesneyi çıkar ve ağırlığını yaptığı hareketi senin nesnen ile birebir mi ona bak.eğer değil ise rüyadasındır.hemen kendini öldür.çünkü bir rüyadan çıkmanın bir yoludur bu.nesnen tam olarak gerçekteki ile aynı ise bu gerçek hayattır.işte leo nunda böyle bir nesnesi var topaç misali.eğer gerçek hayatta ise bu döndürdüğü topaç bir süre sonra yavaşlayıp duruyor.eğer değilse sonsuza kadar dönmeye devam ediyor(çünkü rüyaları kendimiz yaratırız mantığı var ben gerçekte onun öyle olacağına inandırdıysam kendimi rüyada olur).***bu leonun karısı filmde kendinin gerçek hayatta olmadığını düşünüp kendini öldürmesi gibi bir olay var.neyse filmin sonunda leo bu topaçı tekrar döndürüyor ve odadan ayrılıyor.ama beklenenin aksine topaç hala dönmeye devam ediyor ve topaçın durması gibi bir durum gerçekleşmiyor film bitiyor seyirciler popcornlarını çöpe atıp dağılıyor
http://imgim.com/top.png
peki ya bizim bir rüyada olmadığımızı kim kanıtlayabilir.sonuçta beynimiz muhteşem bir kapasiteye sahip.hepimiz bunu geceleri gördüğümüz rüyalardan deneyimlemiştir.belkide şuan yaşadığımız hayat sadece her gece gördüğümüz rüyalardan ibaret.belkide öldükten sonra rüyadan uyanacağız ve hatırlanmayan rüyalar olarak beynimizin kortex bölümüne kayıtlanmış olarak kalacak yaşadıklarımız.bu paradoks üstünde tartışıp konuşalım
bir diğer konu ise bu son zamanlarda gelişen sanal gerçeklik ile ilgili.bu izlediğimiz matrix,tron gibi filmlerden aşina olduğumuz düşüncelerden biri.insanın yaşadığı dünyayı bırakıp sanal bir dünyada yaşamasını konu alıyor.
eğer ruhi çenet adlı youtube kullanıcısının bu videosunu izlerseniz dediklerimi daha iyi anlayacaksınız.
https://www.youtube.com/watch?v=bm_9WPr0mYQ
http://imgim.com/157incit190290.jpg
matrix filmini izlemişsinizdir.oradaki ana karakterin uyarılar aldıktan sonra kendisinin gerçek sandığı dünyanın aslında bir simulasyon oldugunu öğrenmesiyle başlıyordu film.asıl paradoks ta burada başlıyor.sanal gerçeklik üstünde sadece son 40 yıldır çalışıyoruz ki bunların hepsi bebek adımıydı sadece(1975 te başlıyor videoda bahsediliyor).bu aralar ayaklandık yürümeye hazırız.peki ya koşmayı başarırsak bizi neler bekliyor.matrix gibi bir dünya yarabilirmiyiz.paradoksumuz aslında şu.bu yaşadığımız evren dünya herneyse,sadece bir bilgisayar simulasyonundan ibaret olabilirmi.bilim adamlarına göre bu imkansız değil.zira bu teknolojinin çokta uzak olmadığı söyleniyor.gerçekten bir simulasyondamıyız.tartışalım
solucandeligi1 adlı kullanıcının az önce daha iyi düşünmek için söylediği soru
Gerçek nedir önce bunu tartismaliyiz evet bu 2 paradoksun altında da bu yatıyor
DönüştürDönüştür İfadeİfade